Ankara Fen Lisesi 1964-1982 arasında Türkiye’deki tek fen lisesiydi.
Dolayısıyla, 16 ders yılı boyunca, 2 aşamalı sınavla seçilmiş ve özel müfredat
görmüş olarak, Türkiye’nin en zeki on binde birini temsil ettiler.
De ne oldu?
Bu bin beş yüz kişinin içinde, yüksek statüye ulaşan bildiğimiz 2 ad var:
1968 mezunu İsmail Özdağlar ve 1976 mezunu Süreyya Ciliv.
Biri bakan oldu, diğeri ülkesel en büyük teknolojik şirketin genel müdürü.
Bu bin beş yüz kişinin 700’ü mühendis, 700’ü doktor oldu, çünkü o yılllarda
adam olma geleneğinin tanımı buydu. 100 kişi falan da diğer dallardan mezun
oldu.
Bir de başarısızlar var:
1970’lerde dağda ölenler, deliler, alkolikler, vd... İçlerinden birisi
olduğum 1977 mezunlarından birisi, 1980’de camiden çıkarken öldürüldü: Rahmetli
ilkokul arkadaşımdı da...
Bugünkü ölçekte nakit 1 milyon dolar sınırını geçmiş oranı, % 5 gibi ama
onu da zaten BÜ mezunları daha yüksek oranla becerdi, özellikle de işletme
mezunları.
(Eskiden mühendisler daha çok kazanırdı, şimdi doktorlar daha çok
kazanıyor: Bu da tuhaf bir değişim.)
Manevi açıdan ise; rektör var, dekan var, bölüm başkanı var, profesör
var... Çok var hem de...
Ancak temel bilimlerde büyük buluş yapmış biri galiba yok aramızda...
Tabii, temel bilimlerde büyük buluş yapmış Türk de çok az... Matematikte
İnönü, Arf, Kortel üçlüsü, yeterince kalabalık bir örnekleme...
Tabii, buradan soru kipine geçiyoruz:
AFL’nin amacı para kazandırmak mı idi?
AFL’nin amacı statü kazandırmak mı idi?
AFL’nin amacı dahi / mucit / kaşif yetiştirmek mi idi?
Yanıt:
Hiçbiri...
Çünkü AFL vardı ama AFÜ yoktu, yani üniversite düzeyinde hepimiz çil
yavrusu gibi dağıldık etrafa...
1977 mezunu sağ 94 kişiden 10 tanesinden çoğu şu an yurtdışında mukim... En
ironik örnek bu yıl geldi: 1977 mezunu biri, 54 yaşında TC’yi kalıcı olarak
terketti ve çok iyi de etti bence.
Sonuçta AFL başarısız bir proje oldu.
Zaten baştan şanssızdı:
AFL’yi ABD tasarlamıştı, aslında Afrika için düşünülmüştü ve Türkiye’de
gerçekleştirildiğinde, bu türden yalıtık
kampüslü dahi grubu projesi türünden vazgeçilmişti, yani biz ölü doğmuş bir
projenin ürünü olduk. (Ancak o tür proje, BÜ’de çok iyi işledi.)
1970’lerden sonraki TC, cezayla dahi katleden bir ülke oldu. Beyin göçü
sayılarımız ortada...
1980’lerden sonraki TC, ödülle dahi katleden bir ülke oldu. Sonuçları
ortada, yani özel üniversitelerin ve şirketlerin Ar-Ge’lerinin durumu ortada...
En eğlencelisi de, AFL sonradan maruf cemaatin eline geçti. Onlar da,
konunun üzerine üç bukleli ve bilek kalınlığında ettiler, tam oldu.
Sonuç:
Bin beş yüzde bir buçuk (Özdağlar rüşvetten içeri girdi çıktı) başarı binde
bir başarı eder...
Tamam mı, devam mı?
Yanıtı okurlardan bekliyoruz.
Dipnot: 150 küsur AFL mezunlarının içinde, üniversite sınavında ilk
tercihini kazanamayan çok kişi var; onu biliyorum. 1977’de ilk 50’de AFL mezunu
15 kişi vardı diye biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder