Perşembe, Şubat 06, 2020

Manevi Uygarlık: Bilim-Sanat-Düşün vs Din-Hukuk-Ahlak


Marksistler, iktisat-siyaset-askeriyeyi maddi uygarlık; bilim-sanat-düşünü üstyapısal ve manevi uygarlık sayarlar.
Sağcılar, din-hukuk-ahlakı manevi uygarlık sayarlar.
Bu, hiç dikkati çekmiyor.
İkisi birarada olabilir oysa.
Din-hukuk-ahlak, egemenlerin kitleyi yönetmek için kullandığı afyonlar.
Bilim-sanat-düşün öyle değil. Egemenler bile, bilim-sanat-düşünü beyinleri için ağır buluyorlar.
Din-hukuk-ahlak, herkes için geçerli ve uygulamada.
Bilim-sanat-düşün, toplam nüfusun binde biri ila onu için geçerli.
Burada sorunsal, aslolanın hangisi olduğu:
Din-ahlak-hukuk mu, bilim-sanat-düşün mü?
İktisat-siyaset-askeriye belli tarihsel sikluslara sahipken, bilim-sanat-düşün öyle değil. Çünkü, avangard örnekleri daha az görülüyor ve büyük sayılar kuramını işletecek kadar çok veri birikmedi.
Bu çerçeve, Dünya Sistemi kuramına eklense gerekli.
Bu çerçeve, Dünya Sistemi’nin ana akımsal Afro-Avrasya bölümü için geçerli.
Onun dışındaki adasal, Amerikasal, tropiksel, denizsel fraktal tarih bölümleri için bunlar geçerli değil. Hem bilim-sanat-düşün için geçerli değil, hem de iktisat-siyaset-askeriye için geçerli değil.
Ancak, fraktal tarih bölümleri için de, din-hukuk-ahlak blokları var.
Tarihe böyle kavramsal yaklaşınca, ceteris paribus yapmak daha kolay.
Çıkarsama:
Bilim-sanat-düşün bugüne dek yaşamış 110 milyar için en az gerekli kültür öğeleri gibi duruyor. Ki zaten bu 110 milyarın % 80’i veya daha fazlası ümmiydi ve bilim-sanat-düşün yazı olmadan olmaz.
Soru kipi:
Bilim-sanat-düşün ile ilgili nüfusun binde biri ila onunun 2. Sanayileşme, yani kültürel avangard ile ilintileri ayrıca irdelenmeli.
Diğer bir deyişle, kültürel elit-azınlıkların nicelikleri ve nitelikleri, tümüyle arakesitli olmayabiliyor gibi.
(4 Şubat 2020)

Hiç yorum yok: