Gelecekbilimi, geleceği boş bırakan, henüz doğmamış olanların özgürlüğünü kısıtlamayan bir açıdan ele alıyorum.
Salı, Eylül 02, 2014
Quo Vadis?
Dünya ve Türkiye...
Aslında tam bir yönelim yok...
ABD sonu gelmiş bir hegemon ülke konumunda, Türkiye Tanzimat 1838’den beridir ne batı-doğu, ne de kuzey-güney arasında seçimini yapamamış durumda ki bu saattan sonra seçecek bir batı da kalmadı.
Hem ABD, hem TC, hem Dünya açısından kuzey-güney (zengin-fakir) ve doğu-batı (İslam-Hristiyan, Asya-Avrupa, rönesans-orta çağ, vd) çelişkisinin ve çatışmasının ayırtsızlaşmasının (tanımsızlaşmasının, geçersizleşmesinin, farksızlaşmasının muğlaklaşmasının, vd) anlamları neler olabilir?
E tabii, tarihsel bir özgürlük olanağı, (üretilmiş değil de) kendiliğinden üremiş bir özgürlük olanağı.
E tabii, öyle olmaması daha uygun olsa da, öyle olmaması tanımlı olsa da, tanımlardan çok gerçekler geçerli olduğu için, bu özgürlük, kölelik demek oluyor.
Özgürlük köleliliği nasıl yaratır?
Kültürel ve mental regresyon gibi süreç işler, tıpkı toplumsallığın özgürlüğünün toplumsallığın köleliğine dönüş(türül)müşlüğü gibi...
Kullanılmayan organların dümura uğraması gibi ve aynı zamanda, kanat gibi, çok farklı sınıflarda yine de yeniden yeniden tezahür etmesi gibi...
Köleliğe dönüş(türül)müş özgürlük de yeniden tezahür edecek.
Nasıl mı?
1929 global kriz idi, 2029 da öyle olacak gibi...
1750, 1848, 1949 devrim idi, 2047?-2051? de öyle olacak gibi.
Eh, o da başarısız olacak gibi: Çünkü 1968+1978 ve % 1 gibi 2 makro kuşak, tam 2 makro kez devrim olanağını kullanamadı.
E tabii, gelecek kader değildir, gelecekbilim de kehanet değildir.
Yani, ne gördük?:
Her zamanki gibi, önce kriz-iniş, sonra devrim-çıkış.
Bu, geçmişbilim-gelecekbilim sentezi modeline uyuyor.
Sorun gıda, su ve enerji krizlerinde. Bir de, şimdiden devreye giren nüfus artışının durmasının dolaylı sorunları / krizcikleri var şimdiden.
Yani, ne yapılırsa yapılsın, 2000-2100 arası, dene-yanıl dönemi olacak gibi ve hatta 2000-2014 çoktan öyle oldu bile gibi.
Neo-liberal Özal 3,5 gazete kalsın istedi, bugün 35 gazete var. Neo-liberal ABD 200 ülke mi, 20 ülke mi istedi belli değil ama 1945’te 100 olan ülke sayısı, 2014’de 200’ü geçti, sırada 20 aday daha var.
Bunlar içinde, anti-ABD adayım Brezilya. Brezilya. ABD nasıl ki eski bir İngiltere sömürgesiyken İngiltere’yi sömürgeleştirdi, Brezilya da eski sömürgesi olduğu ABD’yi sömürgeleştirebilecek; Kanada da bu güce sahip ama o beyaz kafa, Brezilya kara kafa. Ayrıca Brezilya, mafya-devlet ABD’yi aşan bir mafya-devlet oldu ve bu parayla 75 milyon vatandaşına sınıf atlattı, yani kraldan çok kralcı oynadı.
Zaten devrimin başarısızlığında bu tüm eski lümpen proleteryaların devrim yapacağına, sınıf atlamayı seçmesinin payı yüksek ve bu da özgürlüğün köleleştirilmesi demek.
100 yıllık bir zaman aralığı ve 10 milyarlık bir nüfus aralığı için konuşuyoruz, demek ki örnekleme yeterince geniş.
Gelelim mutantlara, sürprizlere, (psiko-tarih açısından) katırlara:
Bağlanmayan (disangaje ve negatif egzistansiyalist) herkes, neo-entellektüel ve özgür olabilir yakın gelecekte. Onlar neler becerebilir, onu hep birlikte izleyeceğiz, dene-yanıl dönemi ve durumu yani...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder