Antik Yunan’da, Sokrat-Platon-Aristo triyalektiği vardı.
http://felsefe-1.blogspot.com.tr/2012/07/aristo-lao-tzu-proto-sentezi.html
Antik Çin’de Sun Tzu – Konfiçyus – Lao Tzu triyalektiği vardı.
http://blog.milliyet.com.tr/sun-tzu---konficyus---lao-tzu-triyalektigi/Blog/?BlogNo=263328
Aristo-İskender çatışması da vardı. İskender İskenderiye’yi kurdu. İkisinin de bir diğerini öldürtmek istediği rivayet edilir.
Onlar gittikten 100 yıl falan sonra (M.Ö. 200’de) İskenderiye Kütüphanesi’ndeki Eratosthenes; oturduğu yerden, Dünya’nın, Güneş’in ve Ay’ın yarıçapını, Güneş’in ve Ay’ın Dünya’dan uzaklığını hesapladı.
Antik Çin’de ise, adı anılan üçü gittikten sonra, yine aynı dönemde (M.Ö. 200’de) Qin, Çin’i tarihinde ilk kez birleştirdi, Çin’i Çin yaptı, adını da verdi.
Bu durumda, son 2 kişinin, ayrı ayrı, diğer 7 kişiyle 7 x 7 = 49 diyalektik ikilisi tanımlanabilir demektir. Elde 2 triyalektik vardı, zorlanırsa 6 + 6 = 12 triyalektik daha eklenebilir. Kuadralektikler ise, tanım gereği (Antik Yunan ve Antik Çin ayrı ayrı olmak üzere) 2 tane olur.
Bu epeyi kalabalık bir poliyalektik olur ama yine de temelde oktalektiktir.
Ve sanırım, epistemik öznel tarihçem açısından değişim şerhiyle birlikte, en az 5 yıllık olan daha önceki 2 triyalektiğe oranla, daha farklı birer epistemik panorama ve perspektif verir bize.
Sonuçta, epistemik-dahi olan Eratosthenes’tir, Qin değil.
(Uzak Doğu) Asya Metafizik sentetik diyalektiği, açık ara olarak Avrupa Metafizik analitik diyalektiğinden epistemik olarak üstünken, ileriki adımlarda aynı konudaki kuadralektiğin ve oktalektiğin tersine bir sonuç vermesi, bizi epistemik küsuratın tarihsel ve bilimsel sonuçları nasıl değiştirebileceğini bir kez daha düşünmeye davet ediyor, beni de.
(12 Eylül 2014)
http://felsefe-1.blogspot.com.tr/2012/07/aristo-lao-tzu-proto-sentezi.html
Antik Çin’de Sun Tzu – Konfiçyus – Lao Tzu triyalektiği vardı.
http://blog.milliyet.com.tr/sun-tzu---konficyus---lao-tzu-triyalektigi/Blog/?BlogNo=263328
Aristo-İskender çatışması da vardı. İskender İskenderiye’yi kurdu. İkisinin de bir diğerini öldürtmek istediği rivayet edilir.
Onlar gittikten 100 yıl falan sonra (M.Ö. 200’de) İskenderiye Kütüphanesi’ndeki Eratosthenes; oturduğu yerden, Dünya’nın, Güneş’in ve Ay’ın yarıçapını, Güneş’in ve Ay’ın Dünya’dan uzaklığını hesapladı.
Antik Çin’de ise, adı anılan üçü gittikten sonra, yine aynı dönemde (M.Ö. 200’de) Qin, Çin’i tarihinde ilk kez birleştirdi, Çin’i Çin yaptı, adını da verdi.
Bu durumda, son 2 kişinin, ayrı ayrı, diğer 7 kişiyle 7 x 7 = 49 diyalektik ikilisi tanımlanabilir demektir. Elde 2 triyalektik vardı, zorlanırsa 6 + 6 = 12 triyalektik daha eklenebilir. Kuadralektikler ise, tanım gereği (Antik Yunan ve Antik Çin ayrı ayrı olmak üzere) 2 tane olur.
Bu epeyi kalabalık bir poliyalektik olur ama yine de temelde oktalektiktir.
Ve sanırım, epistemik öznel tarihçem açısından değişim şerhiyle birlikte, en az 5 yıllık olan daha önceki 2 triyalektiğe oranla, daha farklı birer epistemik panorama ve perspektif verir bize.
Sonuçta, epistemik-dahi olan Eratosthenes’tir, Qin değil.
(Uzak Doğu) Asya Metafizik sentetik diyalektiği, açık ara olarak Avrupa Metafizik analitik diyalektiğinden epistemik olarak üstünken, ileriki adımlarda aynı konudaki kuadralektiğin ve oktalektiğin tersine bir sonuç vermesi, bizi epistemik küsuratın tarihsel ve bilimsel sonuçları nasıl değiştirebileceğini bir kez daha düşünmeye davet ediyor, beni de.
(12 Eylül 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder