Bir
soruya yanıt alabilmenin ilk yollarından biri, o soruyu yanıtlanabilecek
biçimde sormaktır.
İnsanlar
şu soruyu da hep sorarlar:
İnsanlar
neden intihar ederler?
Oysa,
doğru kip şu olabilir:
İnsanlar neden intihar etmezler?
Gerçekten
de, ölümden önce, 1 yaşam var mı acaba?
Gerçekten
de, yaşamı olduğu gibiliğiyle yaşamak için herhangi 1 neden var mı acaba?
İnsanlar
intihar etmezler, çünkü günahtır, ayıptır ve bazı ülkelerde suçtur da,
Türkiye’de öyledir mesela.
İnsanlar
intihar etmezler, çünkü sevdiklerini üzmek istemezler ama sevdikleri onları
pekala çatır çatır üzerler.
İnsaanlar
intihar etmezler, çünkü bunu beceremezler: O nedenle de, çoğu intihar yolu,
köprüden atlamak gibi, edilgin kiptedir.
Peki,
neden yaşanacak 1 yaşam olmayabilir?
Şu an
için özel yanıt:
Tarihin
kriz dönemlerinden birindeyiz. Örneğin benzeri durumda kalan Museviler, toplama
kamplarına tıkılmadan önce, bir intihar salgınına kapılmışlardı. Öyle ki
Almanya’da havagazı şirketleri, ölüp de faturayı ödemedikleri için, Yahudi
mahallelerine havagazı vermemeye başlamıştı (kaynak: Kendi de bir Musevi olan
Walter Benjamin).
Genel
yanıt:
Her
kültürel modun standart biyografileri vardır. İnsanlar doğarlar ve o verili
öyküyü neredeyse noktası noktasına yaşarlar ve buna da ‘yaşam’ derler.
Bazıları, bu oyunun dışına çıkmak ister bazan. Bunun adı da intihar olur.
Standart
biyografilerin dışına çıkarsan, astandart nekrografi olursun ki bu da bir tür
intihar sayılır ve adına genelde ‘marjinallik’ denir.
Yani,
‘Sana Gül Bahçesi Vaad Etmedim’deki gibi, dışarıda toplama kampı, içeride
tımarhane vardır genelde.
Eh,
Kierkegaard ‘ya / ya da’ demiş, Kafka da ‘seçim yoktur’ demiş. Kafka kanser
kanser erken gitti, ailesi toplama kampında gitti, fark noke. Ek: Toplama
kamplarından kurtulanlar, bazan 40 yıl sonra bile hala intihar ettiler. Buna,
toplama kampı terminolojiyle ‘müslümanlaşmak’ denirmiş (kaynak: Serol Teber,
Toplama Kampı Psikolojisi). İlginç değil mi?
İntihar
ölmektir. Savaşmadan ölmektir. Savaşırsan, % 100’e yakın olasılıkla gene
ölürsün.
Tüm
bunların dışında istisnanın istisnası olan azınlıklarda azınlık kere azınlık
biri(leri) vardır.
Onlar
yine erken ölebilirler ama geriye duvarda kocamaan delikler bırakırlar. Örneğin
Fassbinder, yaşadığı yalnızca 36 yılda, geriye 70 film / oyun / kitap
bırakarak, daha gerçekleşmeden önce, Birleşik Almanya’nın neo-faşizmini
delmiştir ve erken ölmüştür paşa paşa, intihar etmiştir de denebilir tabii ki.
Kafka
kaçsaydı sağ kalırdı ama bunu akıl edememiştir, kanser ölümü olasılığı hariç.
Yani Kafka bağlanmıştır ve bu onu öldürmüştür.
Yani;
intiharın panzehiri, ayrılmaktır, kaçmaktır, ortalıkta hiç görünmemektir,
kopmaktır, büyük A ile acı çekmektir ama sağ kalmaktır.
Çıkış
sorusu ve yanıtı:
İnsanlar
neden intihar ederler?
Çünkü,
5 milenyumluk tarih ertesinde insanlar, varlıklarını sorgulamaya başladılar.
İnsanlar bunun için yanlış sorular sorarlar, yanlış yanıtlar alırlar ve oyundan
çıkarlar, Oğuz Atay’ın ‘Oyunlarla Yaşayanlar’ finali repliğindeki gibi.
Doğru yanıtlar
verenler, kendileri erken ölseler de, kendilerinden sonra gelenlerin biraz daha
uzun sağ kalmasını sağlarlar, bilimkurgu filmi öyküsü hesabı, haa bunun da
fazla önemi yok, çok yakın gelecekte insanlar 200 yıl yaşayacakken ve bunun
intihar ile ilgisi yokken, intiharın kısalttığı hepi topu 20 yıl hiçbirşey
ifade etmeyebilir.
Faşistler
ne demiş?:
Birden
sonrası istatistik.
İşte
hepimiz o deli saçması insanlık oyununun istatistiğiyiz yalnızca...
İntihar
da bir zar yalnızca, bir zarın bir yüzü, ölümün bir yüzü.
Ölümsüzlük
ise, aaz sonra. 2050 gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder