Bu kavramı kullandığını ilk gördüğüm kişi William Gibson’dır.
Bilimkurgu romanı ‘Neuromancer’da, Tavernier’in aynı adı taşıyıp ilk kez orada
kullanıldığını gördüğüm, ‘naklen ölüm’ filmindeki aynı adlı tema, grotesk bir biçimde
kullanılır. Tavernier daha bir arkaik
romantik biridir, Gibson ise geleceğin karanlığının romansçısıdır (neu-romancer).
Her 2 durumda da fark noke.
Terör kavramını da içeriğini de günümüz icat etmedi. Fransız
Devrimi ertesinde Terör Dönemi, çok farklı yorumlansa da, ilk resmi terör
dönemidir ve tanımıdır. Sonra anarşistler ve nihilistler geldi ve kavram
bugünküne eşdeğer anlama kaydı. Bugünkü Terör Çağı ise, henüz kurulmamış olan İsrail’in
kurulması içn, içindeki 45 Musevi ile birlikte havaya uçurulan ve toplamda 90 kişinin
öldüğü otel hikayesiyle başladı denebilir ki bunu yapan ne dindaşlarını
öldürmekten rahatsızdı, ne de İsrail’in kurulmasına vesile olup, yeni toplama
kampları yaratılmasından: Dikkatinizi çekeriz: Bunlar, (her ikisi de Primo Levi
patentli) ‘şimdi değilse ne zaman?’ ve ‘bunlar da mı insan?’ mitinin çocukları
değil, kendileri idiler ve nedense bu pek dikkati çekmedi.
Yani, genel bir epistemik
geştalt olsa da, medya geştaltı, 1968 kuşağından önce de vardı.
Sonra Leyla Halid geldi: Hani, sonradan evlenip çoluk çocuğa
karışıp, çocukları Metallica dinleyen anne
ki bir anti-medya geştaltıdır ve
bunu hala kimse görmüyor.
Gelelim bugünlere:
IŞİD var elimizde ve bir de sarı kafaların ve artı beyaz
Türkler’in dehşeti.
Ondan önce canlı bomba vardı ve sanıldığı gibi onu
Müslümanlar değil, Hindular (Tamil / Sri Lanka) icat etti ki bu en bir medya
geştaltlı idi.
Sonra, bizim 2003’teki ‘2 x 2 = 4’lük medya geştaltlı terör dalgası geldi.
Eh, en son da IŞİD geldi.
Uyuşturucu da böyledir: En yüksek doz yoktur, ölüm (tükeniş)
vardır.
Terörde ise, medya geştaltı maksimumu vardır ve IŞİD onu
geçti.
Her ne kadar daha önceleri de naklen savaş geyikleri vardı
ama tv’ler naklen kafa kesme göstermezlerdi o zaman.
Peki, en kişisel, en müstehcen, en vahşi, en korkutucu
öldürme biçimi nedir?
İşte, bu sorunun yanıtsızlığı (veya çok yanıtlılığı), medya geştaltsızlığını ve ona
vardığımızı imler.
Bundan sonra ne mi?
‘İstanbul’a atom bombası atılırsa ne olur?’
Bitmedi daha var:
3 milyon kişi 1 atışta nasıl öldürülür?
Bitmedi daha var:
İnsan türü şu an bitse ne olur?
Bitmedi daha var:
İnsan sonrası tür nedir?
Bitmedi daha var:
Ölümsüzlük nasıl yaşanır?
Eh, sonuçta bunlar da birer değilleme (negasyon).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder