Önkoyut:
1. Sanayileşme dönemine ait olan 1900-2000 arasındaki
geçmişbilimsel / tarihsel kültürel antropoloji kavramsal
çerçevelerini, 2. Sanayileşme dönemine ait olan 2000-2250 arasına
ekstrapolasyonluyoruz.
1650-1945
Aydınlanma Çağı, AB ülkeleri eliyle başlatıldı ve bitirildi.
1945-2000
arası, ABD’nin yükselişi ve düşüşü olarak, (çıkış
döneminden çöküş dönemine doğru) bir tür ara-geçiş dönemi
oldu.
2000-2100
arasında, premature (erken doğmuş) ve postmature (geç doğmuş)
rönesansçıklar ve engizisyoncuklar sözkonusu. ‘–çık’ ve
‘–cuk’ sonekleri, kısa dönemli ve asıl rönesanslardan ve
asıl engizisyonlardan daha küçük genlikli oluşumlar demek.
Örnekse:
İlk uzay devleti olan Asgardia, 2. Sanayileşme’nin öncü
altkültürlerinden olan uzaycılık üzerinden, 2015 sonunda
yalnızca 3 ayda premature
rönesanstan
postmature engizisyona
geçebildi: Tek adamın hegemonyası oylamayla kabul edildi ve yıllık
100 dolar aidat vermeyen vatandaşlıktan çıkarıldı: Sorun
bunları kabul edenlerin sayısında: 100 bin ilk üye içindeki en az
40 bin kişi.
2.
Sanayileşme’nin öncü altkültürleri, premature kültürel
olgular olarak, 1945-2015 arasında, genel (ekonomik, politik,
askeri) geçmişbilim-gelecekbilim vektörlemeleri dışındaki
yönelimlerde gelişti: Bu da, premature
olarak mikro-başlangıç
olmak demek. Bunu sağlayan şey, her altkültürün hem zamanlar,
hem de mekanlar içinde, birbirinden bağımsız gelişmesi oldu.
Bu
sürede Homo Posterus olgusu, global kültürel geçerlilik olarak %
0’dan milyonda 1’e
evrildi. Ekonomik globalizmin bazı alanlarda % 50 olabilmişliği
gibi, akıllı telefon kullanımı da, yapay zeka, siberuzay ve
bilgisayar alanında % 50 olabildi. Yani, daha başlamadan önce ve
başladıktan 70 yıl sonra, 2250 ertesine sarkacak gibi göründü.
Konunun
gelecekbilimi açısından bakarsak:
Bir:
2020-2295
arasının, 1945-2020 arası gibi bir tempoda yaşanması mümkündür.
Bu da, 21. Yüzyıl’ın bu konulara ayrılmışlığı demek.
İki:
Nüfus,
enerji, su, gıda, iklim, salgın makro-makro krizlerinin /
sorunlarının geliş sırası henüz belirsiz ve birbirinden
bağımsız. O nedenle de, 400-1500 Orta Çağ’ının 4 makro
sorunu / krizi (3’ü nüfus / istila, 1’i salgın)
etkileşimlerinin, bu yeni dönem için henüz uygulanabilir
değildir.
En
tehlikeli kriz; ısınma değil, soğuma ve yeni bir buz çağı
olarak, iklim olacaktır. 50 yıl gibi kısa bir sürede gelecek bir
global soğuma, G-7’yi bitirir.
Kültürü
en çok dejenere
ve fermente
edecek olan olgu ise, global
göçtür: Bu olgunun
süreçleri, 1960-2020 arasında Aydınlanma
AB’sini ümmiliğe ve irrasyonalizme taşıdı
bile çoktan örneğin.
Salgın;
yeni bilgiler nedeniyle, AB 1350’deki üçte birlik ölüm oranını
yakalayamayacaktır, en yüksek oran global
% 5 olarak tahmin
ediliyor: Globalizm nedeniyle, bu salgın yerel olarak
kalamayacaktır.
Su
ve gıda sorunu, en çok Doğu-Orta Afrika’da geçerli olacak, oldu
bile çoktan. Bu da, 1 milyarlık Afrika nüfusunun100 milyon
azalması demek olabilir ama bunun makro etkileri olmayabilir.
Enerji,
1960’ta en kesin gelecek kriz gözüyle bakılırken, teknolojinin
GDO üzerinden tarımsal üretimi inanılmaz verimli duruma
getimesiyle, başta G-7 ülkeleri olmak üzere, bazı ülkeler için
enerji sorununu yoksadı.
Bu
makro sorunların ve krizlerin, hangi rönesansları ve
engizisyonları yaratacağı tam kesin değildir. Ancak göç
şimdiden, klasik sağ-sol politik ayrımını silmiş, 100 yılda
kazanılmış ekonomik-politik hakların silinmesine yol aldırmış
ve 20. Yüzyıl’daki 50 yıllık zorunlu eğitimin global
okuryazarlığını yeniden global ümmiliğe geri çekmiş durumda.
Bu global
ümmilikeğilimi,
global
bilim-sanat-düşün çöküşünün
en önemli aracı olmuş durumdadır.
Ekonomik-politik-askeri
olarak bakılınca görülen ABD 1945-2000 hegemonyası ve 2000-2020
Çin global hegemonluk adaylığı konuları; ABD’nin kendini
zirvedeyken batırması, Çin’in ise asla ve kata olamadığı
global hegemonluk
için, hiçbir hazırlığının ve tezinin / pratiğinin olmadığının
görülmesi olarak yaşandı. Bu da, 2000-2100 arası için
yokkutuplu Dünya
demek: 2000-2020 arasında bunun kaos
demek olacağı yaşandı. Bu 2 durum, bu 2 ülkede rönesans veya
engizisyon yaratamadı ama işgal ettikleri ülkelerde neo-faşizm
ve şeriatçılık
olarak yarattı. Bu
da, göç ve göçmen işçilerin kendi ülkelerine para transferi
üzerinden geri dönüp, bu 2 global hegemona zarar verdi.
ABD,
hiçbir zaman özgün bilim, sanat ve düşün yaratamadı. Çin ise,
2.200 yıllık geleneklerini Dünya’ya sunamadı ve empoze edemedi.
Dolayısıyla, bilimde, sanatta, düşünde, bu 2 ülke eliyle
rönesans veya engizisyon pek beklenmiyor.
Şerh:
‘3 Cisim Problemi’ üçlemesi, Çin’den de bilimkurgu
çıkabileceğini kanıtladı. Ancak, bu romanların (İngilizce
bilmiyor görünen) yazarının Çince blogundan yapılan İngilizce
çevirilerde görüldüğü üzere, global konsensusu etkilemesi zor
görünüyor ki roman dizisinin ikincisi ve üçüncüsü global etki
ve yaygın okunma yaratamadı.
Sonuç:
Global
kültürel antropolojiye etkide bulunabilme alanı, 2000’den
beridir bomboş durumda bekliyor. Artık keskin-sivri zekalı bilimci
çıkmıyor. Çok fazla sahte marjinal sanatçı olduğu için,
gerçek marjinal sanatçılar algılanmıyor bile. Düşün,
kendini global kültürün dışına çekti
veya itilmesine izin verdi.
Buradan çıkarılabilecek
birincil tasarım, asıl 4 rönesans ve 4 engizisyon yerine, yeni 44
rönesansçık ve 44 engizisyoncuk oluşacak, olmakta. Bu da, 21. Yüzyıl
boyunca yeni aydınlanma çağları için global aktivasyon enerjisinin altında süregitmek demek.
(14-15
Şubat 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder