Vefat
etti.
Onunla
birlikte, bu yıl vefat eden Erken Cumhuriyet münevverleri, siyasetçileri, şusu
busu, birer birer yok olup gidiyorlar.
Ara şerh
1: ‘Erken Cumhuriyet’ diyoruz ama aslında artık ‘Erken Birinci Cumhuriyet’ oldu
çıktı şimdiden bu tanım.
Evren
gitti, Bedii Faik gitti, Demirel gitti.
Arcayürek
ve Çetin Altan yolda idi. Biri vardı mezara. Sanırım, Altan da gidici.
Arcayürek,
benim için tek bir anlam taşır:
Bilgi
Yayınevi’nden çıkmış, 1946-1980 arasını kapsayan, çokpartili tarihçemizin ilk
yarısını anlattığı, 10 ciltlik, benim deyimimle ‘Cüneyt Bey Tarihi’ eseri...
Dile
kolay ceman 3 bin 500 sayfa...
Ara şerh
2: 1980-2000 arasını kapsayan, ikinci 10 cildi de yazdı ama onlar çok zayıf içerikli
oldu. Çünkü Arcayürek, o dönem cumhurbaşkanı danışmanı oldu, hem de
Demirel’inki. Zor koşulların alaturka yazarları daha çok yazar kıldığı da,
böylelikle bir kez daha kanıtlanmış oldu. Artı Arcayürek, bu dönemde yaşlı idi
artık.
Dönelim
‘Cüneyt Bey Tarihi’ne:
Bizcesi,
önümüzdeki 50 yıl boyunca, yakın tarih ile ilgilenen sağlı sollu herkesin
okuması gereken bir eser o. Mümkünse, 30 yaşından önce okunmasını öneririz.
Neden
mi?
Daha
kısa olabilirdi ama bu kadar hacimle bile, bu denli ayrıntılı ve düzenli bilgi
yığınını başka yerde bulamazsınız. Çünkü bu bilgiler içeridendir, eski
deyimiyle bir Ankara muhabirinin notlarıdır.
Çokpartililiğin
bu ülkede neden kıvırılamadığını o
sayede öğrendim ben. 1986’da okumuştum onları. Son 30 yılda olup bitenler de,
hala kıvıralamadığını imlemeye devam etmekte.
Ara şerh
3: Bu metin, TBMM’nin 25. döneminin ilk celsesinin yapıldığı gün yazıldı.
Yaşamımda ilk kez bir naklen TBMM açılışı izledim. Berbattı.
O dönem
genel olarak, 1946-1960 arasında CHP-DP, 1960-1980 arasında CHP-AP ikiliğini
anlatır bizlere. 1970-1980 arasındaki 4 ana (2 büyük + 2 küçük) parti
düzeneğinin, şu anda da benzerinin oluşunu (AKP + CHP / MHP + HDP) modelini de
çizer bizlere.
Siyatsetçilerin
nasıl hiçbir ders almadığını ve öğrenmediğini kanıtlar.
Fazladan
ama eksik olarak, 3 askeri darbenin portresini çizer.
Bu kadar
yeter...
Ama:
Tüsiad’ı
panoralamaz. Arcayürek hiç ekonomi bilmezdi.
TİP’i ve
devamını panoralamaz. Arcayürek Kürtler’i hiç bilmezdi.
Darbeleri
de eksik ve yanlış anlamış ve anlatmıştır.
Yani.
Arcayürek,
ağaca bakıp, ormanı görememiştir.
Bunun
bir politik gazetecinin sorumluluğu olmadığını önesürenler mevcut ama ben buna
katılmıyorum.
Zaten
bir insan olarak bile, içinde yaşadığın
denizi bilmekle yükümlü bir balıksın.
Genellikle
bir insan bilmediği bir şeyi anlatamaz. Sanatçılar
anlatabilirler ama acaip yollardan.
Yani:
Arcayürek
bu defolu haliyle, tam bir Erken Cumhuriyet münevveri idi.
Güle
güle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder