Açıkçası,
ruhumu rencide etti.
Ancak,
gerçek bu imiş, onu gördüm:
“Bir
AKP-MHP koalisyonu, ömrü Türkiye’ye tamiri çok zor hasarlar vererek, bir yılı
geçemeyecek şekilde çöker.”
Çok
şükür ki aynılık bu kadar. Gerye kalan 99 saptamada farklıymışız.
Burada
süre önemli değil. Zaten, kimse de 1, 2, 4 yıl falan sürsün istemiyor. Yalnızca
hiçbir parti, 2 yıldan önce erken seçim istemiyor, çünkü kıyak emekli olacaklar.
Ayrıca bu TBMM, 2 yıl sürecek tek bir koalisyon çıkarabilecek gibi de
görünmüyor.
Neden 1
yıl bile süremeyebilir bu koalisyon?
Çünkü,
öyle bir niyet yok ortada.
Çünkü,
ikisinin kanları aynı gruptan değil.
Çünkü
Bahçeli, Erdoğan’ı göndermek istiyor ama buna gücü yetmez.
Benim
ikinci şıkkım, AKP-HDP ama önce o, sonra bu idi.
Bundan
sonra o olursa, epeyi gülerim, kendime de, onlara da.
Geçelim
Çandar’ın öbür düşüncelerine:
“2019’a
kalmayacak bir ‘erken seçim’de Erdoğan-Davutoğlu ikilisi mi, yoksa Bahçeli ve
MHP’si mi silinir; yoksa hep birlikte mi silinirler; bunu yaşayarak görürüz.”
Olsun,
partiler gider, insanlar kalır.
Çiçek
ANAP’tan, Aksu DYP’den kalma. Biri 30 yıllık, biri 20 yıllık. Baykal desen, 45
yıllık.
Eh, bu
MHP’nin o MHP olmadığı da kesin. Oğul Türkeş’lere karşın.
AKP
desen, çakmanın çakması bir parti. Bi tane daha kurarlar, nolcek yani?
Ancak,
Çandar’ın sözünü anmadığı biçimde, Türkiye’den yeni / farklı / küçük / marjinal parti çıkmama olasılığı baki.
“Bir
AKP-MHP koalisyonu kurulacaksa, bunun ‘Kürt karşıtı’ özelliğinin yanı sıra,
Rojava’dan ötürü kaçınılmaz bir ‘anti-Amerikan’ ve ‘anti-Batı’ boyutu da olmak
zorunda.”
Son biçimiyle
AKP’nin anti-ABD olduğunu biliyoruz ama MHP, ABD’yi algılayabilen bir boyuta
hiç geçmedi, kapasitesi müsait değil.
MHP’nin
anti-batı’cılığı da, ancak ve ancak dağa
küsmüş fare biçiminde olabilir.
AKP-Erdoğan
ise, taa 2002’de bile, neo-Türk-İslam momentiyle, hiçbir biçimde AB’ci olmadı.
Bunu hep yazdık. Şimdi aydılar ancak.
AKP-MHP
batacaksa, savaş ve ekonomi stratejileri olmadığı için batacaktır.
Ekonomik
kriz içindeyiz, savaşın eli kulağında.
İkisi de
felaket yönetimi ve ciddi oyun kuramı ister ama her 2 parti
de, felaket önleyici değil, felaket
yaratıcı parti durumunda.
“Türkiye’de
‘AKP çevresi’nin – ‘asker’in adını kullanarak – ‘PYD’yi (Kürtleri) kendisinden
daha tehlikeli’ gördüğü vahşi-Selefi örgütün son bir yıl içinde ulaştığı nokta
bu.”
İşte bu
nokta, Çandar’ın neden Ortadoğu uzmanı olamadığını kanıtlıyor:
Sorun,
ne El Kaide, ne Suudi Arabistan, ne ABD...
Onun
yerine, yeni momentler mevcut:
Suriye’de,
‘PKK x IŞİD’ ve / + ‘IŞİD = PKK’ gibi, çok mavra bir denklem momentine geldik. Kim
kimi ayakçı olarak kullanıyor belli değil.
IŞİD
kalktı; Hizbullah, Talabani ve El Kaide ile savaş girdi. Onlar da dörtledi.
İran PKK’ye
saldırdı.
Kürtler’in
4 ülke (İran, Irak, Suriye, Türkiye) ayağı birbirine karşı. Suriye’deki askeri
ve sivil kanat birbirine karşı.
Suriyeli
Kürt Salih, Arap-Kürt savaşının başlamasının istendiğini önesürmüş ama o savaş
yüzyıllardır zaten var.
Komik
olan şey, en azından Irak’ta Şii-Sünni savaşının olmayışı. Çünkü, ikisi de
Kürtler’e karşı.
Yani,
Çandar ne diyor, olan ne?
Arada hangi
ilinti var?
AKP-MHP
koalisyonu kurulsa da, kurulmasa da, çökse de, çökmese de, bu denklem orada TC’yi
bekliyor kalacak, 4-5 yıl daha...
Dipnot:
Ekonomik
kriz ise, TC’yi çoktan yarı-mafya-ülke
yaptı bile.
Unutmayın
bu, 4. kriz (1994, 2001, 2008, 2015) son 21 yılda.
O günden
beridir yediğimiz hurmalar, yarı-kara para, yarı-beyaz-kara para hurma hep...
Çekirdekleri de sivri mi sivri... Yalamadan yuttuğumuz için, çıkarırken bir
tarafımız epeyi acıyacak.
Belki 500
(yazıyla beş yüz) milyar dolar...
Uyuşturucu,
insan ticareti, ambargo delmesi, sıcak para, kaynağı belirsiz açık, yafta çok,
uydur uydur söyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder