Sağ-Sol Tarihi
Sağ ve
sol ayrımı, 1789 Fransa Devrimi ile başlamış. O zaman krala karşı olanlar
meclisin sol tarafında, taraftar olanlar ise sağ tarafında oturmuşlar.
Sağ ve
sol ayrımı, 240 yıllık süre içinde kimi zamanlar muğlaklaşmış. Gözlemler, o
muğlaklaşmaların belli tarihsel
bükülmelere öncül olduğunu östermiş. Bu metinde birkaç sağ-sol ayrımsızlaşması
üzerinden, neler yaşandığına ve bugünkü
sol-ayrımsızlığının nelere öncü/l olduğunu tahmin etmeye çabalayacağız.
Şerh 1: Sol-sağ
ayrımı; ilerici-gerici, değişimci-değişmemeci gibi ayrımlar üzerinden de
izlenmiş.
Saptama
1: Toplumbilimciler; eğer toplumsal değişimler sıfıra limitlenirse, toplumun
kendi üzerine çöktüğünü; değişimler fazla olunca da toplumun savrulup
dağıldığını ve/ya parçalandığını savlıyorlar,yine tarihsel gözlemler üzerinden.
Yani toplumsal evrim, nicel olarak ancak belli aralıklardaki değişimlerle
gerçekleşebiliyor ve bu durum, 5 bin yıllık tarih / Dünya Sistemi ile
saptanmış.
Bugünkü
sağ-sol ayrımı, 19. Yüzyıl sonunda İngiltere’deki muhafazakar / liberal x (işçi
veya emekçi değil) emek partileri üzerinden oluş(turul)muş.
Şerh 2: Ancak
aynı İngiltere, Fransa’da krallığın tasfiyesinden 240 yıl sonra krallı, iki
meclisli sistemli, meclislerinin birinde partisiz vekillerin üçüncü büyük grup
olduğu, piskoposların / teokratların seçilmeden yer aldığı, toprak senyörlerinin
meclis üyeliklerinin ise kalıtsal olduğu bir yapıyı da sürdüregelmiş. Tüm
bunlar, İngiltere’nin parlamenter demokrasili bir politik sisteme sahip
olduğunun kabul edilmesini engellememiş. Yani, tanımsal olarak daha en baştan sağ-sol ayrımında sapmalar olagelmiş.
Parametreler
Bu metni
ilgilendiren 3 moment / parametre sayacağız:
1.
Nasıl
olduğunu açımladığımız 1789 Fransa.
2.
Almanya
1924-1928.
3.
Almanya
2000-2020 ve Fransa 2000-2020.
1789
ertesinde Fransa, önce krala karşıt olanlarla taraftar olanların düşünce, pozisyon,
mecliste oturma yeri değiştirdiği bir duruma, sonra Terör Devri’ne, sonra da
bir diktatöre kaymış. Yani, bu özel koşullardaki sağ-sol ayrımsızlaşması,
bunları yaratmış gibi olmuş.
Almanya
1924-1928, Marx’ın devrim olacağını kehanetlediği bir ülkeden, faşizmin en
yoğun yaşandığı bir ülkeye dönüşümün dönemi olmuş.
1928 federal
seçimlerinde sosyalistlerin ve komünistlerin oy toplamı % 37, nasyonel sosyalistlerin,
yani Naziler’in, yani faşistlerin oy toplamı % 37 olmuş: Başabaş yani. 1936
seçimlerinde ise, Hitler % 99 küsur oy almış. (Nereden nereye?) Buradaki
sorun-açmaz, komünistler ile sosyalistler arasındaki ölümcül kardeş savaşında ki bu da faşistlere yol açmış.
Almanya
2000-2020, arasında genelde büyük koalisyon sayılan, merkez sağ ve merkez sol
koalisyonu ile yönetilmiş bir ülke olmuş. Bu; bizim asıl 2. Reich’i tanımsız
kılarak, 2 ‘reich’lı olarak tanımladığımız Almanya’yı, 3. Reich’e yani 1648
Westfalya Anlaşması öncesiki Doğu Avrupa hegemonu olan Almanya’ya ve eski Roma-Germen
İmparatorluğu’nun devamına götürüyor gibi görünüyor: Almanya bunun böyleliğini,
1992’de Slovenya’yı tek başına tanıyarak, eski-Yugoslavya
İç Savaşı’nın birincil müsebbi olarak zaten kanıtlamış durumda.
Şerh 3:
Almanya ve Fransa, Mart 2019’da AB’nin içinde kalan ama aslında kendi
aralarında olan, bir 2 ülkeli meclis oluşturmaya karar verdi ve bu Roma-Germen
İmparatorluğu’nun idari yapısını andırıyor gibi, çünkü onun başkenti bile yoktu.
Fransa
2000-2020 ise, aslında tüm AB ülkelerinin muhatap kaldığı göçmen sorununda,
solcuların göçmen işçileri, sağcıların / faşistlerin yerli işçileri kolladığı
bir dilemma yaratarak gündemde.
Şerh 4:
İngiltere 2001 üzerinden, hem en büyük 3 AB ülkesinde, hem de diğer küçük AB
ülkelerinde sol, emperyalistliği seçti ki bu aslında yitirilmiş sömürgecilik dönemine duşulan özlemi
dışavuran bir aşağılık kompleksi; çünkü İngiltere, bir sol parti başkanı
olan Blair aracılığıyla, eskiden sömürgesi olan ABD’nin yeni sömürgesi oldu,
hatta bu uğurda AB’den bile çıktı.
AB’de
gidişat, hem faşist partilerin % 20’ye, hem de eski komünist partilerin yeni
vitrinlerle % 20’ye yükseldiği bir dilemmaya geldi / geliyor.
Şerh 5:
ABD’de 100 küsur yıldır 2 sağ parti var.
Şerh 6:
ABD ‘neo-con’ları üzerinden 1980 ertesinde getirilen muhafazakar-liberal eşlenikliği ile duble sağ bir dilemma daha uygulandı ki bu tanım olarak aslında sağ-sağ ayırtsızlığı demek.
Dolayısıyla,
G-7 ve 1. Dünya üzerinden tüm Dünya 2020 momentinde bir sağ-sol burjuvazisel ölümcül ayırtsızlık /
anlamsızlık yaşıyor. Bu metnin savı, tüm diğer tarihsel sınıflar gibi,
burjuvazinin de kendi tarihi içinde bu türden ‘hegemonun kendini yok edişi’ sürecinin, bu türden ölümcül
ayırtsızlıklarla yaşadığı ve bu yeni sağ-sol ayırtsızlığının da, bunun yalnızca
küçük bir bölümü olduğudur.
Çünkü,
eğer 1945-2285 perspektifinden
bakarsak, bu kez hem retro-, hem de progro- olarak 2. Sanayileşme panoramasını tarihte / gelecekte görürüz ve bu makro-yapı’lı
/ gidişatlı birleşik-tarih, bu
sağ-sol saçmalığıyla hiç ilintili değil artık; çünkü ilk uzay devleti, hem de
bir krallık olarak çoktan kuruldu.
Şu anki
sağ-sol ayrımsızlığının asıl epsilon parametresinin de göçmenler olduğu savındayız.
AB ve ABD, çok değil 30 yıl sonra, en azından kendi büyük metropollerinde,
kendi nüfus çoğunluklarını yitirecekler, Los Angeles, New York ve Londra
yitirdi bile. Vurgulayalım: Roma’yı da Kavimler Göçü bitirdi, Attila değil.
Buradaki
açmaz; göçmenlere karşı dururken sağın bile aslında, asgari ücretin yarısıyla üçte birine çalışan ve dolayısıyla
kompradorlarına hizmet eden göçmenlere karşı olmadığı momenti. Yani sağ-sol
ayırtsızlığı, göçü durdurumamalarında ve göçün getirdiği yıkımı
algılamamalarında: AB, bu sayede bilim-sanat-düşün odağını ve okuryazarlığını
yitirdi ki bu da duvarla çevrili Orta
Çağ kampüslerinin yeniden gerekliliği demek.
Şerh 7:
Yeni çözüm, desentralize olarak geniş alanlara saklanmış ansiklopediler ve kütüphaneler aracılığıyla, bilginin
mümkün olduğunca yok olmaktan korunması. Yani sağ ve sol, 1945-2020 arasındaki Bilgi Çağı’nda bilgiyi korumayı beceremedi ve ayrı bir dilemma yarattı.
Çıkış
Tarihteki makro çöküşlerin on dördüncüsündeyiz. Mikro çöküşlerin ise yüzlercesini
yaşayageldik ama hegemonlar ve kitle tarihten hiç ders almadı, almıyor,
almayacak gibi de. Sağ ve sol, bu son 20 yıldan hiçbirşey öğrenmemiş gibi
davranıyor.
Yani,
tarihte yeni bir durum yok ve eskiden ne olduysa o yine olacak: Kültürel mayalanma ara-dönemcikleri.
AB, 400
Kavimler Göçü, 800 Vikignler, 1200 Moğollar, 1350 salgın yıkımlarını yaşarken;
800, 1000, 1200 ara / erken doğmuş rönesanslarını da yaşadı ve bugünün perspektifinde
bunlar kültürel mayalanma demek, çünkü 4 tane de ara ve erken doğmuş engizisyon
var: ‘Mayalanmanın zehirli gazları =
engizisyon’ demek sayalım, yani rönesans olmadan engizisyon olmaz ve tersi de.
Bugün ise, engizisyon-faşizm eşlenikliği var ama o 1936 Almanya Museviler’e
yönelik uygulanan engizisyon-faşizm eşlenikliği ile daha önce de yaratılmıştı.
Hem
sözünü ettiğimiz makro-makro 2. Sanayileşme, hem de 21. Yüzyıl’ın 4-6
makro-makro somut krizleri nedeniyle, bu kezki durum, tarihin aynı örüntülerle tekrarı olamayacak, olmuyor da, olmadı da
zaten. Bu somut krizlerin diğer krizlere kakışımı, tıpkı 1350’deki salgının en
son gelip, en büyük yıkımı yapıp, aynı zamanda 1500’lerde sömürgeciliğin de yolunu
açması gibi de olabilir, tam bir yıkım da: 1945’teki iki atom bombasının
ardılı, 1957 Sputnik ve 1962 Gagarin oldu zaten ve hem
atom bombaları, hem de uzaya gidiş, o faşist Almanya’nın bilimcileriyle
gerçekleştirildi.
Dolayısıyla,
yeni potansiyel makro faşist parti, Almanya’nın Alternatif Parti’si vektörü oluyor,
Fransa ve Le Pen değil.
Bu Almanya,
bu ABD’yi yener mi?: Belli değil henüz. Yenerse de, işe yarar mı? Belli değil
henüz.
Çin, ABD’yi
yenemeden kendini çökertecek ve yeniden o maruf içe kapanmasına geri dönecek:
2050 gibi.
Soru İmi
Neo-entellektüeller,
2020-2100 arasında, yeni bir Aydınlanma yaratabilirler mi? Bizce hayır.
O nedenle,
sağ-soy ayrımı yitecek, global durum boşta kalacak ve 2. Sanayileşme’nin öncü
altkültürlerinin ara-ön-epsilon rönesansları yaşanacak, yaşandı bile çoktan
aslında.
Şerh 8:
İlk uzay devleti, krallık Asgardia, 3 ayda rönesanstan engizisyona kayarak,
uzaycılıkta bunu yapamayacağını 2016’da kanıtladı.
(15 Mart 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder