21.
Yüzyıl, 2 dünya savaşı ve 2 dünya devrimi ile dolu olan 20. Yüzyıl’a göre, daha
durağan bir yüzyıl olacağa 11 Eylül ile baştan benziyordu. İlk 20 yılında da
öyle oldu. Yokkutuplu bir Dünya’da 3. Dünya Savaşçıkları yaşanır oldu ki bu 3.
Dünya Savaşı’nın bir atom savaşı olacağı ve 4. Dünya savaşı’nın taş ve sopayla
yapılacağı öngörüsünü geçici olarak değillemiş durumda.
1945-2000
arasındaki Doğu-Batı, Avrupa Asya, İslam-Hristiyanlık, Güney-Kuzey ayrımları;
cihad-haçlı seferi dilemması ve 1980 liberalizmi ile, eskiden 3. Dünya olan yedide
birlik - ikilik Dünya nüfusunun sınıf atlama çabasıyla 1. Dünya’laşma (limit
tam başarısız ama epsilon başarılı) dönüşümleri nedeniyle, artık muğlaklaştı.
Dünya’nın en az yarısı için hiçbirşey değişmedi, hala 4. Dünya durumundalar.
Bu
koşullarda, hangi / kaçıncı Dünya vatandaşı olursa olsun, entellektüellerin
klasik izlekleri de silinmiş oldu. 75 yıllık 2. Sanayileşme artık 1.
Sanayileşme’nin kültürel mod aksiyolojisini de değiştirdi.
Biz bu
koşullar altında yeni entellektüel değerler yaratma arayışı içindeyiz. Şimdilik
3 tanesini irdeleyeceğiz: Bilisel özgürlük, anarko-transhümanizm /
transhümanist-anarşizm, anti-tekno-liberalizm.
Bilisel Özgürlük:
Wikipedia’da
bu kavram ‘cognitive liberty’ olarak mevcut. Biz, kognisyona informatiği de
ekliyoruz, ayrıca liberalizmi doğrudan anıştırdığı için, ‘liberty’ yerine, ‘freedom’
sözcüğünü yeğliyoruz.
Entellektüel,
kognitif-informasyonist olmak
zorunda artık. (Aslına bakılırsa, hep öyleydi ama Aydınlanma Çağı’ndan beri, sanat
üzerinden duygu düşüncenin önüne alınagelmiş hep.) Bilgi Çağı’ndayız ve
kognisyon bilginin zihinsel yönü, inormatik kültürel yönü olmakta.
Kognitif
özgürlük, bireyin / zihnin istediği bilgiyi istediği yerlerde ve zamanlarda
arama, bulma, edinme hakkı demek. En çok müdahale gören alan bu: 20. Yüzyıl’ın
uzmanlık anlayışı aydınlararası bir ‘her konuyla ilgilenmeme sınırlaması’ gibi etik
bir değer yaratmış durumda. Tersi yapılınca da, bildiğimiz toplumsal dışlanma (aşağılanma, küçümsenme, beyinsel yaratıları yok
sayılma) geliyor.
İnformatik
özgürlük, tıpkı temel insan hakkı olan eğitim ve sağlık gibi, Wikipedia gibi
kaynaklarla, bilginin de bedava, kolayca, özgürce edinilmesi demek.
Anarko-Transhümanizm /
Transhümanist-Anarşizm
75 yıllık
2. Sanayileşme, Homo Sapiens’ten yeni bir tür olan Homo Posterus’a doğru epeyi
vektör geliştirmiş oldu.
Trans-hümanizm,
post-hümanizm, meta-hümanizm, bunun 1990-2020 arasındaki momentlerine verilen
adlar.
Günümüzdeki
reel transhümanizm, ÇÜŞ’ler
aracılığıyla ve tekno-liberalizm üzerinden, insanı insan-öte’ye taşıyan (diyelim
200 yıl yaşatacak) herşeyi paraya tedavül etmek peşinde.
Buradaki
anarşizm; hem ÇÜŞ’lere karşı, hem de onlarla yakın-derin işbirliği içinde olan
mafyaya, devlete, teröristlere karşı bir anarşizm.
Asıl
anarşizm tümüyle hümanisttir ama bu, Aydınlanma Çağı’nın koloniyalizmden
devraldığı bir üstün-ırk AB insanı
hümanizmidir: Faşizm bile hümanisttir ama herkesi insan saymaz, Avrupa
merkezcilik, koloniyalizm, neo-liberalizm, neo-globalizm, YMCA de öyledir.
Dolayısıyla 2001-2020 hesabıyla Dünya nüfusunun % 90’ı insan sayılmamaktadır,
Arap Baharı bunu açıkseçik kanıtlamıştır.
Transhümanist
anarşizm; devletlerin, ÇÜŞ’lerin, mafyaların, teröristlerin gömdüğü geleceği
yeniden (potansiyelde) var etme çabasını da içerir. İnsa-öte’ye giden yolda bu
adımlar gerekmektedir.
Anti-Tekno-Liberalizm
Öyle olması
kesinkes gerekmediği halde, 1995 sonrasında (en çok da internet nedeniyle)
yüksek teknoloji şirketlerinin Dünya’nı en büyük ÇÜŞ’leri olması süreciyle
tekno-liberalizm, insanı insan yapanın
teknoloji tüketmek olduğu gibi absürd bir önermeyi dayattı tüm Dünya’ya.
Barnett
çizgisindeki Pentagon şahin-öte
ideoloisi, bu sürece dahil olamayan / edilemeyen (Türkiye dahil) tüm
ülkelerin haritadan silinmesi gerektiğini açıkça savundu (bakınız: Pentagon’un
Yeni Haritaları 1-2).
Yanısıra
tekno-liberalizm, eski liberalizmin burvujaziye yaptığı gibi, Microsoft’a,
Amazon’a, Google’a, ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ tekelciliği
yolunu devlet ve mafya eliyle açtı.
Oysa; nasıl
ki borsa terörse, yani birilerinin karşılığı olmayan paralar kazanması, on
milyonlarca kişiyi açlığa ve ölüme sürüklemişse; tüketimcilik de terördür,
çünkü tüketemeyenin ölmesi gerektiğini
açıkça savunmaktadır artık: Koşut sorun, en az 1,5 milyar kişinin gönüllü
koyunlar gibi mezbahanın yolunu tutmuşluğudur da.
Derleme
Bu
koşullarda neo-entellektüel;
öğrenilemeyeceği önesürülen ve edinilmesi moral (‘-meli’ ve ‘–memeli’ savlarıyla)
olarak yasaklanan bilginin tümüne kavramsal
çerçeve kullanma yoluyla erişerek, insan
sonrası bir şeye başkalaşarak ve tüketimden uzak durarak, hegemonların yok
ettiği bir geleceğin önündeki duvarda bir çatlak / tao yaratabilir.
Bu; ‘Fahrenheit
451’deki son kalan herkesin birer kitap olup, geçmişin değerlerini kurtarması
durumu değildir. Olunacak bir kitap yoktur, yok edilecek birer geçmiş ve
standart biyografiler vardır.
Bu yol;
Popper’i de, Feyerabend-Capra-Lakatos çizgisini de negasyonlar.
Bu;
entellektüelin insani olandan ayrılması,
çözülmesi, kopması da demektir.
Çıkış
Başlangıç
için bu 3 ilke-yol var tanımlı olarak…
Devamı
ilkeler de gelecek…
(12 + 14 Mart 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder