Pazartesi, Mart 18, 2019

Sağ-Sol Ayrımları ve Ayırtsızlıkları 2: 2001-2020


Sola atfedilen temel geleneksel siyasal niteliklerden biri ilericiliktir.
Diğer birçok kavram gibi, ilericilik-gericilik de, aşırı basmakalıp olarak varsayılan ve kabul edilen, düalist koyutluğu bile basmakalıp olan bir kavram çiftidir.
Toplumbilim; eğer bir toplum aşırı sabit kalırsa, statikliğin o toplumun kendi üzerine çökmesine neden olacağını; tersine eğer bir toplum aşırı ve/ya çok hızlı değişirse, savrulup parçalanabileceğini veya etki-tepki ile eskisinden de geri koşullara sürüklenebileceğini (bakınız TC Fetret Devri, 2013-2023) tanımlamış.
Diğer bir gözlmde, devrim sayılan 3 devrim (1789 Fransa, 1917 Rusya, 1949 Çin) ertesinde de, o toplumların gündelik yaşamının hemen hemen hiç değişmediği yönünde. Bu açıdan bakılınca, tarihteki asıl-tek-gerçek devrim, Avrasya’da oluşması 7 binyıl süren Neolitik Devrim olmakta.
Sol-sağ ve ilericilik-gericilik ayrımına geri dönersek:
Sol ve sağ, gelir dağılımında ilk ve son % 20’lik gelir dilimlerinin GSYİH’dan ½ ve ve 1/20 alması kadar fark yaratabilmiş ama birincisindeki müreffeh koşullar, o toplumları daha zeki ve daha bilgili kılmamış, kılamamış. Değir bir deyişle, G-7 ülkelerinde bile ümmilik kazanmakta, iktidarda sol olsa bile, hatta özellikle sol sayesinde (göçmen işçilerin haklarını yerli işçilere karşı korudukları ve göçmenlerin ümmiliğini güçlendirdikleri için): Bunun kanıtı, Wikipedia’da herhangi bir zaman diliminde bakılan ilk 5 bin madde: İçlerinde tek bir ciddi sanat, bilim, düşün konusu yok.
1980-2020 içinse, daha ilginç bir ‘durumlar panoraması’ var:
Bir:
İleri teknolojik kültürel değişimi (muhafazakar-liberal) duble sağ yapmış, sol ise yalnızca olup biteni izlemiş.
İki:
Toplumsal değişimi yaratan sağ, aslında toplumsal değişimi, en azından o kadarını ve biçimini istiyor değil. Zaten bu duble sağın yaptığını sol yapsa, sağ kıyameti koparırdı. Ek: O duble sağ, aile ve devlet gibi, muhafazakarlığın 2 kale / kilit kurumunu bile tasfiye etmeyi becerdi.
Üç:
Solun bu işbirlikçi, artı sağın bu ‘yumurtayı çekiçle kıran’ 40 yıllık icracı ikili çizgisiyle gelecek silindi, hem de 1945’teki 2 atom bombasının bile sildiğinden daha çok ve daha kesin silindi. Bu da, yarını içeren değişim-durağanlık tanımlarının dışında, tümüyle yarınsızlık demek oldu.
Dört:
Yine de açmaz-polilemma, Dünya nüfusunun en çok yarısının geleceğini gömebildi.
Beş:
Yanılmış devlet konusunda, sol da sağ da, 1. Dünya da 3. Dünya da, aynı aymazlığı yaşadı: 198 devletin üçte ikisi olan 166 devlet, 2020 momentinde yanılmış devlet konumunda.
Ek 1:
Zaten sağ ve sol, tüm değişen içerikleriyle bilrilke, 270 yıllık bir 1. Dünya kavram bütünü olmakta. Sonuçta devrimler; Marx’ın sandığı ve önesürdüğü gibi, 1. Dünya olan Almanya’da ve Amerika’da değil, 3. Dünya olan Rusya’da ve Çin’de oldu. Dolayısıyla, başta liberalizm-dışı kalabilen % 50 olmak üzere, bu sağ-sol açmazından çıkış, 3.-N. Dünya ülkelerinde olacağa benzer.
Ek 2:
Solun da sağın da gözden kaçırdığı diğer bir nokta, 1980-2020 arasındaki yüksek teknolojik değişimin popüler, banal, sıradan kültüre, sonuçta ve limitte geriletici (regressive) etki yapmışlığı gerçeği.
Diğer bir deyişle internet; aptalları daha aptal, cahilleri daha cahil; ama çok-çok azınlıktaki zekileri daha zeki, yine çok-çok azınlıktaki bilgilileri daha bilgili kıldı. (Zeki-bilgililerin aşırı azınlık durumu, sözü geçen dönemde toplum zeka-bilgi alanının eksilmesi demek oldu.)
İnternetin, medyanın, şunun bunun aptalları daha aptal, cahilleri daha cahil kılması, neo-faşizmler ve neo-engizisyonlar yaratılabilmesi için uygun popülist söylemlerin inanılırlığını arttıran bir veri tabanı demek oldu. Çünkü insanlar, bilgi okyanusunda bir taslık kafatası sürahileriyle su alamadıkları gibi, varolan sularını da yitirdiler: Aklıselim ve sağduyu yitti. Neo-popülizm söylemleri de, bu yeni aptallıklar ve yeni cahillikler fay hatlarını izledi: 1980’den beridir yapay olarak yaratılan neo-cihad x neo-haçlı seferi fay hattı gibi.
Bunun tek panzehiri var:
Orta Çağ’daki duvarlı kampüslü bilgi odakları (dsentralize kütüphaneler ve ansiklopiler), artı Aristo’nun Orta Çağ’daki diyalektik tasımının sistematikleştirilmesi gibi, 250-5.000 yıl alacak poliyalektik sistemizasyonu.
Eksodus
Homo Posterus’u vektörleyen, 2. Sanayileşme’nin 9-10 öncü altkültürünün getirdiği değişimleri, ne sağ ne de sol istemedi. Daha da önemlisi, 2020 tarih-gelecekbilim vektöründe, ne sağ ne de sol, bunu henüz / hala algılayamadı bile, marksist gelenekten gelen Dünya Sistemi’ciler dahil.
Dolayısıyla, 2020 momentinde insan türünün yarısı gönüllü kulluğunun kurtkapanında hapis, yarısı ise istemediği bir özgürlükle, standart biyografisinin dışına ve bilinmeyen bir yarına fırlatılmış durumda.
Bu makro-makro koşullarda, sağın da solun da yapabileceği veya söyleyebileceği herhangi bir şey yok: Bilgi Çağı’nda ümmi göçmenlerin eksi zekalılık ve eksi bilgililik seline ve çölüne teslim olmuş durumdalar. Ancak, krallık konusundaki söylem değişimleri gibi, bu konular da söylem değişimleri uydurup, aslında eylemsel bir çıkış aramıyor kalacaklar yine.
Yine de:
Gelecek hep gelir ve uzun sürer…
Kralların ve tanrıların sayısı sıfıra doğru gidiyor…
(17-18 Mart 2019)

Hiç yorum yok: