Cuma, Nisan 12, 2019

Mülksüzler ve Poliyalektik


Önnot: ‘Mülksüzler’ eleştirisi, Haziran 1990’da poliyalektik kavramının içeriğinin değil ama adının ilk geçtiği metin. Aradan geçen 30 yıla yakın süreden sonra, ölümüme kadar uğraşacağım birkaç konudan biri olarak poliyalektiği çalışmaya geri dönmüşken, bu metin üzerinden bir yeniden değerlendirme yazmanın da uygun olacağını düşündüm.
‘Mülksüzler’de 2 gezegen var:
Anarres ve Urras.
Urras’ta 3 ülkenin adı geçiyor:
İo, Thu, Benbili.
Bu, 3 Dünya demek.
Çin’in tanımından hareketle 3 Dünya 2 biçimde tanımlanabilir:
Bir:
Birinci Dünya = ABD ve SSCB. İkinci Dünya = Doğu ve Batı Avrupa. Üçüncü Dünya = 1960 gibi diğer ülkeler.
Bu, hegemonlar x vassallar veya Kuzey x Güney üzerinden bir tanımlama demek.
İki:
Birinci Dünya = NATO, (o zamanki) AB ya da Batı Avrupa, ABD. İkinci Dünya = Varşova Paktı, Comecon, Doğu Avrupa, SSCB. Üçüncü Dünya = Diğerleri.
Bu, kapitalizm x reel sosyalizm üzerinden bir tanımlama demek.
Şerh 1: Ne ABD’nin, eski sömürgesi olduğu İngiltere’yi yeni sömürgesi yapmışlığı, ne de SSCB’nin hem Napolyon / Fransa, hem de Hitler / Almanya tarafından sömürge yapılma isteği, bu yaklaşımlarda (1960-1980 arasındaki reel global konjonktürün politik çalışmalarında) dikkate alınmamış. Yani, tez x antitez durumlarında, kriterler belirgin ama listelenmemiş durumda.
Bu durumda Anarres, tek tek 3 ülke ile de diyalektik ve tez x antitez durumu taşıyor.
Bu 3 ülke ise, kendi içlerinde 3 tane diyalektik taşıyor. 3’ü birarada ise, triyalektik trilemma, yani açmazlı üçüşüm olmakta: Açmazın adı Urras.
Burada açar, Anarres olarak tanımlı:
Anti-kapitalist, anti-reel sosyalist ve anti-3. Dünya olarak, çünkü en azından bilim açısından 1. Dünya konumunda.
Urass’a karşı ise, tez x antitez durumunda, çünkü tüm Urras’ı negasyonlayanlar, Urras’ı terkedip, Anarres’te yeni bir Dünya kurmuşlar.
Şerh 2:
Terketmek; karşılaşma, çelişme ve çatışmada, hem kapitalizm, hem reel sosyalist, hem de anarşist geleneksel ana akımlarda irdelenmeyen bir eylem olmakta.
Romanın sonunda, devreye üçüncü şık olarak Hainliler giriyor ki bu da Asimov’un ‘Vakıf’ dizisinde de varolan bir tematik: Tez ve antitez düalizmi dışında, üçüncü ve dördüncü şıkların mümkünlüğü. Ki bu da, bir bakıma ayrılmak demek, çünkü bir Hainli, kendi ev-gezegen-gemi’sinden ayrılıp, Anarres’e geliyor.
Demek ki (Le Guin’in önesürdüğünün dışında)  ikircikli’den çok, açık uçlu bir anlatı sözkonusu bu romanda. Bu açık uçluluk, Ursula K. Le Guin’in metinlerinde bolca ve sıkça karşımıza çıkan didaktik anlatıya karşıt bir anlatı türü.
Artı, hemen tüm bilimkurgu romanlarda karşımıza çıkan, ev-gezegen-Dünya da anlatıda yer almış. Böylelikle de, diyalektikler ve triyalektikler, poliyalektiğe en azından vektörlenmiş ve göstergelenmiş.
‘Mülksüzler’de sentez yok, dekadans ve eksodus çözümün yinelenmesi eğilimi var. Ancak bu, yine de bir poliyalektik, çünkü ta Hegel’de bile sentez bir zorunluluk değil, Marksizm’de öyle olması, o düşüngünün hatası.
‘Mülksüzler’in bu poliyalektiği ileriki metinlerde, geçmiş, halihazırdaki ve olası gelecek politik durumlar için, yeniden yeniden irdelenecek.
(12 Nisan 2019)

Hiç yorum yok: