‘Neo-con’
denilen yeni muhafazakarlık türü, 1980-2020 arasında egemen oldu: Hem
muhafazakar, hem liberal olunabileceğini önesürdü. 2007’den beridir genel krize
giren neo-global neo-liberalizm
üzerinden, kendini 2 yönlü tasfiye etti: Yerelliğe geri çekilerek, zaten batmış
olan bütçeleri yine savaşa ve silaha yönlendirerek.
‘Paleo-con’lar
da, bu ara ortalığa çıkmışlar. Trump daha aday adayı iken, aday bile
seçilemeyeceği önesürülürken, kimsenin aklına şu gelmedi:
ABD gibi
bir yerde bir insan, arkasına birilerini almadan, başkan aday adayı olmaz, olamaz.
Bu ‘paleo-con’lar da Trump’ı destekleyenlerin bir bölümü imiş.
Nasıl ki
tektanrılı dinlerde, öze geri dönme tezleri (uzun vadeli periyodlarla yinelenen
biçimde hep) varsa, muhafazakarlıkta da öze geri dönme eğilimleri başlamış,
çünkü habire revizyon yapılınca, ana düşüngünün aslıyla pek ilgisi kalmıyor. Not:
Bu; hem neo-faşizm, hem de neo-engizisyon vektörlerini açımlıyor ama onlar
başka metinlerin konuları.
ABD
usülü ‘paleo-con’ların 2 özelliği var:
Bölgesellik
ve daha içedönük (nasıl oluyorsa, ulus olmayan / içermeyen ABD tipi ulusalcı) ekonomi.
Bunun da
nedenleri belli:
ABD,
askeri ve iktisadi olarak son 40 yılda başarı sağlayamadı. Teknolojik rekabet
gücünü yitirdi. İkikutuplu Dünya yıkılıp da, tekkutuplu Dünya’da tek hegemon
olarak kalınca, bunu yürütemedi, reel sosyalizm yerine, İslam’ı kendine yeni
düşman / antitez olarak yarattı ama bu da hesaplananın çok ötelerine vardı.
Makro-makro
olarak, neo-global neo-liberalizmin baştan çok büyük açıkları vardı:
Dünya’nın
tamamını tüketici kılmak isteyip, üstüne bir de tüketici ol(a)mayanları haritadan silmek gibi bir çizgi izleyince,
hesap baştan tutmadı. Çünkü, G-20’den G-7-8 çıkınca, yalnızca 1 milyar yeni
tüketici demek oluyordu. Globalizm de, toplam 35 yıl ertesinde maksimum % 50 global
nüfusu banka hesabı yarattırabildi ancak. İnternet oranı da aynı ama aktif
kullanıcılar bunun da yarısı, aktif banka hesabı kullanımı da öyle: Yani,
atılan taşla, vurulan kuş hesapları birbirini tutmuyor.
İnsanları
yönetmek ayrı, sömürmek ayrı, tükettiremeyince onları öldürmek apayrı. ‘Neo-con’lar
bunları hesaplayamadı. Bizce, 2020 itibarıyla, yani şu an için de, ‘paleo-con’lar
da aynı durumdalar.
Tezleri
kabaca şöyle:
YMCA
yerine, beyaz ulusalcı.
Proleterya
için, ya yerli işçici, ya göçmen işçici (AB tipi, liberalizmde asimile olmuş, çakma-sözde sol göçmenci takılıyor).
Trump, Meksika göçmenlerine karşı duvar örmeye gitti ama bunun bildiğimiz
Berlin Duvarı ile aynı anlama geldiğini hesaba katamıyor.
İçedönük
ekonomi ki bu da WTA yerine NAFTA demek. 7 milyar havadaki kuş yerine, 1 milyar
Latin Amerikalı’yı çantada keklik olarak tercih etmekdemek.
İdelojik
araçları da şu imiş:
‘Alt-right’
denilen sosyal medya popülizmi ve neo-faşizmi (bu konuda Trump’ın ideoloğu
Steve Bannon imiş).
Burada
en önemli sorun, (libelarizmin ana tüketici kitlesi olarak hedeflediği) sosyal medyanın zihni ve kültürel
ezeli-ebedi ergenlerinin yönetilemez olması (bu yönetilemezlik, isyankar
bir anarşizm değil, rasgeleliğin belirsizliği olmakta). Türkiye’de gençler, HDP
ile MHP arasında seçim yapıyor, ABD’de gençler 2016’da Hillary Clinton’dan da
Trump’tan da nefret ediyor, ABD’li gençlerin % 40’ı demokrasiye inanmıyor, AB
için bu oran % 17, vd, vb...
Böyle
bir kitle profili, daha önce engizisyonun da faşizmin de rahatça yaptığı
biçimde, kitlenin rahatça yönetilebilirliğinin silinmesi demek. İronik ama internet kitlenin sürü psikolojisini bozdu,
daha çok epistemik beyaz gürültü
nedeniyle: Türkler’in hem demokrat, hem de şeriatçı olunabileceğini sanmaları,
AB’lilerin kitaba dokunmayla Aydınlanma Kültürü’nü taşıyabileceklerini
sanmaları gibi, vd…
Dünya
Sistemi açısından bakılınca, bu ‘paleo-con’ ve ‘alt-right’ vektörleri şunlar
demek:
Epistemik
muallaklaşma ya da Yeni Orta Çağ’dalaşma.
Global
ekonomik küçülme.
Kültürelce
ve zihince, topluca ve histerikçe irrasyonelleşme.
Her
bölgenin bu yeni dönemi yaşama biçimleri farklı farklı: Çin’in global emperyalist olma yolunda 2000-2020 arasında arpa boyu yol
alamaması bir örnek, AB’nin savaşmamak için veya Brexit durumunda kafayı
kuma gömmesi bir örnek, vd…
ABD
içinse, bu kadro, 1945-1995 İngiltere’si gibi, ABD’nin bir numara olmaktan aşağıya kayışını gerçekleştirme kısmeti
demek. Friedman, bunun 2028 başkanlık seçimlerinde olacağını söylemişti, Trump
ve kadrosu, bunu 2020’ye veya 2024’e doğru öne çektiler. Çünkü, hatalarını bile
bile hatalarında ısrar edecekler, o zaman da volan büyüyecek:
ABD’de
sosyal demokrasi gerek ama mümkün değil ve bunu Sanders gibi biri beceremez:
Sosyal demokrasi olmayınca, kanlı ve
başarısız isyanlar gelir ve yeni kovboy filmleri konuları ortaya çıkar.
Bilim,
teknoloji demek değil, ABD’de akademik çalışmalar taa 1980’den beridir
geriliyor ve bu Dünya’nın o zamanlarki bir numaralı bilim dergisi ‘Scientific American’da
açıkça dilegetirilmişti.
Bertham
Gross, daha 1980’de ABD’nin SSCB’yi soğurmasının ve uyruklaştırmasının bir
çözüm olamayacağını belirtmişti.
Farrighi,
Wallerstein ve Samin, daha 1970’te 1980 liberalizminin geleceğini ve
başarısızlığını öngörmüşlerdi.
Türk
genelkurmayı bile, 1985 gibi bir tarihte, ABD’nin Askeri Strateji 2000’sinin
işlemeyeceğini öngörmüşlerdi.
Rickaard,
kur savaşlarının ABD ekonomisini çökerteceğini, bir beyin fırtınası oyununda,
Pentagon’un, CIA’in ve hükümetin adamlarına açıkça söylemişti.
Dolayısıyla:
‘Neo-con’
uydurumadık, ‘paleo-con’ verlim. ‘Paloe-con’ da uymayacak, başarısız halk
isyanı verelim, dönelim 1968’e veya 1848’e…
Böyle
böyle, 21. Yüyıl’ın ilk 20 yılını heba ettiler, 180 yılı daha heba edecekler:
En az 22007e kadar böyle gidecek.
Bu
yazılı kader değil, determinist kaosla
indeterminist kozmos arasında salınan Verhulst denklemi ve parametreleri
olmakta…
Yani:
‘Neo-con’lar
gibi, ‘paleo-con’lar da kendilerini tasfiye edecekler…
Dipnot:
‘Paleo-con’
ve ‘alt-right’ tanımlarının açılımları için, İngilizce Wikipedia’ya bakılabilir.
(17 + 19 Nisan 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder