Çarşamba, Ekim 05, 2016

Film Çekmek ve Yayınlamak

04.10.16, 22:25.
Film Çekmek ve Yayınlamak
Bana tamlığımı ve hatta tamdan çokluğumu hissettirdi ve yaşattı. Yaşamımda ilk kez.
Sinemanın bana en uygun sanat veya anlatı aracı olduğunu hiç düşünmedim. Sinemanın en yüksek anlatı gücüne sahip olduğunu biliyorum üstelik. Ancak, benim kurmaca-dışılarımın anlatı gücü, sinemanınkinin çok çok üzerinde.
Bu tamdan eksiklik, yaşam boyunca sürekli kafeslenme durumundan geliyor. Bunu yazdıklarımı okuyanlar da yaptılar.
Ancak kısa-kısa film için öyle değil. Sonuçta en düzünden naturalist belgeseller çektim. Buradaki rahatlama, duygusal dışavurum özgürlüğünden geldi.
İşte ben buyum. İşte ben böyleyim. İşte ben oldum ve aştım.
Ölümün gözlerine bile mutlulukla baktım bu akşam. 3 kısa filmi Youtube’a yükledikten sonra.
Rahatça ölebilirim yani.
E, bir de 25 yıl daha var tabii ki.
Hiç yazmayabilirim’i yazmıştım, sinemadan bağımsız olarak. Demek ki sinema için, yepyeni ve fapfarklı zihinsel bir ‘boş alan’ (Brooke’sal) gerekliymiş.
İşte o yepyeni-fapfarklı boş alan, beni yaşama 56 yaşında 0’dan başlattı.
Ama tam olarak.
Ne güzel ikilem oldu bu.
Şiir gibi.
Möbiüs şeridi mantık gibi.
Kendime varmam için, kendi-değil kök kere kendi-değil kök gerekti.
Ölüm-yaşam, fizik-metafizik, geçmiş-gelecek gibi. (Bunu daha önce ama epeyi önce imlemiştim.)
Kendi-değil, erkek, insan-değil gibi. Asimetrik asimetri gibi. Ki bu asal asimetri olmakta. Asal-yalnızlık da öyledir.
Ancak, bunu fizik mecaz / metafor karşılığı kara delik değil, beyaz delik olmakta. Kara enerji gibi.

Bakalım, filmin devamını ben de çok merak ettim şimdi.

Hiç yorum yok: