Önnot:
Çerçi, ‘çer çöp’ten gelir.
28
yıldır seyyar sahhafım. Yanısıra, her türden ikinci el kültür metası alır ve
satarım.
Bu 28
yılda öyle şeyler yaşadım, öyle şeyler gördüm, öyle şeyler duydum ki Ferhan
Şensoy’un groteski Abdullah’ı bile bu kadar abartamazdı, buna eminim.
Biraz
örnekleyeyim bakayım:
Bu metin
dizisini yazmaya beni başlatan olay:
Bir
kitapçı arkadaş, günlerden bir gün eline bir maket bıçağı almış, sert ciltli
kitapları doğruyor ve ciltleriyle kitabın yazılı bölümünü birbirinden
ayırıyordu. Bunun nedeni, bir müşterinin kitapların yalnızca ciltlerini satın
almak istemesiymiş. Arkadaş, işi bitince kitapların içini (yani okunacak
bölümlerini) çöpe attı. Ben de gidip, benim
veya bir başkasının işine yarayabilecek olanları, yani kolay bulunmayacak
olanları çöpten toparladım. Bende duruyorlar.
İnanmayabilirsiniz
ama aynen vakidir.
+
Bunu
kulaktan duydum. Sonra gidip aşağıdaki haberi derledim:
“Olay
saat 13.30 sıralarında Yukarı Dudullu Mahallesi, Başer Sokak’ta meydana geldi.
İddialara göre ‘çekçekçi’ olarak tabir edilen hurda ve kağıt toplayıcıları
arasında, sokakta başlayan tartışma kısa sürede taşlı sopalı kavgaya dönüştü.
Kavga sırasında kaçarak hurdacı dükkanına sığınan bir kişinin peşine takılan arkadaşları,
dükkanı taşlamaya başladı. Bu sırada saldırıya uğradığını düşünen dükkan sahibi
de belindeki silahı çıkarak ateş etti. Olay sırasında kavgaya karışan ve henüz
kimliği belirlenemeyen bir kişi bacağından vuruldu.”
Bir
soruşturdum. Kavganın nedeni olarak, farklı vilayetlerden, hatta ülkelerden
gelen hurdacıların, İstanbul’da artık mafyöz rekabete girdiği yönünde bir bilgi
oldu.
+
Benim de
şahsen başıma geldi:
Akatlar’da
bir çöp tenekesinden kitap toplarken, bir kırpık kağıt hurdacısı, kitapları
kendisi alamadığı için beni dövmeye kalktı. Çöp konteynırının ait olduğu
sitenin güvenlik görevlisi beni kurtardı.
+
Diğer
bir tanık olduğum olay:
Bayazıt
Meydanı’nda tezgah açarken, tezgahları kaldırılan seyyarlar, zabıta minibüsünü
yaktı, hardiben cayır cayır yaktı. Yıl 1990 falan idi.
+
Bu
sıralar, ‘obje’ tabir ettiğimiz nesneler moda. Bildiğimiz çer çöp aslında
bunlar. Çul çaput, incik boncuk, çanak çömlek yani.
Çin
pazarında 5 liraya satılan çalar saatlar, aramızdaki bazılarınca 10 liraya
satılmaya başlandı. Bunu belirtince de, müşteri kaçırdığımız için bize
kızıyorlar.
+
Bu etabı
şöyle bağlayayım:
Bizim iş,
tuhaf ve ilginç bir biçimde, organize pazar yerine, kasten kara düzenin
yeğlendiği, küçük paranın inanılmaz bir biçimde büyük parayı dövdüğü, bilginin
değil, kara cahilliğin ve süzme aptallığın para ettiği, doğru söyleyene asla ve
kata inanılmayan, hatta dövülen bir iş (esnaflık) kolu oldu çıktı sonunda.
+
Konu
devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder