Pazartesi, Şubat 09, 2015

Tango Notları



Kesinlikle ve kesinlikle, dünya salon dansı yarışmalarındaki gibi, tango yapılmaz. Zaten tangonun yarışması olmaz. Zaten tangonun salonu olmaz.
Ara ek: Aslına bakılırsa tango, en azından doğrudan seyretmek için midir, o bile kuşkulu bizcesi. Onu (canlı yayın tangoyu) seyrederek epeyi şey öğreniyoruz, ayrı konu. Demek ki buraya, tango icrası sırasında canlı seyirci izleyici olmayabileceği şerhini eklemiş olalım biz de.
Tango, bir spor değildir, bir sanattır. Akrobatik yanı da yoktur. Bedensel zorlukları vardır ama akrobasi yalnızca ve yalnızca zorluk için zorluktur, işlevsel olarak değil, örneğin akrobasi pekala insanı sakatlayabilir. Tango ise, insanı sakatlamaz, iyileştirir, hem bedenini, hem ruhunu.
Tango, yerel / ulusal bir modern dans çeşididir, Japon buto’su gibi. Ve sonradan, caz gibi globalleşmiştir. Ve yine caz gibi, henüz yolu bitmemiştir. Onun yolunu tıkamamak, onun avangardlığını korur. Yoksa, onun da yaratıcılığı, diğerleri gibi kuruyup gider, muhtemelen gitti bile.
Avangard olmayan tango, tango değildir. Avangard olmayan modern dans, modern dans değildir. Avangard olmayan dans, dans değildir (salon dansları başta olmak üzere). Avangard olmayan sanat, sanat değildir.
Tango, seksin ayakta yapılanıdır.
Tango, seksin başka türlü yapılanıdır.
Tango, seksin aktuel değil, potansiyel de olsa, az bulanan bir türüdür. Bu bile önemlidir, bambaşka libido ve yaratıcılık yolları açabalir bizlere.
Dansın da, modern dansın da, seksin de başka türlü olabilenini yapmak, ağır (zihinsel, bedensel, cinsel) efor gerektirir. Gerçek politik tangoyu, Carlos Sauro, ‘Tango’ filminde bir bölüm olarak yaratıp koyarak, bunu göstermiştir. Piazzolla, bunu başka ve epeyi dolaylı biçimde yapmıştır: Bu nedenle de, aksiyon anti-faşisti değildir, yani o tangonun faşistliğine taraftar kalır: Kendi müziğini yaratabilmek ve sürdürebilmek için. Sonra da, 40 küsur yıl boyunca aynı tango müziğini ve neredeyse her kezinde, ilk kezinden (‘Pulsacions’ albümünden) daha kötü olarak yinelemiştir.
Tango, dolgun bir kadın ve kalın bir erkek bedeni ister. Boy önemli değildir, boyla birlikte kilo ve boyun kiloya oranı değişir yalnızca.
Tango, erkeğin kadından uzun olduğu biçimde tasarlandı ama pekala tersi de olabilir: 2 kadının tangosu olmuştu.
Şerh: 2.25’erlik ve 125’er kiloluk 1 kadının ve 1 erkeğin tangosu, epeyi ilginç olurdu. Bu boyda, futbol kalecisi ve güreşçi erkekler olabildiğine göre, burada da sınır zorlanabilir pekala gibi. ‘Taht Oyunları’ndaki kadın-dev savaşçı, pekala bunu becerebilir gibi.
Arjantinliler’in de yaptığının tersine, tango yavaş yapılır. Bütün modern danslar yavaş yapılır. Bütün yavaş yapılan danslar ve modern danslar, eforu hızın azalmasıyla ters ve geometrik oranlı olarak arttırır. (Buto bunun en açıkseçik kanıtıdır: Ya da durmak, devinmekten daha zordur.)
Arjantinliler’in yaptığından biraz farklı olarak, kadınla erkek, birbirine uzak olarak değil, yakın olarak, çoğunluk sürtünerek tango yapar, yapsa gerekir. Bu izlenmeyi zorlaştırır, dolayısıyla yeni film-çekim teknikleri bulmak gereklidir. Ayrıca bu sürtünme, yine Arjantinliler’in yapıtğından azıcık farklıdır.
Tangodaki klasik mimik-jest replikleşmesinin tersine, doğaçlama da vardır. Daha önceki çalışmalarda bunu ayarlamak mümkündür. Aynı mimik-jest replik jestleşmesinin birden çok karşılığı olur. Bunlar devinim olanaklarını içeren bir ağa / merceğe doğru ıraksar ama sonra yakınsar. Böyellikle, permütasyonlar uzun süre yineleme olmayacak denli çeşitli olur ve artı tango yolunu yitirmez ama dansçıların güçlü bir motor belleğe sahip olması gerekir o zaman. Böylelikle tango, tekdüzeliğinden kurtulur.
Tangoya sokulan üçüncü kişi klişesi, başka biçimlerde tasarlansa gerekir.
Tangoya çakılmış olan iktidar kurma ilişkisi, kadınlarla erkeklerin iktidar ilişkisi, artık epeyi ve epeyi değiştiği için, yeniden şak diye tasarlanması mümkün değil şimdilik ama hiç olmazsa bunun denenmesi gerekir şimdilik.
İlginç olan şey, reel-tangodaki dokunma eksikliğidir. Ne görünüyor olursa olsun, reel-tangoda kadınla erkek greçek anlamda birbirine dokunmaz ki zaten reel-iktidar mücadelesi de budur. Hani, ‘Shibumi’de birbirini orgazma ulaştırma ve ulaşmış gibi kandırma  türünden, kadın ve erkek arasında, birbiri üzerinde iktidar kurma vardır ya, onun gibi bir şey.
Demek ki anarşinin, iktidarın, dokunmanın, durgunun, seksin, tango için yeniden hayal edilmesi gerek. Bu ister yerel, ister global olarak denenebilir; ister tümevarımsal, ister tümdengelimsel olarak; ister edimsel, ister kuramsal olarak denenebilir: Yeter ki ve yeter ki artık denensin. Yoksa, bu yapılamazsa, birkaç onyıl içinde tango kültürel antropolojinin ufkundan ayrılacak. ‘Hollanda Dans Tiyatrosu’nun avangard modern dansı öyle oldu ve klasikleşti / klişeleşti çünkü.
Ara ek: Türk tangosunun olamıyacağı, Şecaettin Tanyerli sayesinde 50 yıl önce falan kesinleşti.
Tangoda anarşiye kapı açılmamış pek. Oysa tango, tanım gereği anarşist bir şey.
İktidar bu sıralar, yönetmektense yönetilmeyi seçenlerle hiç yönetmemiş ve hiç yönetilmemişlerin praksisinde saklı durumda şimdiden.
Dokunmayı, insan türü ve onun kültürü, 5 milenyumdur öğrenemedi hala, Taoist / zen budizmsel dokunma bile icat edilemedi o zaman bile ve hala henüz maalesef.
Durguyu, buto çok iyi icat etti. İster sıfır icat, ister varyasyon. Burada yol açık durumda.
Seksin epeyi çeşitlemeleri yeniden ve yeni olarak icat edildi ama nedense, buralara giren pek yok şimdilik gibi.
Üste ek: Oysa tango, birbiri üzerinde iktidar kurup da, seksi beceremeyebilmenin tam da üzerinde raksediyor.
Yeni-(1)- tango daha önce icat edildi.
Demek ki ‘yeni-N-tango’ icat edilmeli.
Nokta. Es.

Konu sürecek.

Hiç yorum yok: