Salı, Şubat 24, 2015

Suriye, TC, Irak, İran Analizi



İran demiş ki:
"Amerika, İngiltere ve Fransa; 'NATO patronları' olarak, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün Krallığı ve Türkiye Hükümeti açıkça; terörist ve katil İsrail rejimi, bazen açık ve bazen gizli bir şekilde, Suriye'de Özgür Suriye Ordusu’nu kurdurup, ardından tekfirci terörist örgütleri geliştirdi. 'Özgür Suriye Ordusu' ise, Suudi Krallığı ile Katar petro-dolarlarıyla beslenip, Türkiye topraklarında karargah kurarak silahlandırılıp, Suriye halkına ve hükümetine katliam, terör ve yıkım dayattı. Özgür Suriye Ordusu, ardından bütün tekfirci terör örgütlerinin kurulup silahlanmasına kaynaklık etti. Böylece, Suriye'de terörizm ateşi yaygınlaştırıldı. Süleyman Şah Saygı Karakolu da son 2 yılda tekfirci vahşi IŞİD'in kontrolü altına girdi. IŞİD, bölgedeki Alevi, Sünni, Kürt ve Araplar'ı katliamdan geçirirken, Süleyman Şah Mezarı'na dokunmadı. Çünkü, Suriye'nin kuzey bölgeleri IŞİD ve diğer tekfirci terör örgütlerinin denetimindedir. Türkiye Hükümeti, Suriye devleti ve hükümetini düşman olarak nitelendirip, angajman kurallarını değiştirerek, sınır boyu tekfirci teröristleri koruma altına almış bulunuyor. Bu nedenle IŞİD, bu mezara ve saygı karakoluna hiç dokunmadı. AKP hükümeti defalarca Amerika ve batılı ülkeleri Suriye'yi işgal etmeye çağırdı. Hatta, Türkiye Dışişleri Bakanlığı gizli toplantısında Suriye'den Türkiye'ye füzeler fırlatılması planlandı. Bundan amaç, Türkiye'nin tek başına yapamadığını, NATO ve Amerika'yı devreye sokarak Suriye topraklarına girmek ve doğrudan savaş başlatmaktı. Fakat bu plan da suya düştü."
‘Böylece’ye kadar doğru. Ancak, bizcesi bu konudaki hesaplar yanlıştı ve tutmadı da. Dikkat edilirse, Afganistan’dan Irak’a ydjjs ABD ağırlıklı hiçbir plan, 1991’den sonra tutmadı, tutamadı. Reklam planı bile hedefini % 50 bulur ama burada % 50 isabet yok, % 25 belki.
‘Böylece’li tümce geçersiz:
Çünkü, Suriye’de isyan ateşi hep vardı, taa 1960’lardan beridir. Esed, Suriye’nin tamamına arada bir hakim olamadı. Dış yardım gelince, olay yaygınlaştı yalnızca. Yani, olay taşıma suyla yapıldı, o doğru.
‘Böylece’linin doğrusu şu:
Tümüyle teknik bir hata olan Arap Baharı planı kronolojik sıralamasında, Suriye yanlışlıkla İran’ın önüne alındı. Böylelikle İran paçayı kurtardı, şu an hayt hoyt yapıyor ama bir ara kılıcın epeyi altına girmişti kellesi. Ki yine oraya girebilir yakın gelecekte. Ki oradan da Pakistan’a doğru devam even bir projedir BOP ve Arap Baharı ertesi.
Türbe konusu, yeni gündeme sokuldu. TC açıkladı ki daha önceleri de 3-5 kez türbenin yeri değişmiş. Zaten şu an alınan Türbe değil, yalnızca içindekiler, Türbe binalarını TC yok etti.
Görüldüğü gibi, gereksiz bir sürü takla var. Konu kamuoyu ise, şu an verdikleri bilgiler onları ipe götürecek cinsten, nasıl bir kamuoyu oluşturma politikası uyguladılarsa, hangi akla hizmet ettilerse. Herhangi bir AB mahkemesi, bu yapılanlara ilişkin, bunu yapanlara çok rahat yakalama emri çıkartır. Bunları yapanlar da kaçarlar, Arap ülkelerinde sürgün yaşar üç buçuk üç buçuk.
Devam:
TC, Suriye hükümetini ve Esed’i düşman mı, dost mu sayacağı konusunda feleğini şaşırdı ki bu tümden Tayyip’in hatasıdır. Tayyip’in Beşar ile fotoları hala internette duruyor. Emine de Esed’in eşiyle elele diz dize pozlar vermişti.
TC, bir adım daha ileri giderek, Suriye ve Esed düşmanlığını abarttı. Şu an ABD ve AB, Esed’i yerinde tutmak istiyor ama Tayyip buna karşı. Neden karış olduğu da belli değil.
Gelelim metnin asıl konusuna:
TC, IŞİD, PKK işbirliklerine ve çatışmalarına:
Suriye’de ve Kürtler’de 3’er odak bulunduğunu yazmıştık daha önce.
Hesaplayın, onlarca permütasyon etmektte, düşmanlık ve işbirliği olasılıkları olarak. Bunların en az yarısı, yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak durumda. Hepsini tamamlamaya, ömür de tarih de yetmez, yoksa onu da denerlerdi, adı üzerinde: Dene ve yanıl ama öğrenme.
Bizim tezimiz şu: TC, hem IŞİD’i, hem de PKK’yi kendine düşman etmeyi başardı ve bu ikisi birbiriyle savaş halinde. Bu da TC’nin uluslararası / dış savaşı henüz beceremeyeceğini imliyor şimdilik. Ancak TC, yine dene-yanıl ile öğrenecek ama çok yavaş.Olsun, IRA savaşı 150 yıl sürmüştü, PKK savaşı henüz 31. yılında.
TC açısından en büyük sorun, bir gün olabilecek IŞİD-PKK  işbirliğinde: O zaman tuvalet kağıdı oluruz. Da şimdilik uzak olasılıklı bir durum bu.
PKK için en büyük sorun, kendi içlerindeki 3’lü bölünme ve bu sonun başlangıcı. Yani, ülke kuramama sonunun başlangıcı.
IŞİD ise geçici bir oluşum. Yerini kuşkusuz başka örgütler alacak ama o varlığını ve sürmesini yalnızca konjonktürün boşluklarına borçlu.
Yani:
PKK-IŞİD işbirliği çabası şu an başlasa, yine de IŞİD’in ömrü yetmeyebilir bunu becermeye.
Yani:
TC metamorfozlayacak.
PKK, bölünecek ve az metamorfozlaycak.
IŞİD tümüyle metamorfozlayacak.
Suriye, TC, Irak ve iran için baki kalan kaos olacak, en az 50 yıl daha.
Suriye ve Irak de facto bitti.
TC de facto bit(e)miyor. Global konjonktür buna uygun değil.
İran yakın gelecekte az bitecek. (İran’ın parçalanma planı, Büyük Azerbaycan’ı içeriyor ama o imkansız bir hayal bizce.)
Yani mecazla söylersek TC, Fetret Devri biter bitmez, İstanbul’u fethedecek. Neo-İstanbul’un fethi süreci, en az 10 devletçiğin TC’ye gönüllü ilhakı anlamında olacak (Acaristan, Gagavuzistan ve Nahcıvan, bu konuda TC’ye başvuralı onyılı geçti). TC emperyalist olacak ve bu Pirus Zaferi’nden daha ağır bedelli olacak.
İşte son piyon hamlesi (Türbe), satranç tahtası geneli panoramasında bunları imliyor.

Ve daha asıl maç yeni başladı.

Hiç yorum yok: