İran
demiş ki:
"Amerika,
İngiltere ve Fransa; 'NATO patronları' olarak, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik
Arap Emirlikleri, Ürdün Krallığı ve Türkiye Hükümeti açıkça; terörist ve katil
İsrail rejimi, bazen açık ve bazen gizli bir şekilde, Suriye'de Özgür Suriye Ordusu’nu
kurdurup, ardından tekfirci terörist örgütleri geliştirdi. 'Özgür Suriye
Ordusu' ise, Suudi Krallığı ile Katar petro-dolarlarıyla beslenip, Türkiye
topraklarında karargah kurarak silahlandırılıp, Suriye halkına ve hükümetine
katliam, terör ve yıkım dayattı. Özgür Suriye Ordusu, ardından bütün tekfirci
terör örgütlerinin kurulup silahlanmasına kaynaklık etti. Böylece, Suriye'de
terörizm ateşi yaygınlaştırıldı. Süleyman Şah Saygı Karakolu da son 2 yılda
tekfirci vahşi IŞİD'in kontrolü altına girdi. IŞİD, bölgedeki Alevi, Sünni,
Kürt ve Araplar'ı katliamdan geçirirken, Süleyman Şah Mezarı'na dokunmadı.
Çünkü, Suriye'nin kuzey bölgeleri IŞİD ve diğer tekfirci terör örgütlerinin
denetimindedir. Türkiye Hükümeti, Suriye devleti ve hükümetini düşman olarak
nitelendirip, angajman kurallarını değiştirerek, sınır boyu tekfirci
teröristleri koruma altına almış bulunuyor. Bu nedenle IŞİD, bu mezara ve saygı
karakoluna hiç dokunmadı. AKP hükümeti defalarca Amerika ve batılı ülkeleri
Suriye'yi işgal etmeye çağırdı. Hatta, Türkiye Dışişleri Bakanlığı gizli
toplantısında Suriye'den Türkiye'ye füzeler fırlatılması planlandı. Bundan
amaç, Türkiye'nin tek başına yapamadığını, NATO ve Amerika'yı devreye sokarak
Suriye topraklarına girmek ve doğrudan savaş başlatmaktı. Fakat bu plan da suya
düştü."
‘Böylece’ye
kadar doğru. Ancak, bizcesi bu konudaki hesaplar yanlıştı ve tutmadı da. Dikkat
edilirse, Afganistan’dan Irak’a ydjjs ABD ağırlıklı hiçbir plan, 1991’den sonra
tutmadı, tutamadı. Reklam planı bile hedefini % 50 bulur ama burada % 50 isabet
yok, % 25 belki.
‘Böylece’li
tümce geçersiz:
Çünkü,
Suriye’de isyan ateşi hep vardı, taa 1960’lardan beridir. Esed, Suriye’nin
tamamına arada bir hakim olamadı. Dış yardım gelince, olay yaygınlaştı
yalnızca. Yani, olay taşıma suyla yapıldı, o doğru.
‘Böylece’linin
doğrusu şu:
Tümüyle
teknik bir hata olan Arap Baharı planı kronolojik sıralamasında, Suriye
yanlışlıkla İran’ın önüne alındı. Böylelikle İran paçayı kurtardı, şu an hayt
hoyt yapıyor ama bir ara kılıcın epeyi altına girmişti kellesi. Ki yine oraya girebilir
yakın gelecekte. Ki oradan da Pakistan’a doğru devam even bir projedir BOP ve
Arap Baharı ertesi.
Türbe
konusu, yeni gündeme sokuldu. TC açıkladı ki daha önceleri de 3-5 kez türbenin
yeri değişmiş. Zaten şu an alınan Türbe değil, yalnızca içindekiler, Türbe
binalarını TC yok etti.
Görüldüğü
gibi, gereksiz bir sürü takla var.
Konu kamuoyu ise, şu an verdikleri bilgiler onları ipe götürecek cinsten, nasıl
bir kamuoyu oluşturma politikası uyguladılarsa, hangi akla hizmet ettilerse.
Herhangi bir AB mahkemesi, bu yapılanlara ilişkin, bunu yapanlara çok rahat
yakalama emri çıkartır. Bunları yapanlar da kaçarlar, Arap ülkelerinde sürgün
yaşar üç buçuk üç buçuk.
Devam:
TC,
Suriye hükümetini ve Esed’i düşman mı, dost mu sayacağı konusunda feleğini
şaşırdı ki bu tümden Tayyip’in hatasıdır. Tayyip’in Beşar ile fotoları hala
internette duruyor. Emine de Esed’in eşiyle elele diz dize pozlar vermişti.
TC, bir
adım daha ileri giderek, Suriye ve Esed düşmanlığını abarttı. Şu an ABD ve AB,
Esed’i yerinde tutmak istiyor ama Tayyip buna karşı. Neden karış olduğu da
belli değil.
Gelelim
metnin asıl konusuna:
TC,
IŞİD, PKK işbirliklerine ve çatışmalarına:
Suriye’de
ve Kürtler’de 3’er odak bulunduğunu yazmıştık daha önce.
Hesaplayın,
onlarca permütasyon etmektte, düşmanlık ve işbirliği olasılıkları olarak.
Bunların en az yarısı, yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak durumda. Hepsini tamamlamaya,
ömür de tarih de yetmez, yoksa onu da denerlerdi, adı üzerinde: Dene ve yanıl
ama öğrenme.
Bizim
tezimiz şu: TC, hem IŞİD’i, hem de PKK’yi kendine düşman etmeyi başardı ve bu
ikisi birbiriyle savaş halinde. Bu da TC’nin uluslararası / dış savaşı henüz
beceremeyeceğini imliyor şimdilik. Ancak TC, yine dene-yanıl ile öğrenecek ama çok
yavaş.Olsun, IRA savaşı 150 yıl sürmüştü, PKK savaşı henüz 31. yılında.
TC
açısından en büyük sorun, bir gün olabilecek IŞİD-PKK işbirliğinde: O zaman tuvalet kağıdı oluruz. Da
şimdilik uzak olasılıklı bir durum bu.
PKK için
en büyük sorun, kendi içlerindeki 3’lü bölünme ve bu sonun başlangıcı. Yani, ülke kuramama sonunun başlangıcı.
IŞİD ise
geçici bir oluşum. Yerini kuşkusuz başka örgütler alacak ama o varlığını ve
sürmesini yalnızca konjonktürün boşluklarına borçlu.
Yani:
PKK-IŞİD
işbirliği çabası şu an başlasa, yine de IŞİD’in ömrü yetmeyebilir bunu
becermeye.
Yani:
TC
metamorfozlayacak.
PKK,
bölünecek ve az metamorfozlaycak.
IŞİD
tümüyle metamorfozlayacak.
Suriye,
TC, Irak ve iran için baki kalan kaos olacak, en az 50 yıl daha.
Suriye
ve Irak de facto bitti.
TC de facto bit(e)miyor. Global konjonktür
buna uygun değil.
İran
yakın gelecekte az bitecek. (İran’ın parçalanma planı, Büyük Azerbaycan’ı
içeriyor ama o imkansız bir hayal bizce.)
Yani
mecazla söylersek TC, Fetret Devri biter bitmez, İstanbul’u fethedecek.
Neo-İstanbul’un fethi süreci, en az 10 devletçiğin TC’ye gönüllü ilhakı anlamında
olacak (Acaristan, Gagavuzistan ve Nahcıvan, bu konuda TC’ye başvuralı onyılı
geçti). TC emperyalist olacak ve bu Pirus
Zaferi’nden daha ağır bedelli olacak.
İşte son
piyon hamlesi (Türbe), satranç tahtası geneli panoramasında
bunları imliyor.
Ve daha
asıl maç yeni başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder