Devirleri
bitti. Defterleri kapandı. Bunlar hala kendilerine yer açmaya çabalıyorlar.
“Filmin
son karesinde ABD’li rahibin ülkesine döndüğünü, Hakan Atilla’nın da Türkiye’ye
doğru yola çıktığını göreceğiz.”
İşin aslı
ne imiş peki?:
“Washington
Post gazetesi, ABD Başkanı Trump'ın 14 Temmuz'da İsrail Başbakanı Benjamin
Netanyahu'yu arayarak İsrail'de gözaltına alınan Ebru Özkan adlı Türk
vatandaşının bırakılmasını istediğini yazdı.”
(Sözcü,
27.07.18.)
Bu da,
Bronson’un bırakılması için yapılmış.
Gülen ve/ya
Atilla uyduramadık, Özkan verelim; pantalon uyduramadık, gömlek verelim.
Sonra da
biz, bu türden gazetecilerin manipülasyon için yazdığını söylediğimizde,
hakaret sayılıyor.
Sayı
saymayı da bilmiyorlar, sopa da yememişler.
Deniz
Yücel ve Özkan ile Gülen ve Atilla’nın önem derecelerini birbirine
karıştırmışlar.
ABD’de
Türkiye’ye yönelik birçok ambargo önerisinin gelmeye başladığını da görmezden
geliyorlar.
“Amerikan
Hazine Bakanlığı’na, uluslararası mali kuruluşlara 'Türkiye’ye yardım etmeyin
ve kredi açmayın' çağrısı yapma yolunu açacak tasarı, bugün Senato’nun Dış
İlişkiler Komitesi'nde oylanacak.”
(26.07.18,
http://www.finansgundem.com/haber/turkiyeye-kredi-acmayin-tasarisi-bugun-gorusulecek/1329370 )
Bu
arada:
Hem
Aydıntaşbaş gibilerin miyadı doldu, hem de Küçük gibilerin. Çünkü Erdoğan, yeni
dönemde bunlara gereksinimi olmayacağını hesapladı ama yanıldı ve bunlar da
açıkça görüldüğü üzere, hala eski politik momentte takılıp kalmış durumdalar.
ABD
sonunda ipleri yeterince hızlı sıkmaya ve elini açıkça oynamaya başladı.
Erdoğan’ın 2 seçeneği var:
Ya IMF
yolu, ya başkanlığa güle güle yolu.
Bu
türden gazeteci tayfası da, her 2 durumda da tarihin hafriyat çukuruna…
(27 Temmuz 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder