Aslında
dikkati çekmese de, tüm devletsel / düzensel (iktisadi, askeri, siyasi)
sistemler de öyle olarak, kapitalizm en son büyük global krizini 1929’da
yaşamıştı.
2019’a /
2029’a doğru da, benzerini yeniden yaşıyor.
Veriler:
ABD’de:
“ABD’de
S&P 500 endeksindeki hisse senetleri, 10 yıl öncesine göre yüzde 231 oranında
değerlenirken, bu süreçte gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) artışı yüzde 38 oldu.
Bu süreçte ortalama saatlik işçi ücretlerindeki artış ise yüzde 21’de kaldı.
Washington
merkezli Ekonomik Politika Enstitüsü’nün (EPI) çalışmasına göre, 2015 yılı
itibarıyla ABD’de en zengin yüzde 1’lik kesiminin yıllık ortalama geliri,
nüfusun geri kalan yüzde 99’luk kısmının ortalama gelirinin tam 26.3 katına
ulaştı. 2013’te bu rakam 25.3 kattı. New York’ta bu rakam 44.3 kat oldu. En
zengin yüzde 1’lik kesimin yıllık ortalama hane geliri 421 bin 926 dolar
olurken, söz konusu yüzde 1’lik kesimin tüm gelirden aldığı pay yüzde 22’yi
geçti. Bu oran 1928’de, Büyük Buhran’dan bir yıl önceki yüzde 23.9’luk zirve
sonrasındaki en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti.”
Türkiye’de:
“Devrimci
İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi’nin (DİSK-Ar) çalışmasına
göre, 2004 yılı baz alındığında asgari ücret, 2017’ye kadar reel olarak yüzde
36 artarken reel gayri safi yurtiçi hasıla (milli gelir ) yüzde 95 oranında
arttı. Reel asgari ücretin reel milli gelire oranı yüzde 30.5 geriledi.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre, ABD’de
eşitsizliğin son 90 yılın zirvesine çıktığı 2015 yılında bile Türkiye, gelir
adaletsizliğinde ABD’yi geride bıraktı. gelir adaletsizliğinin OECD ülkeleri
arasında en yüksek olduğu üçüncü ülke Türkiye olurken, dördüncü ülke ABD oldu.
Bu alanda Meksika birinci, Şili ikinci sırada yer aldı.”
BİST
endeksi ise, 25 binden 100 bine çıkmış, yani % 300 artmış:
Çıkarsamalar
ve yorumlar:
Tarihin
kısa, orta ve uzun dönemli siklusları vardır.
Tarihte
bunu sağlayan parametreler; büyük sayılar yasası, üretimden gelen sikluslar,
artık sayıların birikimi yasası olmakta.
Eğer
1750-2000 arasını kapitalizm dönemi sayarsak, ayı sürede 1929 Krizi’nden başka
büyük krizler de vardı. Asıl önemlisi bu dönemde, kıtlıklardan gelen büyük
ölümler ve büyük göçler de vardı. Böylelikle, hegemonya ve kapitalizm odağı,
AB’den ABD’ye kaydı.
Kapitalizm,
1945 sonrasıki 2. Sanayileşme süreçleri ile başka bir şeye dönüşmek üzere.
Üretim tarzı, % 70 hizmet sektörü ve
ondan büyük üretim sağlayan % 5 ileri
teknoloji ile veri tabanı değiştirdi.
Bu
durumda sözkonusu olan şey, bir yalpa
ve yol çatallanması olmakta.
Ancak
klasik ekonomik veriler hala geçerli. Gelir dağılımı eşitsizliği bunlardan
biri. Geçmişte de, borcu nedeniyle köle
durumuna düşen kitleler isyan çıkarmıştı. Şu anda olup biten de benzeri: 4.
Dünya, ucuza tarım ve işgücü satarak, teknoloji oyuncaklarını satın alarak, 1.
Dünya’ya trilyonlarca dolarlık artı değer aktarımı yaptı.
Şerh:
Bizim
Alamancılar’ın memlekete para yollaması gibi, Dünya’daki % 5’lik birinci ve
ikinci kuşak göçmenler, anavatanlarına küçük oranda da olsa, artı değer geri
aktarımı sağladı ve halihazırda da sağlıyor.
Tefecilik
yüzyıllardır var ve hep sistemi çökegelmiş. Artı, hiç kimse tarihten ders almamış.
Şu anda yaşanan da bir benzeri olarak, 2029 simgesinde yeni bir global kriz
kaçınılmazlaştırıldı.
Dünya
kayıtdışı finansal sistemlerinde biriken 1 yıllık global GSH miktarı bir anda
sıfırlanabilir, 2029’da öyle olmuştu, çünkü yalnızca ekran üzerindeki
sayılardan ibaret bunlar. Bir de, asıl değeri 50 milyon dolar olan ama 1 milyar
dolara satın alınmış emlak var. Örnek: Boğaz’daki bir yalı, Dünya’nın en pahalı
binası iken, 1 yıl sonra 10’da bir fiyata düşmüştü.
Kabaca,
1929’da da 10’da 1’leme geçerli olmuştu. Bir süreliğine de, borsada tabelalar
kapanmıştı. Sonra, eski tas, eski hamam olarak eski sistem sürdürülmüştü: 100
yıl daha, ta ki bugüne kadar.
Ancak,
iflas geldiğinde aç sınıfın laneti, bu iflas eden ve köleleşecek işgörenlerden
değil, AKP’den 16 yıldır beleşe doyan 20 milyondan gelecek.
Diğer
bir deyişle:
Açlar değil toklar, çalarlar ve
dilenirler.
O en
tepedeki % 1’in (70 milyon kişinin), % 80’i ise sıfırlanacak. Tarihte de hep
böyle oldu. Bırakalım, sınıfların iflası, sınıfların yok olması ve yeni
sınıfların oluşumu sözkonusu oldu.
Yani:
O % 1’le
kendi kanının ve canının pazarlığını yapan ortadirek
% 40 küçük burjuva sınıfı, belki kalıcı, belki geçici olarak, çökecek bu
sefer.
Kendi
sonunu da kendi elleriyle getirmiş olacak.
Çıkış:
Tek adam
rejiminin yapamayacağı kesin olan bir şey var:
Olmayan ekmeği var kılamıyor.
Dünya’yı
bekleyen de yeni bir kıtlık salgını…
Hisse
senetleri kıtlıkta yenmiyor.
Reel
sektör, her zaman reel sektör.
Takas da,
her zaman geçerli bir ekonomik araç.
(29 Temmuz 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder