Bu metin
ve başlığı, şu metinden mülhem:
“Daenerys,
politikacı değil, kraliçeyim, derken; olaylar karşısında halka oynayan maskeli
bir oyuncu olmak yerine kural koyucu ve yönetici bir mekanizma olmak
arzusundan, en azından iddiasının bu olduğundan haberdar ediyor bizleri. Ancak
bunu yaparken uzlaşmacı değil kural koyucu bir mekanizma olduğunu vurguluyor.
Uzlaşması istenilen geleneklere detaylı bakarsak, bu tavrı hakkında fikir
sahibi olabiliriz.”
Gerçek,
kurmaca ve eleştiri, toptan yanılmış bu panoramada.
Öncelikle,
kraliçeler de, diktatörler de politikacıdır; ve artı, diktatörler de,
kraliçeler de emreder.
Yani,
arakesitleri olabilir, olmayabilir de. Zaman ve mekan içinde bir zaman serisi
olarak tanımlanabilirler. Tanımlanamayabilirler de, çünkü kimi politikacılar;
kraliçeler ve diktatörlerden çok daha fazla emredici olabilmiştir. İnsan
türünün evrimsel geçmişi ve devlet geleneği nedendir buna, diyelim.
Artı:
Üçü de
pazarlık eder, uzlaşır, kıvırtır, çalkalar, şu bu...
Tabii,
sözkonusu olan örnek var:
Bir
kraliçe köleliğin kalkmasını emredebilir.
Tutar
mı?
Tutabilir
de...
Tutmayabilir
de...
Gerçek
yaşamda da, bazı köleler somut yaşam koşulları kısa vadede daha kötüye gittiği
için, köleliğe geri dönmek istemişlerdir.
Artı:
5 bin
yıllık gerçek tarihte gönüllü kulluk, tek tanrılı dinlerinki dahil, gönüllü
özgürlükten her zaman daha önce gelmiştir ve daha güçlü olmuştur.
Bu
durumda kraliçeler, diktatörler ve politikacılar, epeyi sınıra sahip olur.
Yani:
Koşullarca belirlenen kraliçeler, diktatörler,
politikacılar; koşulları belirleyenlerden
her zaman daha kalabalık olageldi.
Tersi
gerçekleştiğinde ise, insanlar gerçek demokrasiyi yaratabilir ve sürdürebilir
bir momente evrilmiş olacaklar.
Yani:
Kraliçelerin,
diktatörlerin ve politikacıların varlığı, kültürel bir gereksinim şimdilik.
Onlar,
yalnızca varolan bir boşluğu dolduruyorlar.
Üçünden
de geriye gözgürlük kalmıyor
maalesef...
Aslolan
budur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder