Astor
Piazzolla bir müzisyendi. Bir kerhane müziği olan tangoyu aldı, kurcaladı, onu
cazlaştırdı ve meta-ladı. Onu meta-tango
yaptı.
Tango,
dansı sevişmenin dikey yapılanı sayılabilecek bir kadın-erkek partner yakınlığı
ve teması içeriyor. Ancak, Piazzolla’nın tango müziğine o kadar laubalilik ters
kaçıyor.
Belki
Woodward’ın Piazzolla ‘Oblivion’ müzikli çizgifilmindeki kadın-erkek çiftinin
dansları, yakın ve uygun bir örnek olabilir. Orada uygun olmayan da, oradaki
dansın bildiğimiz klasik bale olması. Oysa tango, klasik balenin tütüsünü ve
onun kadın ilahiliğini / madonnallığını baştan değiller ve bayağılar.
Şerh:
Bu, bir tür bir bayağının bayağılığını
değilleyip, onu öteleyip, onu meta-larken, onun töz-form’unu da metamorfozlamak
sayılabilir. Burada metamorfozlanan kadın-erkek
seksinin laubaliliğidir. Piazzolla’nın tangosunda bir uzaklık ve bir
ulaşamama sözkonusudur. ‘Penis-vajinaya’ iken bile kapanmayan bir ‘ma’
sözkonusudur. Belki de, o ‘ma’nın tıpkı negatif diyalektikteki tez-antitez
uzaklığı gibi, hiç kapanmaması gerekir ama bu da bizi ‘ulaşamazsan /
buluşamazsan aşk olur, tersi durumda bok olur’ açmazına taşır.
Demek ki
çözüm başka bir şeydir.
Piazzolla’nın
aporia’sı budur işte…
(28 Ocak 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder