Cumartesi, Ocak 19, 2019

Anarşist Estetiksel Avangard Sanat Eleştirisi 2019-2020


Anarşist deyince, Stirner’ın ve Bellegarrigue’nün çizgisini anlıyoruz. Stirner’ı egosentrisist, egoist veya solipsist saymıyoruz. Stirner eğer bunlar olsa, Marx-Engels düetinden başlayarak, tamama yakın marksist, fazla fazla öyle olur: Paris Komünü ertesinde ve Enternasyonel’lerdeki davranışları belli çünkü. Marx-Engels ikilisi 1871 gibi, Neçayef-Bakunin ikilisinden daha egoist, daha egosentrisist, daha solipsist davranmıştır örneğin.
Estetik deyince, sanatın bilimini ve kültürolojisini anlıyoruz. Kendilerini marksist / sosyalist / sosyal realist sayan ama bizim burjuva gerçekçisi saydığımız, tiyatroda Brecht, gündelik yaşamda Benjamin, romanda Lukacs ile özetlediğimiz, müzikte ve özellikle de Klasik Avrupa Müziği’nde Adorno ile özetlemediğimiz Frankfurt Okulu’nun estetik anlayışının omurgasını benimsiyoruz.
Avangard bitti’ tezlerinin önesürüldüğü yeramanlar da dahil olmak üzere, avangard sanatın 20. ve 21. Yüzyıl’da inişlerle ve çıkışlarla süregeldiğini kabul ediyoruz ve izliyoruz. Yalnızca, avangard sanat dalları ve altdalları, odaklanma kaydırması yaşıyor sürekli: 1895-1915 modern resim avangarddı örneğin, 2010-2020 arasında çapraz medya avangarddı örneğin, sırada holografik sinema var gibi.
Avangard sanat; popüler kültürde de / sanatta da vuku bulabilir, elit sanatta da. Burada, biçim, içerik, praksis sentezleri ve dekadansları irdelemesi gerekir ama o ayrı bir metnin konusudur.
Eleştiri deyince, sanat eserlerinde duyguları değil, düşünceleri ve bilgileri bulup çıkaran bir yaklaşımı benimsiyoruz. Sanat eserinin veya sanatçının herhangi bir demografik odağa bağlanmasını (engagement), doğruyu dilegetirmeye engel bir durum / duvar sayıyoruz. Yani doğruyu söylemeyi, aydının dava insanlığından (ve kitlenin eksi zekalılıklarının ve eksi bilgililiklerinin kefaretini ödemesinden) öne ve önceye alıyoruz.
Eleştiri deyince, sanat dallarında ve altdallarında çokdisiplinliliği ve disiplinlerarasılığı anlıyoruz. Çapraz medya ortaya çıkmadan önce de, edebiyat ‘spin-off’ları vardı, tiyatro gibi sanat dalları duyu-dilleri bileşik olarak kullanıyordu, vd.
Eleştiri deyince; günce, mektup, öykü dizisini değil; günce, mektup, eleştiri / deneme çizgisini anlıyoruz. Böylelikle de, edebi değer (aksiyoloji) olarak kurmaca-dışı’yı kurmacanın birkaç düzey üstüne alıyoruz. Zaten kurmaca, duygularla ilintilidir, bazı deneme ve eleştiriler ise düşünceyle ilgilidir.
Anarşist estetiksel avangard sanat eleştirisi deyince, geleceğe özgürlük ve varlık-yaşama hakkı tanıyan, (zamanında önce fotoğrafı ve ardından sinemayı sanat saymayan özgürlük-dışı eleştiri anlayışı gibi) çapraz medya gibi yeni sanat dallarına, varlık ve eleştirilme hakkı tanıyan bir çizgiyi anlıyoruz.
Bu anlayışla yazılmış eleştiri metinleri, Hayalet e-dergideki çizgiroman, dizi, film, bilgisayar oyunu, çapraz medya eleştirileri olarak internette mevcut. Keza, ‘gelecekbilim.blogspot’ta derleme olarak ve oradaki kullanıcı profilinden ulaşılabilecek biçimde, diğer 10-15 sanat eserleri eleştirisi tam kitabı olarak da internette mevcut.
Anarşist estetiksel avangard sanat eleştirisi ne işe yarar?
Bilimkurgu roman, 1830-2000 arasında, gelecekbilimden daha belirgin ve doğrulanmış gelecek tahminleri (dolayısıyla daha geçerli bilgiler) içerdi. Aynı zamanda, Soğuk Savaş döneminde (1945-1990) insan türünün yok olabilecekliği üzerinden, hiç tasarlanmamış gelecekler tasarladı. 1990 ertesinde ise, gerilimsizlikten önce sündü, sonra daha kısa vadeli ama çok çok daha kesin-belirgin öyküler üretmeye başladı: Robinson’un ‘2312’si bu konuya doruk bir örnektir; yalnızca oradaki tahminler, 300 yılda değil, 10 bin yılda gerçekleşecektir: Oradaki tahminler; söz geçen süreler boyunca, gelecekteki var olacak şimdinin henüz doğmamışlarına, Dünya Sistemi’ne bir alternatif olarak, geçmişe iskandiller indirmeye yarayacaktır.
‘2312’deki ve özellikle de ‘Triton’daki kadın-erkek gelecekbilimi, günümüzde en avangard geçinen Lgbti’lerin bile tasarlayamadığı ve arzulayamadığı özgürlük alanları tasarladı şimdiden. Yani, bilgi üretirken duygu da üretmenin sakıncası yok: Tersine ise, duygu üretirken, bilgiyi yok etmenin sakıncası var.
Anarşist estetiksel avangard sanat eleştirisi’nin olabilirliğini, bir: Dünya Sistemi ile 1980 ertesiki neo-global neo-liberal sistemin iktisadi-siyasi-askeri üçlü sistematiklerinin ölümcül ayırtsızlaşması ve bu yolla, geleceğin önüne inşa edilmiş duvarda çatlaklar oluşması sağladı. Bizim bakış açımız ve tezlerimiz, bunu sanat eserlerinin zihinsel tüketimi ve eleştirisi yoluyla sürdürmek yönünde ilerliyor.
Çıkış dipnotu: Bir tezin kendi antitezinin yapacaklarını yapması yoluyla oluşan negasyonlu poliyalektik, bizim bir anarşist olarak devletsizleşmiş sokakta devletin yeniden inşası yönünde irade-edim kullanan bir anarşist olmamızla ironik olarak koşut gitti. Bu metin de, o nedenle ve böylelikle yazılabildi zaten. Diğer bakış açısı odakları; bizim gördüğümüzü görmüyorlar, çünkü bizim baktığımıza bakmıyorlar.
(9-10 Ocak 2019)

Hiç yorum yok: