NATO ismen salt bir askeri kurum değil ama fiilen öyle. Soğuk Savaş
dönemindeki dengelere yönelik kurulmuş askeri bir kurum. Deiğer bir deyişle,
1990’dan beridir işlevsiz, BM gibi.
Oysa NATO böyle değilmiş gibi, olmadık ülkeleri (Gürcistan’ı) üyeliği aday alıyor, olmadık yerlere
(Afganistan’a) asker yolluyor.
Tabii bunlar AB değil de, ABD marifetleri. Yani NATO başından beridir olduğu
üzere, 1990’dan sonra da özellikle ABD askeri planlarını uygulamaya yönelik bir
askeri kurum durumunda.
Ancak ABD-AB çatlağı, giderek arada yeni bir okyanus, yani bir düşmanlık
boşluğu oluşmasına neden olmakta.
ABD, AB’li hempalarının Afrika’nın dandik ülkelernde güç gösterisi
yapmasına izin verirken, kendisi orada 35 ülkeye birden yeniden-fetih çıkarması
yapmakta.
Eh, bu da AB kamuyonun er veya geç duruma aymasıyla sonuçlanacak. (Bu
sıralar AB, kendi iç sorunlarına fazlaca daldırmış durumda; o nedenle, azıcık
devekuşu pozisyonunda.) Seyreyle o zaman gümbürtüyü...
Ancak, bunlar da ABD’ye yetmemiş. NATO’nun başına bir eski AB paryası
getirmişken, ona da sufle ile bazı savlarını dikte ettirmekte:
“Rasmussen, savunma harcamalarında kesinti eğiliminin aynı şekilde sürmesi
halinde, Avrupalı üyelerin yanı başlarındaki krizlerle etkin şekilde mücadele
etme yetenekleri arasında uçurum oluşabileceğini, Atlantik’in iki yakası
arasındaki farkın, ABD’de NATO’ya desteğin düşmesi sonucunu doğurabileceğini ve
büyüyen diğer güçlerin etkisinin artabileceğini söyledi.”
Meali:
Afganistan operasyonlarınlarından sizden söğüşlediğim milyarlarca dolar
yetmedi. Artık kendi paramla savaşmıyorum (malumunuz siyahi Obama kesinti
şeyttirdi), sizin paranızla savaşacağım. Alıştım, kudurmuştan beter oldum.
Rasmussen bundan sonra, ancak bir diplomattan beklenecek bir gerdan kıvırma
sergiliyor:
“Güvenliğimiz refahımıza bağlı. Eğer iflas durumundaysanız, güvende
olamazsınız. Ancak refahımız da güvenliğimize bağlı. Toplumlarımızın güvende
olmalarını sağlamak için yatırım yapmayı sürdürmeliyiz, çünkü ekonomilerimizi
düzeltmeye çalışmaya odaklanırken, güvenlik tehditleri ortadan kalkmayacak...”
Ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam, kara para veya uyuşturucu
parası da aramam. Gerdanında bir atom bombası mutlaka olsuun, olsun.
Devlet terörü, terörist terörü, mafya terörü, sivil terör; makro terör,
mikro terör; biyolojik terör, kimyasal terör, sanal terör...
Kırk katır mı, kırk satır mı? Seç seçebilirsen...
Marjinaller 3 oyuncu birden değiştiriyor: Oyuna akil kontenjanından Carlos, Unabomber ve Leyla Halid alınacak...
Dipnot: ABD hükümeti, Unabomber’in
telif hakkı taşıyan herşeyini (mektup, makale, vd) satıyor.
“His writings, books, and other possessions were sold online, and the money
raised was sent to several of his victims.[99]”
O nedenle, şimdilik Hasan Sabbah’ı ve Neçayef’i kenarda bekletiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder