Çarşamba, Ekim 21, 2015

Bir Suriye Argümanı

Fransa, Suriye’de şöyle bir şey yapmış:
“Fransa, Suriye’deki IŞİD karşıtı operasyonlara son katılan ülkelerden. Katılma gerekçesi ise ‘meşru müdafa’. Fransız ordusu, 27 Eylül ve 8-9 Ekim tarihlerinde, 2 büyük operasyon gerçekleştirdi. Her ikisi de, Rakka’daki IŞİD mevzilerine yapıldı. Son operasyonda IŞİD militanlarının arasında, 6 Fransız vatandaşının da öldüğü ortaya çıktı. Üstelik ardından, Fransa’nın asıl amacının ‘kendi vatandaşı olup, IŞİD’e katılan hedefleri vurmak’ olduğu belirtildi. İlk açıklama Başbakan Manuel Valls’den geldi. Körfez gezisinde soruları yanıtlayan Fransa başbakanı, ‘Meşruu müdafaa hakkımız var. Bu militanların Fransa’da saldırı riski var’ dedi.”
İdamın olmadığı bir ülkenin yargısız infaz yapmasından söz ediyoruz burada.
Saldırı yapmış değillermiş, saldırı yapabilirlermiş.
Muhalefet ne diyormuş?:
“Hükümetin önünde politik bir engel yok, muhalefet hükümetin gerçekleştirdiği operasyonlara destek veriyor.”
Sosyalist bir hükümetin yaptığı bir yargısız infaza, muhafazakarlar destek veriyor. Emperyalizmin katmerlisine bakar mısınız?
Sivil toplumcular ne diyormuş?:
“Genelde sivil toplum örgütleri, toplu kıyım yapan ve kafa kesen infaz videolarını dünyaya göstererek korku salan IŞİD’e karşı bu ilkeyi savunmakta ve bu maddeye dayanılarak yapılan operasyonları kınamakta güçlük çekiyor. AFP’ye konuşan ve ismini açıklamayan bir sivil toplum örgütü yetkilisi, ‘Bu karmaşık bir durum. Bu konuda açıkça konuşmamayı tercih ediyoruz. Kendi aramızda da bu konuda tartışma var. Çok hassas bir durum. Ama şahsi olarak, eğer bir savaş halindeysek, Cenevre Konvensiyonu’nun, üniformalı olmasa da, askeri bir şiddetuygulayan guruplara karşı müdahaleyi de kapsadığını düşünüyorum’ diyor.”
Yani, sivil toplumcuların politik görüşleri, savaş hukukunun uygulanıp uygulanmaması konusundaki kararlarını etkiliyor. Çünkü, kendi ülkeleri tehdit altında.
Ancak, asıl sorun o alıntıda:
Bir savaş durumu mu, bir terör durumu mu, bir kriminal durum mu, yeni ve farklı bir durum mu sözkonusu?
Devletler, kendi illegal etkinlik alanlarını sınırlamamak için, tanım kesinleştirmesi yapmıyorlar.
IŞİD’in ‘insanlık-dışı’ eylemleri ilginç bir tanım. Savaş, insanlık-içi de, terörün bir biçimi mi yalnızca insanlık-dışı acaba?
Ayrıca, ABD’den itiraz yok, BM’den itiraz yok, AB’den itiraz yok.
Çıkış:
Özsavunma hakkı; hukuken, ancak ve ancak bir eylem yapıldıktan sonra doğar, yapılabilir olduğunda değil. Yapılmakta iken engelleme ise, çok tartışmalı kalır. Sonuçta, bir terör eyleminde, bir bomba patlayana kadar, o bombanın patlayacağı belli olmaz. Terörün de, savaştan farkı budur işte: 100 bin kişilik saldırı görünür ama 1 kişilik saldırı görünmez.
Ek 1:
Fransa, kendisine saldırmayan IŞİD’cileri de vurmuş. Bu, onların anayasasına aykırı. Kurunun yanında, yaşı da yakmışlar.
Ek 2:
Bu durum, Türkiye gibi, konuyu kolayca saptırabilecek diğer ülkeler için dayanak oluşturdu şimdiden. Yani, AB onaylamıyor olsa bile, şu an için TC’nin Suriye’deki eylemleri için zemin oluşmuş oldu.
Ek 3:
18 milyonluk Suriye’nin 9 milyonunu oradan dışarı boşaltmak projesi, kimin ne işine yaradı, yarıyor, yarayacak? 5 yıldır hala merak içindeyim. 100 bin Suriyeli göçmen, AB’yi çökertmeye yetti şimdiden.
Ek 4:

Suriye’yi 10-20 parçaya bölmek projesi, kimin ne işine yaradı, yarıyor, yarayacak? 5 yıldır hala merak içindeyim. Esed kaldı. Arkasında Çin ve Rusya var. ABD ve AB, 5 yıl sonra geri adım attı. Not: Çin ve Rusya da, yaptıklarını yapmakla, Suriye’yi 10-20 parçaya bölmüş oldu. G-9’un 9’u da, nasıl böyle bir hata yapıyor? Özellikle de, Afganistan’dan, 12 değil, 35 yıl sonra.

Hiç yorum yok: