Fransa, Suriye’de şöyle bir şey yapmış:
“Fransa, Suriye’deki IŞİD karşıtı operasyonlara son katılan
ülkelerden. Katılma gerekçesi ise ‘meşru müdafa’. Fransız ordusu, 27 Eylül ve
8-9 Ekim tarihlerinde, 2 büyük operasyon gerçekleştirdi. Her ikisi de,
Rakka’daki IŞİD mevzilerine yapıldı. Son operasyonda IŞİD militanlarının
arasında, 6 Fransız vatandaşının da öldüğü ortaya çıktı. Üstelik ardından,
Fransa’nın asıl amacının ‘kendi vatandaşı olup, IŞİD’e katılan hedefleri
vurmak’ olduğu belirtildi. İlk açıklama Başbakan Manuel Valls’den geldi. Körfez
gezisinde soruları yanıtlayan Fransa başbakanı, ‘Meşruu müdafaa hakkımız var.
Bu militanların Fransa’da saldırı riski var’ dedi.”
İdamın olmadığı bir ülkenin yargısız infaz yapmasından söz
ediyoruz burada.
Saldırı yapmış değillermiş, saldırı yapabilirlermiş.
Muhalefet ne diyormuş?:
“Hükümetin önünde politik bir engel yok, muhalefet hükümetin
gerçekleştirdiği operasyonlara destek veriyor.”
Sosyalist bir hükümetin yaptığı bir yargısız infaza,
muhafazakarlar destek veriyor. Emperyalizmin katmerlisine bakar mısınız?
Sivil toplumcular ne diyormuş?:
“Genelde sivil toplum örgütleri, toplu kıyım yapan ve kafa
kesen infaz videolarını dünyaya göstererek korku salan IŞİD’e karşı bu ilkeyi
savunmakta ve bu maddeye dayanılarak yapılan operasyonları kınamakta güçlük
çekiyor. AFP’ye konuşan ve ismini açıklamayan bir sivil toplum örgütü yetkilisi,
‘Bu karmaşık bir durum. Bu konuda açıkça konuşmamayı tercih ediyoruz. Kendi
aramızda da bu konuda tartışma var. Çok hassas bir durum. Ama şahsi olarak,
eğer bir savaş halindeysek, Cenevre Konvensiyonu’nun, üniformalı olmasa da,
askeri bir şiddetuygulayan guruplara karşı müdahaleyi de kapsadığını
düşünüyorum’ diyor.”
Yani, sivil toplumcuların politik görüşleri, savaş hukukunun
uygulanıp uygulanmaması konusundaki kararlarını etkiliyor. Çünkü, kendi
ülkeleri tehdit altında.
Ancak, asıl sorun o alıntıda:
Bir savaş durumu mu, bir terör durumu mu, bir kriminal durum
mu, yeni ve farklı bir durum mu sözkonusu?
Devletler, kendi illegal etkinlik alanlarını sınırlamamak
için, tanım kesinleştirmesi yapmıyorlar.
IŞİD’in ‘insanlık-dışı’ eylemleri ilginç bir tanım. Savaş,
insanlık-içi de, terörün bir biçimi mi yalnızca insanlık-dışı acaba?
Ayrıca, ABD’den itiraz yok, BM’den itiraz yok, AB’den itiraz
yok.
Çıkış:
Özsavunma hakkı; hukuken, ancak ve ancak bir eylem yapıldıktan sonra doğar, yapılabilir olduğunda değil. Yapılmakta iken engelleme ise, çok
tartışmalı kalır. Sonuçta, bir terör eyleminde, bir bomba patlayana kadar, o
bombanın patlayacağı belli olmaz. Terörün de, savaştan farkı budur işte: 100 bin
kişilik saldırı görünür ama 1 kişilik saldırı görünmez.
Ek 1:
Fransa, kendisine saldırmayan IŞİD’cileri de vurmuş. Bu,
onların anayasasına aykırı. Kurunun yanında, yaşı da yakmışlar.
Ek 2:
Bu durum, Türkiye gibi, konuyu kolayca saptırabilecek diğer
ülkeler için dayanak oluşturdu şimdiden. Yani, AB onaylamıyor olsa bile, şu an
için TC’nin Suriye’deki eylemleri için zemin oluşmuş oldu.
Ek 3:
18 milyonluk Suriye’nin 9
milyonunu oradan dışarı boşaltmak projesi, kimin ne işine yaradı, yarıyor,
yarayacak? 5 yıldır hala merak içindeyim. 100 bin Suriyeli göçmen, AB’yi
çökertmeye yetti şimdiden.
Ek 4:
Suriye’yi 10-20
parçaya bölmek projesi, kimin ne işine yaradı, yarıyor, yarayacak? 5 yıldır
hala merak içindeyim. Esed kaldı. Arkasında Çin ve Rusya var. ABD ve AB, 5 yıl
sonra geri adım attı. Not: Çin ve Rusya da, yaptıklarını yapmakla, Suriye’yi
10-20 parçaya bölmüş oldu. G-9’un 9’u da, nasıl böyle bir hata yapıyor? Özellikle
de, Afganistan’dan, 12 değil, 35 yıl
sonra.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder