Salı, Ekim 27, 2015

Dijital Oyun Pazarı: Dünya ve Türkiye

Bir haber:
“Tüm dünyada 110 milyar dolarlık bir endüstri... Türkiye’de pazar büyüklüğü 400 milyon dolar. Bunun 20 milyon doları yerli geliştiriciler tarafından tasarlanıyor. İhracatları 200 milyon dolar... Sektörde 30’a yakın firma var, Türkiye’deki geliştiricilerin sayısı ise, üç haneli rakamları buluyor.”
Her zaman söylediğimizi, burada oyun için de yineleyelim:
Türkiye, araba gibi, 100 küsur yıllık teknolojilerle uğraşarak, teknoloji icatçısı olamaz, ancak ve ancak (günü gününe bile değil) anı anına o atağın sürdüğü alanlarda bu işi becerebilir.
Uzaycılık o alanlardan biridir ve orada feci çuvalladık. Ancak, dijital oyun pazarındaki atağımız makul olmuş.
Türkiye, Dünya’nın % 1’i gibidir, o zaman da bu, 1,1 milyar dolar eder oyun pazarında. Türkiye’de ise, 400 milyon dolar imiş. Demek ki gelişme devam edecek.
Bunun % 5’i yerli imiş. Maksimum % 50’si olabilir ve bu iş her zaman çokülkelidir.
Sonrası ise, eleştiri:
30 şirket de çok, 100-900 geliştirici de. Demek ki hevesli çok. Türkler, yine hızlı başlayıp, tamamlamadan hızlı bırakma, modunda demek ki.
Oyun programı / yazılımı tasarlamakla, oyun bilgisayarı devresi tasarlamak, ilkede aynı şeyler. Yani, biraz çokkonulu veya bir konunun birleşik / eşlenik alanlarını birarada çalışabilen, çoklu gidişli olmak gerekli. Yoksa, ABD gibi, mekiği uçurup ama indiremeyip, içindekileri gömersiniz.
Yani:
Model yok.
Tanzimat’tan beridir, Batı bellediklerimizin poposunun dibinden gidiyoruz.
Bu hesap olmadı.
O zaman, açılmış yollarda yürümek yerine, açılmamış sapa yollarda yürümek veya ayaz sularda yüzmek gerekli demek ki.

Biraz da öyle denenebilir. Nasıl olsa, her durumda battık.

Hiç yorum yok: