Satranç,
bildiğimiz satranç.
Bilmediğimiz,
2 binden fazla varyantı oluşu.
Yani, 2
binden fazla kişi, ‘ya, biz bu oyunu, bi de şöyle oynasak’ diye düşünmüş ve
kuralları kurcalamış.
Satranç,
bir savaş oyunudur ve simülasyonudur.
Savaş;
topyekun, imha, gerilla, asimetrik, gayrinizami, darbe, iç savaş, halk isyanı
dahil, onlarca varyant içerir.
Oyun;
genelde kuralları olan, kuralların başından sonuna değişmediği ve belli olduğu,
kazananlı ve kaybedenli bir şeydir ama her zaman değil.
Oyun,
gerçek yaşamın simülasyonudur. Gerçek yaşamda ise, herşey ve her türden sürpriz
ve hata fonksiyonu olabilir.
O
nedenle bu satranç varyantları, çok-çok oynanınca sıkıcılaşan ve tekdüzeleşen
asıl satranca getirilen yorumlar ve simülasyonlar olmakta ve onu daha reel kılmakta.
Örneğin,
o yıllarda merkez orası olduğu için, canlı bombalı bir Beyrut Satrancı var:
Oyuncu
başına saklı birer bomba var ve şahı havaya uçurabiliyorsun.
Benim
favorim ise şu oldu, duble satranç:
Kabaca bildiğimiz
2 satranç tahtası yanyana ve 2 oyun takımı var ama çapraz vuruş da mümkün.
Bunun
sevdiğim yanı, aynı anda 2 ordunun olması ki gerçek yaşamda da öyledir. Hem
senin, hem düşmanının birlikleri asal ve kata yekpare olarak davranmaz ki bu
durumda kolorduların sayısı 2’den de çoktur aslında. Tabii bir de çapraz vuruş
var: Başkasının erinin senin şahlarından birini vurması.
Taa en
gerilere dönersek, satrancın ve benzeri oyunların 2 ana türü var:
Taş
yemeli olanı ve belli bir bölgeyi almalı olanı.
Gerçek
savaş da, aslında bu 2 ana hedefin bir karışımına ulaşmak hedeflidir.
Tüm
bunları, bir çağ dönüş(üm)ünde olduğumuz için yazdık.
Artık,
klasik oyunlar ve klasik kurallar değişiyor. Yeni oyunlar gelecek ama onların
kurallarının kesinleşmesine epeyi daha var. Dolayısıyla şu an, (önceki ve
sonraki) 2 oyun ortasında kaldığımız 1
oyun ortası durumunda sayılabiliriz.
Herkes
de kendi taktiğini ve stratejisini kendi seçecek, tabii seçebiliyorsa ve o
kadar beyni varsa...
2 bin
tane kopya çekilecek örnek var:
Kopya
çekene 0, çekemeyene eksi 1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder