Önnot:
Metin
parçaları semantik ters sırayla ama kronolojik düz sırayla yazıldı ve
yerleştirildi.
+
1.
Şiir
uyduramadık, evsiz çorbası verdik.
Biz şiir
yazınca, daha çok anırıyoruz, uluyoruz Acı’mızdan, yani insan sesimizi
yitiriyoruz ve/ya bize yitirttiriyorlar. ‘Bab Bir Buçuk’ta öyle oldu.
Şiir
toplama kampından sonra yazılamaz, diyen Adorno’ya hastir çekip, ona beş benzemezce
inat, şiir kitaplarımızı 2,5’tan 3,5.’layalım bakalım. N’olcek?
Böylelikle
de, Çorba Güncesi olabilir pekala, Şiir Gecece’si.
+
2.
Cihangir
semti, yağmur ertesi sessizliğinde.
Etini imajlaştırmış
ve şeyselleştirmiş pahalı-Cihangir-insan dişileri geçiyorlar yanımdan tek tük.
Çorbadan
Tophane’ye ricattayım.
+
3.
Çorba
dağıtımı sırasında, önce idrar ve dışkı koktuğunu sandığım, 80+ yaşında, başı
7. omurundan aşağıdaki kadın, kıdemli çorba dağıtımı düzenleyicisi çıktı.
Aristokrat ama emekli öğretmen öğreticisi edasında, bana çorbaları cami
şadırvanının taburelerine değil, yere koydurdu. Oysa benim amacım, daha geç
soğumalarıydı. Sonuçta dışarısı 7-8 derece ancak.
+
4.
Çorbadan
az önce, Cihangir Sıraselviler Carrefoursa’nın az aşağısından çaprazlama aşırma
baktım, çorbacı kimse yoktu ve saat 20:32 idi ama çorba dağıtımı 20:30’dur
genelde.
Caminin
şadırvanındaki tabureye dinlenmek için oturunca, karanlıkta görmeyen yarı gece
körlüğüm, orada bekleyenleri anca seçti.
Hala,
her akşam yeni insanlar gelmekteler. Peki ama her akşam gelenler nerde?
+
5.
Cihangir
evsizleri, hala çorba kuyruğu oluşturmayı bilmiyorlar. Bu akşam, aynı zamanda
her zamanki başotorite amca da yoktu dağıtıcı tayfa içinde.
Noldu
lan, bunlar da kendi içinde darbe mi yaptı yoksa?
+
6.
Bu
akşamki ana tema, aslında 3 x 30 yaş civarı kitapçı. 18:00-20:00 arasındaki
polilogda, bir oto-anarşist olarak, ‘imamın dediğini yap, yaptığını yapma’
yönünde öğütler verdim. Genç oldukları için dinlemediler tabii ki.
Bunlar,
pek 42 yaş altı ergeni değiller. Kıyısından köşesinden yaşamdan haberdarlar ama
yine de yaşamla ve gelecekle ilgili olmadık tasarımları var.
Benim 2
yıllık AKP kırıcılığı savıma ikna olmadılar.
+
7.
Geldik
bu akşamki 7. başlık ama 0. tema’ya:
Bir Şiir
gördüm 30 yıldan sonra, çorba içmeye çağırdığım.
Benim
mahlasım Bilge Can’dır onun rahmetli kocasının asıl adı, bunun permütasyonu
idi. Bunu hiç bilmedi, belki bu satırları okursa öğrenir.
Şiir’in
Sevgikent İstanbul’u ile benim Kuburkent İstanbul feci tez-antitez durumda.
‘Bab Bir
Buçuk’u şiir sayıp basacak yayınevi de yok ortalıkta.
Fassbinder,
Feneon, Sinağrit Baba, (Beyaz) Paltolu Adam (Oğuz Atay), burada devreye
giriyor.
+
8.
Ferhan
Şensoy’un Aydınlık’taki metinlerini istedim bir Aydınlık çalışanından. Bulursa,
getireceğini söyledi.
Artık
iyice yaşlandığıma ve ölmüş 1. Cumhuriyet edebiyatı yazarlarını (daha çok 1970
ve sonrasını) eleştirme ve 3-5 kitaplama zamanımın geldiğine aydım. Ben
yapmazsam, başkası yapmayacak da, yapamayacak da.
Şerh:
Bunu Kaan Arslanoğlu’nun nihilizmi inkarcılık saydığını (Politik Psikiyatri) okuduktan
sonra kafama-dank’ladım.
Kaldı ki
Güzellemeler ile zaten o cumhuriyeti ölürken resmetmiştim çoktan.
Bir Şiir
güzellemesi yazdım ama ona çirkinleme gelecek.
+
9.
Ve
çorbaa…
(16 Ocak 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder