2 tam
kitap ve en az iki bin sayfa makale çevirmiş, eski profesyonel bir çevirmen
sayılırım.
Çevirilerim,
10 üzerinden 6-6,5 minimum, 8 maksimum, ortalama 7 alabilir düzeyde.
İngilizce
olarak roman okurken bile sıkılırım, çünkü ortalama okuma hızımın (saata 100
sayfa) dörtte birine falan düşerim. O nedenle de, İngilizce’den Türkçe’ye roman
çevirmeyi aklıma bile getirmedim.
Daha çok
(hem insansal, hem temel) bilim çevirileri yaptım. Bir zamanlar yayınlanan
Hürriyet Bilim Eki’nde çevirilerim adım olmaksızın çıktı ama torpille.
Çeviriye
bakış açılarımın dış çizgileri bunlar.
Birinci
savım şudur:
Bir
çeviri, aslında ortalama 8 olmadıkça, kurtarmaz. Ancak bir çeviri ortalama 8,5
olup da, koca kitapta 1-2 tane 0’lık veya eksi 1’lik (yani kopya bile çekmenin
çevirmenin aklına gelmediği) hatalar yaparsa, o çeviri kitabı elimden anında
bırakırım.
Kafka’yı
Kamuran Şipal’ın çevirmesinin fahiş bir hata olduğunu ve Türkçe’de doğru dürüst
Kafka çevirisi bulunmadığını düşünürüm. Almanca bilgim, ilkokul 3-4 düzeyinde
ama Kafka’nın İngilizce çevirisini okudum:
‘Bir
Köpeğin Araştırmaları’nda, Almanca’da olan ama İngilizce’de olmayan, yarı-devrik gramer yapısı kullanılmıştı
ve bu Kafka dili olmaktaydı. Şipal bunu hiç bilmedi, öğrenmedi.
Şerh:
Türkçe
de devrik alttümce kullanımlı bir dil ama Almanca’nın resmi yapısı bunun
üzerine kurulu. Kafka’nınkisi özel bir devriklik yani. Bunu anlayıp, üstüne bir
de İngilizce’ye o dilde olmayan bir yapıyla aktarmak, benim için bir meta-çeviri başarısıdır: Hem içerik,
hem form korunmuştur ve aktarılmıştır.
Bunu ben
yapamam.
Türkçe’de
ve Türkiye’de apan da yok hala.
Nokta.
Es.
Dipnot:
Çevirmen
Fred Stark’ı, söylediklerimden üç çeyrek muaf tutarım, söylediklerime bir
çeyrek dahil ederim.
(20 Temmuz 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder