Perşembe, Temmuz 30, 2015

Demokrasi, Rasyonelite, Kültür, İnsan



Ön açılım:
Bu türden yoğun-kısa-öz alıntılar ve onların üzerine yazdığım metinler, onyıllardır, önce tepkiyle ve inkarla, sonra merakla, sonra az da olsa, beyinsel sindirmeyle karşılanıyor. Psike Art, özgün bir düşünce çizgisindeki bir süreli yayın: Matbu bir ürünaslında. Ancak son zamanlarda bir biçimde, sanal ortamda da, sosyal medyada da, bu türden paylaşımlarda bulunmaya başladılar. Farklı ve yeni bazı düşüncelerle karşılaşmak isteyenler, o kanala yönelebilirler. Ancak baştan şerh: Şu andaki halihazırdaki global gündemin kabaca 5 yıl gerisindeler. Çünkü Wikipedia türü oluşumlar, anı anına paradimatik sıçramalar yaratıyor, yaratttı ve orta vadeli bir süre daha yaratacak. Onlarsa, bir adım geriden, düşünce bataklığına girmeden, emin sularda kalıp, ayaz sulara ve sapa yollara girmemeyi yeğliyorlar, sonuçta ‘shrink’ taifesi hepsi.
+
Alıntı:
"İnsanlar bir kurt sürüsü ya da şempanze grubundan pek de farklı olmayan bir şekilde liderlerini seçiyor aslında. Demokrasi kuramının, bütünüyle insanın rasyonel olduğu ve siyasi karar verebileceği varsayımına dayandığını düşünecek olursak, endişe verici değil mi?"
İlker Küçükparlak, Psikeart, Facebook.
+
Yorumum:
Demokrasi, insanın bütünüyle rasyonel olduğu veri tabanına dayanmaz; demokrasi, insanların kendi kendilerini yönetebilecek durumda olduklarını varsayar. Kurtlar da liderlerini seçiyor ve bu bir gerçek seçimdir ki oldukça rasyoneldir ama burada gereken rasyonellik değil, sürünün sürmesidir ve sağ kalmasıdır ki o da olur zaten. Devlet, tarih denilen ve Dünya Sistemi dönemindeki, 5 milenyumluk insan türü, köleler varken, Antik Yunan'da demokrasi kavramını icat etmiştir ki bu da aşırı irrasyonel bir durumdur. Yani, insanla ilgili tüm kuramlar, başta ahlak, siyaset, din ve hukuk olmak üzere, psikoloji dahil, burada görüldüğü gibi, muğlak tanımlara dayandırılır. Tanımlar açıkseçikleş(tiril)ince, içleri boşalır ve insan türü, ancak o zaman gerçekten düşünmeye başlar (1). Demokrasi veya toplum, insanın düşünmesini istemez, sürmesini ve sağ kalmasını ister. Yani, insanın biyolojisiyle kültürü çelişir (2) ve bu uzun süredir bilinen bir gerçektir. That is the question: Homo Sapiens misiniz, Homo Socius mu? Bu arada, Homo Posterus, yani insan sonrası tür de çoktan tanımlı, en azından 1945 atom bombalarından beridir. Argümantasyonu, meta-hümana kaydırın ki rasyonel olabilesiniz, yoksa böyle, beyince-dingildek (3) kalırsınız.
+
Ek dipnotlar:
(1)
Geçiş veya çöküş dönemlerinde veya sorgulaycı birileri sayesinde yaşanan paragifma kaymalarında, bu türden zihin bulanıklıkları çok oluşur. İskender’in hemen ertesinde momentte çöken Antik Yunan’daki hedonizm, skeptizm, kinizm, agnostizm, hep bunların örnekleridir. Yani insanlar, o dönemlerde savrulur giderler, yaşam olarak, zihin olarak, kültür olarak. Sonra da, geriye ölü kültürler bırakırlar ve biz de ‘Çöküş’ kitabındaki gibi, onların kültürolojik patolojisini çalışır, var olan kültürler için dersler çıkarmaya çabalarız.
+
(2)
Homo Geneticus, en az son 100 yıldır, giderek Homo Culturus oldu. Çünkü artık dış bellek olan kültür, genetikten üssel-ötesi çoklukta insansal içerik (humanic context) taşır, biriktirir, derler, dönüştürür, saklar ve aktarır oldu.
+
(3)

Aslına bakılırsa, bu beyin dingildekliği, insan türünün henüz aşamadığı bir moment. Çünkü, son 10 (yazıyla on) bin yıldaki 100 (yüz) milyar insanın yalnızca milyonda biri, yani hepi topu 100 (yüz) bin kişi, kültürsel artı-değer olan (bilimsel, sanatsal, düşünsel, (İrlandalı patates pratik botanikçisi) Jethro Tull’sal, vd’sel) bir şeyler yarattı. O da, yaşamlarının binde veya yüzde biri içinde yalnızca. Geri kalan herşey, kültür dahil, beyin dingildekliğinden ibarettir.

Hiç yorum yok: