Ön
açılım:
Bu
türden yoğun-kısa-öz alıntılar ve onların üzerine yazdığım metinler,
onyıllardır, önce tepkiyle ve inkarla, sonra merakla, sonra az da olsa, beyinsel
sindirmeyle karşılanıyor. Psike Art, özgün bir düşünce çizgisindeki bir süreli
yayın: Matbu bir ürünaslında. Ancak son zamanlarda bir biçimde, sanal ortamda
da, sosyal medyada da, bu türden paylaşımlarda bulunmaya başladılar. Farklı ve
yeni bazı düşüncelerle karşılaşmak isteyenler, o kanala yönelebilirler. Ancak
baştan şerh: Şu andaki halihazırdaki global gündemin kabaca 5 yıl gerisindeler. Çünkü Wikipedia
türü oluşumlar, anı anına paradimatik sıçramalar yaratıyor, yaratttı ve orta
vadeli bir süre daha yaratacak. Onlarsa, bir adım geriden, düşünce bataklığına
girmeden, emin sularda kalıp, ayaz sulara ve sapa yollara girmemeyi
yeğliyorlar, sonuçta ‘shrink’ taifesi hepsi.
+
Alıntı:
"İnsanlar
bir kurt sürüsü ya da şempanze grubundan pek de farklı olmayan bir şekilde
liderlerini seçiyor aslında. Demokrasi kuramının, bütünüyle insanın rasyonel
olduğu ve siyasi karar verebileceği varsayımına dayandığını düşünecek olursak,
endişe verici değil mi?"
İlker Küçükparlak, Psikeart,
Facebook.
+
Yorumum:
Demokrasi,
insanın bütünüyle rasyonel olduğu
veri tabanına dayanmaz; demokrasi, insanların kendi kendilerini yönetebilecek
durumda olduklarını varsayar. Kurtlar da liderlerini seçiyor ve bu bir gerçek
seçimdir ki oldukça rasyoneldir ama burada gereken rasyonellik değil, sürünün
sürmesidir ve sağ kalmasıdır ki o da olur zaten. Devlet, tarih denilen ve Dünya
Sistemi dönemindeki, 5 milenyumluk insan türü, köleler varken, Antik Yunan'da
demokrasi kavramını icat etmiştir ki bu da aşırı irrasyonel bir durumdur. Yani, insanla ilgili tüm kuramlar, başta
ahlak, siyaset, din ve hukuk olmak üzere, psikoloji dahil, burada görüldüğü
gibi, muğlak tanımlara dayandırılır. Tanımlar açıkseçikleş(tiril)ince, içleri
boşalır ve insan türü, ancak o zaman gerçekten düşünmeye başlar (1). Demokrasi
veya toplum, insanın düşünmesini istemez, sürmesini ve sağ kalmasını ister.
Yani, insanın biyolojisiyle kültürü çelişir (2) ve bu uzun süredir bilinen bir
gerçektir. That is the question: Homo Sapiens misiniz, Homo Socius mu? Bu
arada, Homo Posterus, yani insan sonrası tür de çoktan tanımlı, en azından 1945
atom bombalarından beridir. Argümantasyonu, meta-hümana kaydırın ki rasyonel
olabilesiniz, yoksa böyle, beyince-dingildek (3) kalırsınız.
+
Ek dipnotlar:
(1)
Geçiş
veya çöküş dönemlerinde veya sorgulaycı birileri sayesinde yaşanan paragifma
kaymalarında, bu türden zihin bulanıklıkları çok oluşur. İskender’in hemen
ertesinde momentte çöken Antik Yunan’daki hedonizm, skeptizm, kinizm,
agnostizm, hep bunların örnekleridir. Yani insanlar, o dönemlerde savrulur
giderler, yaşam olarak, zihin olarak, kültür olarak. Sonra da, geriye ölü
kültürler bırakırlar ve biz de ‘Çöküş’ kitabındaki gibi, onların kültürolojik
patolojisini çalışır, var olan kültürler için dersler çıkarmaya çabalarız.
+
(2)
Homo
Geneticus, en az son 100 yıldır, giderek Homo Culturus oldu. Çünkü artık dış
bellek olan kültür, genetikten üssel-ötesi çoklukta insansal içerik (humanic context) taşır, biriktirir, derler,
dönüştürür, saklar ve aktarır oldu.
+
(3)
Aslına
bakılırsa, bu beyin dingildekliği, insan türünün henüz aşamadığı bir moment.
Çünkü, son 10 (yazıyla on) bin yıldaki 100 (yüz) milyar insanın yalnızca
milyonda biri, yani hepi topu 100 (yüz) bin kişi, kültürsel artı-değer olan (bilimsel,
sanatsal, düşünsel, (İrlandalı patates pratik
botanikçisi) Jethro Tull’sal, vd’sel) bir şeyler yarattı. O da, yaşamlarının
binde veya yüzde biri içinde yalnızca. Geri kalan herşey, kültür dahil, beyin
dingildekliğinden ibarettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder