Bu
sorunun yanıtlarını değişik bakış açılarıyla ve değişik demografik gruplar için
bulmaya ve irdelemeye çabalayalım.
Öncelikle,
halk yok bu konuda. Halklar var ve TC’deki 100 halk, savaşa karşı kendi içinde ‘evet,
hayır, belki, bilmiyorum’ açılımındaki yanıtların hepsini verebilir. Yani etnik
köken, savaş için kültürel bir parametre olmamış bizde pek.
Halkların
Hitler’i seçimle başa getirdiği düşünüldüğünde ve 1. Dünya Savaşı’nda alman
sosyal demokratlarının paşa paşa savaşa gittiğine bakılırsa, halkın aşağıdaki
veya yukarıdaki bölümlerinin de bu konuda farklı farklı davranmadığını
görüyoruz demektir.
Devamında:
Lgbti
grubu gibi marjinallerin ve onun altkümelerinin bile, politik ve savaşsal
konularda pekala bir uçtan bir uca değişen yanıtlar, tutumlar ve davranışlar
içinde olduğunu da bizzat gözledim.
Zaten:
Halk
savaşmaz. Erkek, 20 yaşında erler savaşır. Halkı terör etkiler ama savaş pek
etkilemez. Bu kezki savaş, teröre karşı yapılıyor gösterildiğinden dolayı, bunu
imlemek gereğini duyduk.
Savaş
çıkalı 1 haftayı geçti. Ondan sonraki anketlerde AKP’nin oyları hala % 40
civarında görünüyor. Bununla da, MHP’yi de katarsak, hala halkın yarısından
çoğunun hala savaşa karşı olmadığını görüyoruz demektir.
Peki,
tersinden bakalım o zaman:
Halk
savaşı neden ister?
Çünkü:
Savaşın
sonuçlarını bilmez. Halk, yaptığı hemen hiçbirşeyin sonucunu düşünmez ve bilmek
istemez. Sorumluluğunu da almaz. O nedenle devlete ve hükümete yaslanır. Onun
için oy vermek, bunun içindir.
TC’nin
halkının rahat bir tarafına battı. Hem de feci battı.
TC halkı
savaş unuttu. Hem de çok unuttu. Savaş görmüş bir kuşak şu an yok.
32
yıllık liberalizmden sonra halk, artık sınıf atlama hayalinin bittiğini gördü
gibi.
Örnekleme:
1982’de
Sirkeci-Halkalı banliyö treninde bir evsiz görmüştüm. Şöyle diyordu sesli
olarak:
“Savaş
çıksın. Ölen ölsün. Sağ kalanlar doyar o zaman.”
(“Doyayım”
dememişti, o kesin.)
Bunu
şöyle diyelim şimdi için:
“Savaş
çıksın. Ölen ölsün. Ben sağ kalayım. Yeniden sınıf atlayabilirim o zaman.”
Devam:
Kapitalizm,
hemen her dominant hegemoni gibi, varlığını savaşa dayandırır ve savaşla
sürdürür. Savaşla da bitirir, o ayrı konu. (Ancak bu, kapitalizmin sonunu şu an
geldiği anlamına gelmez.)
Çünkü:
Savaşlarda
işsizlik negatiftir. İnsanlar bedavaya, hatta ‘vatan millet Sakarya’ için, üste
para vererek çalışırlar ama bunu barışta yapmazlar. Yani savaş, artı-sömürü için gayet uygun bir
araçtır.
Daha
devam:
Tayyip
gitmek istemiyor. Seçimden önce de bu olasılık vardı ama en düşük olasılıkla.
Zaten HDP = % 13 de epeyi düşük bir olasılıktı. Şimdi olasılık bitti, gerçek
var ortada. Gayet de, pragmatik ve oportunist bir gerçek.
Ne olur
peki?
1983-2013
arasındaki 100 bin ölü gibi olur. Belki 5 senede olur bu kez.
Sınırlar
fiilen silinir.
Her tür
kriminalite, sivilsel ve devletsel olarak kronikleşir. Aslına bakılırsa da,
çoktan kronikleşti bile.
Para bu
tür ticaretten edinilir. Harp zenginleri bolarır.
Çok
göçmen olur. TC’nin nitelikli nüfusunun önemli bir bölümü, özellikle gençler ülkeden
kaçar.
Turizm
fiilen sıfırlanır.
Üretim
artar.
Nüfus az
azalır.
TC’nin
10 milyon emeklisi ve 20 milyon vasıfsız-altı genci pek azalmaz.
TC
emperyalist olmayı bu kez öğrenir. Aslına bakılırsa, öğrendi bile. AKP’nin görünürdeki ters köşeye yatırışı ama
aslında göstere göstere savaşı herkese sokuşu, bunun dolaylı göstergesi
bizcesi.
İran
dışında bölgede TC’ye el ense çekecek kimse yok. Dominant abi oluruz.
TSK
savaşmayı yeniden öğrenir.
TC, 10
(yazıyla on) yıl daha yitirir.
Sonrası
reform, çakma bir sosyal demokrat
iktidar, vd, vb...
2023’e
belki 2. Cumhuriyet ile gireriz, belki giremeyiz, 2028’e kalır o iş ve çok geç
olur. 2029 Krizi, 2015’te bile ayan beyan ortada çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder