Cuma, Temmuz 10, 2015

Kedi ve Öldüren Aşk

Çift olmak bir oyundur.
İkili bir oyundur.
Bilgesu Erenus’un ‘İkili Oyunlar’ı gibi.
(Hem oyunu, hem de filmi vardır. Kadın oyuncu, Zeliha Berksoy’dur, oyunda erkek oyuncu Genco Erkal, filmde erkek oyuncu Tarık Akan’dır.)
Çift olmak, eski ‘shrink’imin deyimiyle, ikili bir otizmdir.
Çift olmak, birbirini yok etmektir, Camille Claudel’in, kendisiyle Rodin’i simgeleyen o ünlü heykelindeki gibi.
Çift olmanın en acıklı hali, birlikte yaşlanmakta yaşanır.
Yaşanmayabilir, ayrı konu. Milyonda dokuz yüz doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz olasılıkla böyle olur nedense, ayrı konu.
‘Kedi’ romanı, birlikte yaşlanan iki kişinin birbirine faşizmini anlatır.
Simenon tarafından yazılmıştır.
Bildiğimiz, Komiser Maigret’in yaratıcısı arafından.
Bu, Bukowski’nin insanlığın sonunu anlattığı bir bilimkurgu öyküsü yazmışlığı kadar şaşırtıcı bir durumdur ve onunkisi kadar da gerçektir. Bu da, edebi yaratılığın esin perisinin arada yolunu şaşırdığını da imler.
Romanda, biri erkek biri kadın iki yaşlı kişi, birbirini yaşlılıklarında ruhen eziyetle yok etmeye ve olmaya doğru yol alır.
Öykü, birinin diğerinin papağanını, onun da öbürünün kedisini öldürmesiyle başlar. Romanın adı da oradan gelir.
Bir iki oynamayla, bencesi çok çok iyi bir bilimkurgu-gerilim olur. ‘Psycho’dan bile daha iyi.
Bu, kitabı 30 yıl önce okudum. Çarpıldım.
Daha o zaman bile, o öykünün yumuşağını çoktan yaşamıştım. Sonradan, çok daha sertlerini yaşadım.
‘Kedi’nin panzehiri var mıdır?

İnanın, bilmiyorum.

Hiç yorum yok: