Önbilgi: Bu metin, Celal Şengör’ün insan türünün er veya geç
yok olacağı savının değillenmesi için yazıldı.
İnsan türünün nasıl yok olabileceğini bilebilmek için, insan
türünün daha önceleriki yok oluşlara yaklaşışı örneklerini incelemek yararlı
olabilir.
Hala rivayet düzeyinde olan bir sav şu:
İnsan türü en az 2 kez, 200.000 yıl önce ve 50.000 yıl önce,
Ortadoğu Afrika’da (Tanganika Gölü civarında) yerleşikken, doğal koşullarını
zorlaması nedeniyle, yok olma veya nüfusunun sıfıra doğru azalması tehlikesini
yaşadı. Her ikisi de, insansal eksodusu yarattı. Birincisi başaramadı ama ikincisi
başardı. Ondan sonraki sürede, insan türünün doğal koşullarla tümden yok olması
tehlikesi henüz kayıtlı değil.
İnsan türünün en büyük ölüm nedeni salgın hastalıklar (açlık
veya savaş değil). Yalnızca sıtmanın, bugüne kadar yaşadığı kabul edilen 100
milyarın 25 milyarını mezara gönderdiği tahmin ediliyor. Onun dışındaki
hastalıklar ve salgınlar, daha çok yerel olarak etkili olmuş ve o bölgedeki
nüfusun üçte biri ile yarısını öldürmüş.
Ara / ek bilgi: Önümüzdeki 100-200 yıl içinde yeni bir
global sagın hastalık bekleniyor ve onun için tahmin edilen toplu ölüm oranı %
5. Yani, şu andaki durumuyla maksimum 350 milyon ölü.
İnsan türünün kendi eliyle yok edilebilirliği, 2 atom
bombasından (1945) beridir bir gerçek. Bir gerçek daha var: İnsan türü 1957’de uzaya
ilk yapay uyduyu göndererek Evren’i kendi evi yaptı ve günümüz tahminleriyle
Samanyolu Gökadası’nın kolonileştirilmesi için, 1-2 milyon yıl arasında
tahminler içeren bir süre biçiliyor.
Şu anda Yeryüzü’ndeki tüm nükleer silahlar patlasa ve tüm
Yeryüzü nükleer kalıntıyla kaplansa bile, eldeki teknolojik koşullarla, eğer
istenilirse, nüfusun en az % 1’i kurtarılır ve 70 milyon kişi insanlık
uygarlığının tayşınması ve aktarılması için yeter de artar bile.
İnsan türünün asıl yok edici aday adayı iklim değişikliği
ama sanıldığının tersine global ısınma değil, yeni bir buzul çağı insan türünün
sonunu getirebilir ve bu, çok değil 50-100 senede sonuca varabilir. Bunun
nedeni, Dünya’nın yüzeyinin (yani denizlerin) geçmişinde en az 1 kere tümüyle
(ekvator bölgesi dahil) donması. Böyle bir süreç, Dünya nüfusunun %o 999’unu
gömebilir. Ancak insan türü, 7 milyonla da sürebilir.
Tüm bunlar olmadan önce insan türü Evren’e yerleşmiş olacak.
Ön şerh: 2100 itibarıyla maksimum 1.000 insan uzayda tümüyle sürüdürlebilir bir
yaşam ortamı yaratmış olabilir.
Gelelim insan türünün terör eliyle yok edilmesine: Şu an
maksimum 3-5 milyon kişi bir kerede öldürülebilir, çünkü ancak o kadar insan
tek bir nedenle ve göreli dar bir alana birikiyor: Bu, Brezilya’da bir konserin
plajda yapılması ile gerçekleşti. Dolayısıyla, 3-10 kilometrekarelik bir alan
3-5 dakikalığına 100 derecenin üzerine çıkarıldığı an, tüm o insanlar ölür ki
bu da zor ama imkansız değil.
Bu durumda, böyle bir niyet (yani insan türünü toptan temize
havale etmek) için, binlerce odak / olay gerektiği ortaya çıkar.
Yani, insan türü son 5 milenyumda öyle bir aşamaya geldi ki kendi kendini yok etmek ister ama bunu
beceremez gibi bir momentteyiz şu an.
Ancak, gelecekte er veya geç insan türü bunu becerecek.
Çünkü tarihten biliyoruz ki bir makro
kültürel eğilim başladı mı (olumlu veya olumsuz olsun) o vektör, asla ve
kata global toplu bilisizlikten yok olmaz. O nedenle, birçok makro kütüphane
yok edilmesine karşın, bugün hala 5 milenyumluk klasiklerden haberdarız ve
bugün için sanat, bilim, felsefe diye bir şeyler mevcut.
Bası sosyal psikologlar, insan türünün evrimi sırasındada
beyninin ve dolayısıyla duygularının kaldırabileceğinden fazlasını yaşaması
nedeniyle, kendini yok etmeye, yani intihara meyilli bir varlık olduğunu tanımlarlar.
Bizcesi, bunun böyle olup olmaması insan türünün yok olup olmamasını
belirlemeyecek, tıpkı Celal Şengör’ün ve daha nicesinin insan türünün kendini
yok edeceğini sanmasının durumu değiştirmeyeceği gibi.
Kıssadan hisse: İnsan türü sürmeyi hak etmiyor ama
abiyogenesis çalışmalarımız imliyor ki tüm canlılık ve zekalılık evrimsel
açıdan oldukça makro bir çıkmaz yolda.
Evet, bunun antitezi var: Başkalaşım, transhümanizm,
post-hümanizm, meta-hümanizm. İşte Celal Şengör, bunu öğrenememiş ve kendisinin
de itiraf ettiği üzere, hümanist faşizmde takılıp kalmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder