Pazar, Mayıs 05, 2019

Bakunin ve ‘Devlet ve Anarşi’si


Kitabın ikinci cildi olacakmış ama Bakunin onu yaz(a)mamış.
Bu durumuyla kitabın adı, ‘1820-1840 Avrupa Tarihçesi’ olsa gerekmiş.
Bakunin gibi bir anarşistin, pan-Rus’çu, Rus nasyonalist, Rus-perver’liğin dozunu aşırı kaçırmış bir yazar olması, çok-çok ilginç.
Alman(ya) düşmanlığı, bu eseri ‘Oblomov’daki Alman imajıyla birlikte, ‘Rus yazarların Alman olmaya karşı pozitif ve negatif bakış açıları’ olarak ilginç bir noktaya taşımış.
Bakunin, Osmanlı’yı anmadan, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu, çokuluslu olması üzerinden, hasta-adam-devlet olarak tanımlıyor. Rusya’nın da 1. Dünya Savaşı ertesinde, diğer 2 ülkeyle birlikte parçalanmışlığı, ona ve tezlerine ironik bir tarih yanıtı olmuş.
1840’ta da, 1940’ta da, Almanya-Rusya ikilisinin Polonya’yı parçalaması durumu / sorunu olmuş. 2040 için bu, parçalanan ülke Ukrayna vakası olacak. Yani Almanya 2020, 20 yıllık Merkel iktidarı ve sağ-sol koalisyonu ertesinde, 4. Reich’ına ve eski Roma-Germen İmparatorluğu gücüne doğru geri gidiyor. Not: Burada, alman Fassbinder’in Birleşik Almanya Faşizmi’ne karşı(t)lığı ve Trier’ın anti-AB’ci ve AB faşizmini açımlayan ‘Europa’sı özellikle anılmalı.
Bakunin, 1920 Ukrayna Makhno’yu bile aşarak, anarşistlerin en-en toplumcu ve marksizme en yakın kanadını oluşturmuş: Sınıfı ulusun üstüne koymuş.
1871 Paris Komünü ve 3. Enternasyonel rezillikleri, kitapta ve özellikle editörün notlarında az da olsa açımlanmış. Bakunin’den daha açıkseçik bilgiler beklerdik.
Buradan çıkan sonuçlarla:
Bakunin’de ağaca bakarken ormanı gözden kaçırma var: 10-20 ağaca birden birarada bakabiliyor ama ormanın tamamına değil. Artı, elindeki veri yığınlarından çok kolay yapılabilecek çıkarsamalar yapmayıp, aynı bilgiyi kitap boyunca 10 kere falan yineliyor. Oysa Kropotkin, Avrupa ülkelerindeki çöküşü 1880-1890 gibi, çok daha açıkseçik olarak notlamıştı (Bir Devrimcinin Günlüğü).
Tarihin tekerrürü değil ama belli örüntüleri varyasyonlarla yinelemesi var:
Almanya’nın AB güç odaklığı, Rusya’nın daha 1870’te Dünya gücü olmaya adaylığı, vd, vb…
Ancak hiç algılanamayan şu tez olmuş:
AB ülkeleri, güç-hegemonya savaşından kafalarını kaldırıp, ne Rusya’nın, ne de ABD’nin gelişini görememişler ki Avrupa-sentrisizm bu olmakta zaten.
Tuhaf olan şey, bunun 2020’de bile aynen geçerliliği ve dahasında AB parçalanmışken bile öyleliği…
Yani:
Çok tuhaf ama:
Bakunin, devletten ve anarşiden söz ederken, ne kaos-kozmos denklemlerini görebilmiş, ne yanılmış-devlet olgularını imleyebilmiş, ne de 1 milyarlık bir devletsiz-anarşizm’in mümkünsüzlüğünü dilgetirebilmiş.
Sonsöz:
Boynuzun kulağı geçip, çırağın ustasını değillemesi, hüzünlü ve hatta melankolik bir durum.
Bir de:
Yazarın, kendi dehasını içermeyen bir geleceği inşa ederken, ‘Devrimden Önceki Gün’ (Ursula k. Le Guin) durumunda bırakılması…
Bakunin bunu yapamamış ve o nedenle de bir deha olamamış, vasatüstü bir zeka olmuş yalnızca…
(5 Mayıs 2019)

Hiç yorum yok: