Afrika 1 milyarlık nüfusuyla, dünya sisteminde ve/ya neo-globalizmde ana sisteme
bir türlü entegre edilemeyen bölgelerden.
Nereden akıllarına geldiyse, kara
yürek beyaz adamlar, siyah Afrika’yı yeniden işgale karar verdi.
Başlangıç olarak ABD, 2013’te 35 Afrika ülkesine asker gönderecekmiş.
“ABD Savunma Bakanlığı önümüzdeki yıl 35 Afrika ülkesine asker göndermek
için hazırlıklara başladı.”
Fransa 2 Afrika ülkesine asker gönderdi, sonuç 1-1:
“Mali'de hükümet ile isyancı gruplar arasında devam eden çatışmalara
müdahale kararı alan Fransa, ülkenin kuzeyine askeri birliklerini gönderdi.”
“Fransa’nın geçtiğimiz Cuma gecesi Somali’deki rehine operasyonunda bir
Fransız komandosunun daha öldüğü açıklandı.”
Sonuç?:
ABD ve AB aralarında artık kesinleşen husumet için, yeni savaş alanı olarak
Afrika’yı seçmiş olmakta.
Herhangi 1 Afrika ülkesinde, ABD ve AB askerleri, üniformalı veya
üniformasız olarak karşılaştığında birbirine ateş eder mi?
Eder. (Muhtemelen çoktan etmiştir de.)
Dönelim ABD’ye:
Sonuçta katlettikleri 10-100 milyon kölenin kanına doymamışlar, yeni
kurbanlar peşindeler herhalde ama ava
giden avlanır malumunuz. ‘Kara Şahin’den ders de almamışlar.
Dünya sistemiciler’in söz arasında saptadığı bir gerçek var:
Eğer AB kendi içinde o 2 samsalak dünya savaşını yaşamasaydı, bugün ABD
hegemonyası falan olmayacaktı ve ki olmayacak da. Bir ülke, yalnızca en büyük
rakiplerinin birbiriyle savaşması olasılığıyla ayakta kalamaz / süremez, en
azından uzun süre.
Diğer bir deyişle, ister eski SSCB, ister yeni AB, ABD’nin illa ki bir
anti-tez’e gereksinimi var, tekkutuplu yapamıyor. Eğer yoksa, Taliban gibi, onu
yoktan kendi var ediyor.
Bundan sonrasında, kendisinin eski sömürgecilerinin (İngiltere, Fransa,
İspanya) 1770’lerde düştüğü açmaza
2010’larda aynen düşüyor: Gün gelip eski sömürgelerinin yeni sömürgesi
olabileceğini hesaba katmıyor ki bunun için zaten komşusu Meksika, buna tam
aday durumunda şimdiden.
Dünya sistemi tarih atlasının böyle bir faidesi var işte: Çevir çevir oku,
istediğin yerinden istediğin kıssayı çıkar. Burada bir özdeyiş: Tarih asla ve
kata tekerrür etmez, en azından habire aynı
olgu aynı formlarda etmez.
Burada ve şimdi dünya hegemonlarının çökmesi yeniden yaşanırken yeni örüntüler
izliyoruz. Vaka nüvis olarak yaptığımız, bunları içeriden canlı bilgi ile
yüksek çözünürlüklü olarak kayda geçirmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder