Böyle de bir başlık var:
“Bir Milyon Kadının Dans Etmesi Devrim Değildir!”
Peki, ne imiş?
“Yani demem o ki; sorun dans etmek değil, özgürce her daim, her zaman
erkeklerle dans edecek sokaklar yaratmakta. Bunun da tek yolu var; kadın kendi
içindeki pasifliği, erkek de kendi içindeki erkeği öldürecek.”
Sevgili arkadaşım, dağlarda karakaçan öpme sevdalısı Abdiye’ye atfedilen
bir sözü buraya koyduğun zaman see... see... see...
Midem kolay kolay bulanmaz, aynı adı taşıyan kitabı okuduğumda, kusasım
gelmişti.
Temel sorular şunlar ve burada:
Kadın neden sokaklarda erkeklerle
dans ediyor? Neden tek başına değil?
Bunun yanıtı zamanında modern dansta verilmişti:
Kadın, erkek dilini kullanmak istemiyorsa, gerekirse susacak ki zaten insan
konuşamadığı konularda bazan susar. Bu bir.
Buradan geçtiğimiz konu şu, matriyarkal faşist ‘tanztheater’cı ‘heil’ Pina
Abla, 1984 Los angeles Olimpiyatları’nda yüzlerce kadını birarada dans
ettirmişti ve bu bir faşist hezeyan
olarak nitelenmişti. Zaten Leni Riefenstahl, konuyu negasyonla taa 1936 Berlin
Olimpiyatları’nda yanıtlamıştı.
Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp. Bu iki.
Şimdi gelelim, asıl konumuza:
Goldman ne demiş?:
“Dans edemediğim devrim, benim
devrimim değildir.”
Demek ki herkesin devrimi farklı,
aynı devrimde bile.
‘Benim devrimim’ deyimi, narşizmi akla getiriyor.
Bunun yanıtı şudur ve oldukça ironiktir:
Kurmaca anarşist kadın devrimci Odo,
kendi tasarladığı ve kurguladığı devrimin gerçekten olacağı gecenin arefesinde,
genç devrimciler tarafından ‘haminne, sen git uyu, yorulma’ tarzı bir tepkiyle,
merkezden dehelenir. (Gülün Günlüğü)
Yazının gerisi, ilkokul kompozisyonu düzeyinde. Gerçek tartışma konusu ise,
bedavaya hak alan % 1’lik Türk kadınının neden hakkının sorumluluklarını yerine
getirmeyi, yani cumuriyeti yaşatmayı neden beceremediği ve hatta bunu
üstlenmediği yönünde. Gönüllü kul olmayı seçen, milyonlarca evkadını yönünde
değil, onların mezbahaya kadar yolu var.
Yeni Orta Çağ geldi. Tarih çöküyor. Bütün en alttakiler birbirini
eziyorlar. Mazlumlar birbirinin zalimi oldu çıktı.
Bu karmaşada elifle merteği birbirine sokmanın gereği yok.
Evet, 75 milyonda en az üniversite mezunu, devrimci, entellektüel hangi kadını sağ kurtarıyoruz?Tabii, kurtarabiliyor muyuz acaba?
Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Duygu Aykal aday olabilirdi ama erken öldüler.
Elif Şafak, Aslı Erdoğan, Perihan Mağden, Ece Temelkuran değil...
Var mı aday adayı(nız)?
Dipnot: Fotodaki kadınlar ironi diye kondu. Yine modern dansçı olan Duncan,
kadınların çıplak dans etmesini devrim olarak kabul ediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder