Bir hak
mıdır?
Kuşkusuz
öyledir.
İntihar da
öyledir, ötenazi de öyledir.
Bu ölüm şöyle imiş:
"Bizi
anlamalısınız. Ölüm bizim için çok heyecanlı bir şey. Hayattan bezdiğiniz için değil
fakat yeni bir şey edinmek için ölüme
yürürsünüz. Bu yepyeni bir ülkeyi bir yeri ziyaret etmek kadar
heyecanlıdır. Olasılıklarla dolu yeni bir hayatın heyecanını yaşıyoruz."
Bunu,
ibadet olarak ölümü seçen, Caynacı bir rahibe söylemiş ve konuyu aşmış.
İbadet
olarak yaşam, bir tür spiritüalizm, bir tür animizm, bir tür panteizm olur;
tuhaf olan şey, tersinin de öyle oluşudur. Bedenini de, ibadet babında
kullanabilirsin, ölüm veya yaşam babında da.
Bu,
İslam’ın Uzakdoğu Asya ile karşılaştığı dönemde oluşan tasavuufun da tosladığı
bir duvar.
Nazım,
Gazzali için şöyle diyor:
“Kavaklar
pamuklayınca
kiraz
gelir ardından
kavaklar
pamukluyor Gazzali’de
görmüyor
üstad baharın geldiğin
ölüme
ibadeti bundandır”
Bu benim
beynimdeki. Aslı da şu imiş:
“«Pamukladı
mıydı kavaklar
kiraz gelir
ardından.»
Kavaklar
pamukluyor Gazalî'de,
fakat
görmüyor,
üstat,
kirazın geldiğini.
Ölüme
ibadeti bundandır.”
Sonra da
kalkıp, ‘aslolan hayattır Hatçe’m der’ ve duvara duble toslar.
Çünkü:
“Yalaan,
ölümden başkasıı yalaan”
...
olmakta...
Ve şair
feci çuvallamakta...
Bildiğini
sandığı konuda, kendi ayak oyunuyla tuş olmakta...
Şerh:
Ölümsüzlüğün
mümkün olduğu bir çağda bile ölüm, bir seçenek oldu çoktan. Örneğin, Hawking ve
Gates ölümsüzlüğü reddetti.
Dönelim
dine:
Tüm tek
tanrılı dinlerde şehit olma var ve bu da bir ibadet olarak ölüm. Kafadan cennet durumu yani.
Ancak
asıl konu şu:
“Hayattan
bezdiğiniz için değil fakat yeni bir şey edinmek için ölüme yürürsünüz. Bu
yepyeni bir ülkeyi bir yeri ziyaret etmek kadar heyecanlıdır.”
Yani:
Yaşam
yeni bir şey öğretmez veya çok çok nadiren öğretir ama her ölüm öğretir.
İnsanlar,
öğrendikleri herşeyi ölerek veya (büyük A ile) Acı çekerek öğrenirler. Kendi
ölümün en büyük Acı’dır. (Bazıları için değildir, ayrı konu.)
Bu ölüm deneyimi adrenalini, paralı
askerlerin konusu. Onlar ölmeden yaşayamıyorlar, bağımlısı olmuşlar o duygunun
yani.
Bunu
aksiyonla değil de, durarak yapmak, tam din konusu.
Zaten
ölüm, en durgun halimizdir. En
huzurlu, en açıkseçik.
Zamanında
ergenler sormuştu:
Ölümden
önce bir yaşam var mı?
Bir çağ
yangınındayız. Standart biyografiler, artık kimseyi doyurmuyor, kimse artık onları
yaşamaya kölecesine heveslenmiyor.
Dolayısıyla
bu rahibenin söyledikleri, tarihçe momentine cuk oturmuş: Oyunu beğenmiyorsan, oyundan
çıkarsın.
Çıkış:
İbadet
olarak ölümün, faşizmin ve engizisyonun globalleştiği, yani duble kültürel ölümün globalleştiği bir
döneme denk gelmesi raslantı değil.
Kitlesel ölüm arzusu histerisi de, bunun yan göstergeli
olgularından biri durumunda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder