1983
Ağustos’tan beridir, yani PKK’nin ve Kürtler’in son yarattığı iç savaştan
başlatılmadan önceden beridir, aynı şeyi söylüyoruz:
Kürtler
TC’den bağımsız bir devlet kurmak istiyorlar.
Buna
nasıl eminiz bu kadar?
Çünkü
bize kendileri anlattı, Gayrettepe’de ve Selimiye’de.
Bugüne
kadarki son 32 yılda, 4 kere, bu fırsatı yakaladıklarını sandılar ve her
kezinde mikro konjonktür değişti, olanağı ellerinden kaçırdılar.
Hal
böyleyken, omo beyazı abimiz ne demiş?:
“Son
haftalarda yaşananlar; bir ‘eskiye dönüş’ mü, yoksa yeni ve daha karmaşık bir
denklemin içinde miyiz? Sorulabilecek çok fazla soru var. Ne olursa olsun; ‘silahın
bir araç olarak kullanımını’ izah etmek, giderek, daha da güçleşiyor.”
Öncelikle
şu:
Çözüm
süreci bar aldatmaca idi. Tıpkı AKP’nin diğer polemikleri, AB, ŞİÖ,
Avrasyacılık, şu bu gibi.
AKP bir
ABD-Yanki projesiydi ama alaturka kıvırtmaları çok tipikti. Özal-ANAP da,
konuyla ilgili farklı davranmamıştı.
Abimiz,
bunları bilmez mi?
Biliir ama bilmezden, görmezden ve
yazmazdan gelir. Nedense, kendisine verilen suflelerin değiştiğine bile ayamıyor henüz.
1983’te
de Irak, İran, TC Kürdistan’ları sorunu vardı ki Talabani-Barzani proto-feodal
aşiret-familya savaşı, yüzyıldan uzun süredir var zaten. Son 5-10 yılın yeni
parametresi Suriye oldu yalnızca. Böylelikle ABD, Kürt vitesini üçken dörtledi
yalnızca (bakınız: ‘ABD’nin Kürt Kartı’ kitabı).
Çözüm süreci, madden ve manen
kimsenin işine yaramıyor (idi).
PKK
üzerinden, hatta IRA-ETA-PKK işbirliği üzerinden, 1984-2004 arasında, PKK’nin Dev-Sol’un bir
tayfasından söke söke aldığı, AB uyuşturucu pazarı (ki o zamanlar yılda, Dünya
= 900 / 3 = AB = 300 milyar dolar idi) var. % 10’u 30 milyar dolar ve 3 milyon
kişiye ekmek kapısı demek bu, topraksız köylüye, vasıfsız-altıya, ümmiye, kent
talancısı ve yağmacısı 3 milyon köyü yakılmışa ve TC’sel zorunlu iskana
sürülmüşe... Ve 1 milyon Çingene’ye ve 1 milyon Afrikalı’ya ve en son da 1
milyon Suriyeli’ye: Global
jenftirikasyon budur.
(Şerh:
Fakir Baykurt ilginç bir örnek anlatır: Burjuvazi, köylülere yeraltından su
çıkartır. Su acı çıkar. Toprak daha beter olur. Burjuvazi toprağı satın alır.
Acı su kuyusunu betonlar. Tatlı su çıkartır
ve köşeyi döner. Ne kadar tanıdık bir öykü, değil mi?)
Şu an
bunun yerini insan kaçakçılığı ve sigara kaçakçılığı ladı. Onların da yıllık
pazarları belli.
Bunların
olabilmesi için, düşmanların işbirliği ve sınırların ihlal edilebilmesi gerekli
ki o da barış değil, savaş demek zaten. Savaş ekonomisi demek, savaştaki negatif işsizlik (< % 3) demek (bunu
bana rahmetli Demir Demirgil öğretmişti, Tansu’cuğumuzun da hocaşıd kendisi).
E, bunun
için de savaş gerek.
Eh, iktidar
sekinlerinden olan (her 2 tarafsal da) ordu için de savaş gerekli, çünkü savaşı
unutuyorlar savaşmayınca ki bakınız 2010-2015 PKK’si gibi. IŞİD, onları 2015
başında feci ezdi geçti. Şimdi de, İran Kandil’de öyle yapıyor ve Talabani
atına oynuyor, hep yaptığı gibi. Barzani ve Talabani tarafları ise, 25 yıldır
savaşı unuttu.
O
nedenle, ne oluyor?
TC
TSK’sinin başına yavaş yavaş 1993 elemanları getiriliyor. Yakında, Ağar’ı da yeniden bakan olarak
görebiliriz pekala. (Ben de bana DAL’da işkence yapan ve şu anda içeride olan
Doktor ile oturup durumu tartışırım, ‘Balkan Cafe’de oludğu gibi)
Boşluğu
IŞİD doldurdu, hem de öncüllerine yeni şerhler ekleyerek. PKK, TC’yi korkuttu
ama IŞİD, PKK’yi korkudan altına ettirdi, savaşa / Kobani’ye giremediler bile,
askerlerini geride tuttular. (TC’de Niyazi çok, o yüzden pek aldırmadılar
telefata ama PKK’nin elemanı sınırlı ve sonlu sayıda ve onlar da en az 10 yılda
bu işi, yani savaşmayı öğrenebiliyorlar.)
Tabii ki
bu savaş-barış gelgitlerinin ve oyunlarının olabilmesi için, konjonktürel altyapı da gerekli idi:
AB kendi
poposunun derdinde, ABD başkanlık yarışında. Rusya ve Çin, global hegemoni
ısınma turlarında. Dolayısıyla, ortamın böyel küçüklere kalmasının nedeni bu.
Eh, onların da aklı ve gücü, bu kadarına yetiyor ancak. Örneğin Suruç’ta, 30
küsur yerine, 300 küsur kişi ölmüş olabilirdi.
Şerh:
Burada, 30 kişilik ölümün 300 kişilik ölümden,
medya geştaltı olarak daha etkili olabilme durumu var, örneğin genç ölümü
ile HDP mitingi taraftarı ölümü arasında, kitlesel algısal ve etkisel farklılık
var.
Yani:
Eskiye
dönüş falan yok: Cehennemde sigara
molası olabildi yalnızca: Bokun içine başaşağı alalım sizleri yeniden
lütfen: 5. kere ve melokomikleşmiş
olarak.
Soru
kipi:
TC
Kürt’leri, TC’den ayrılabilir mi?
Artık
zor.
Hele
hele, diğer 3 gruba galebe çalmaları ve büyük Kürdistan’ı kurmaları, aşağı
yukarı imkansız gibi. En yakın aday,
fiilen Barzani ama o da fikren en zayıf odak ki o noktaya
getirilmesinin nedeni de bu: Kolay yönetilebiliyor ve kolay taraf değiştiriyor.
Bu
durumda kakafoni ve dekreşendo olur ama özgün
kaotik fraktal örüntüleri oluşur ki her 10 yılda bir de yöle lodu.
Eh, bir
entelejensiya değil de, entellektüel olarak bizim işimiz, durumu nesnel
yorumlamak ve enformasyonizasyon
yapmak, dezenformasyonizasyon değil.
Onu omo beyazı abilerimiz yapıyor zaten gönüllü gönüllü, kul kul.
Dipnot 1:
Bu metin
için, fonda Ceylan Ertem’den ‘Düşmedim Daha’ geldi okurlarım için.
Dipnot
2:
Yani:
Fassbinder’in
sentimental faşizmine ilk şerh, sentimental engizisyon ve sonra da ikisinin 10
diyalektiği, sentezi, dekadansı ve praksisi olarak bendenizden gelmiş olsun.
Dipnot
3:
Bildiğim
ve yazdığım kadarıyla, bunu savaş alanından naklen ve ‘Lili Marlene’ estetiko-politiğinde, tarihte yazan ilk kişi benim.
Salam Pax yok şmdi ve burada, İstanbul = ‘Shit-Will-Age’den ‘Domuz Salamı’
bildiriyor var. Umay Umay’ın ‘Orospu
Kırmızı’sı var.
Dipnot
4:
Ertem,
ne yaptığını biliyor ve bundan gururlu ve kibirli ama yapamadıklarını henüz
bilmiyor, çünkü onun alanında rakibi yok. Oysa bir sanatçı, yapamadıklarını da
bilir, Bosch-Bruegel-Dührer başustasal
engizisyon deparından beridir böyledir bu. Ustaları sollamak muhakkak gereklidir
ama bunu yapmak zordur, çok çok zordur.
Dipnot
5:
Uçurum dağından daha düzdür vadi (Ertem’in şarkısı öyle diyor),
göçerler ise düzlükte ve aşkta yaşayamazlar. Yani, bazıları
benim gibi, savaş, ölüm, delilik, engizisyon ve faşizm insanıdır, çünkü zehiri
çok yuttuk ve artık onsuz olamayız, öyle olmasaydı da ölmüştük, paralı askerler
gibi: Savaşmak için savaşıyoruz, taa
ki son ve kalıcı barışı getirecek son savaşa dek. Ona ise, daha en az 500 yıl
var.
Dipnot
6:
Yani:
Kaçın.
Veya:
Ölün.
Veya:
Tuvalet-zımpara
kağıdı olun.
Veya:
İsrail’i
kurun.
Veya:
Kalın ve
savaşın. Benim gibi. Dost ateşinizi sevmem, benim dost ateşim de öldürür
dedesi. Doğrudan öldürmek için vururum
çünkü. Yasımı sonra tutarım, kendi
ölümlerimde yaptığım gibi.
2.
Cumhuriyet, bir gün mutlaka.
Acelesi
yok.
Gelecek
hep gelir ve uzun sürer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder