Cumartesi, Eylül 12, 2015

Nano-Savaş

Sivil terörün ölçeği, nano-savaş olmakta.
Gerilla savaşı, mikro-savaş olmakta.
Nizami ordu savaşı, makro-savaş olmakta.
Bu koşullarda nano-savaş, kendiliğinden topyekun imha savaşı da olmakta. Çünkü, bireylerin temas yüzeyinin genişliği nedeniyle, herkes savaşa dahil olmuş olmakta.
Olağan ordular, bir çizgi üzerinde yüzey teması yaparlar. Bu da, temas için sınırlı bir geometrik olanak verir.
Oysa siviller, kentin içindeyken, herkes herkes ile yüzyüze gelecek denli, geniş alan olanağı içinde devinirler.
Bunun başka bir anlam açılımı:
Hiroşima 1945 ve X boyutlu atom bombası ile 50 bin kişi öldürdüyseniz, İstanbul 2045 ve X’in binde biri ile 50 binin yüzde biri olan 500 kişi öldürebilirsiniz. Bu, o göreli / oranlı temas yüzeyi büyümesi nedeniyle olur.
Keza, yine aynı bakış açısıyla, mikro savaşlarda da, makro / 2. Dünya Savaşı’ndan oransal olarak daha çok insan ölebilir demek oldu ve öyle de oldu, en azından İspanya 1935 1 milyon ölü ve Kongo 2000 1 milyon ölü ile. İspanya savaş hattı, 2. Dünya Savaşı toplamının yüzde birinden çok çok küçüktü ama 2. Dünya Savaşı’ndakinin yüzde birinden daha çok insan öldü orada.
Bu durum, Yeni Orta Çağ’ın çok çok ilginç bir militarist bir momenti olarak yaşanmaya başladı ve kayda geçti.
Savaş kuramı açısından ise, bunun hiç dikkat çekmemiş olması tuhaf.
Hiç olmazsa Stalin 30 milyon ve Mao 20 milyon sivil ölü kayıtları dikkate alınabilirmiş.
Dipnot:
Orta Çağ’daki salgın hastalık kaybını arttıran da, aynı büyük sivil teması yüzeyi olmakta.
Ki bu da, bunu bildiğimiz kaos matematiği bilgisine taşımakta. Aynı zamanda, parametrelerin birbirini durdurabileceği ve yok edebileceği bilgisine de.

Yani, bu oransal sivil ölü artışının, süreksiz üst oran artışları dağılımları mevcut (Verhulst diyagramındaki süreklilik-süreksizlik bantları gibi).

Hiç yorum yok: