Ben, hep
işin bu noktaya geleceğini tahmin ettim ve bunu belirttim de.
Askeri
savaşın en tehlikeli durumu, sivillerin savaşa girmesidir, onu belirttim
(milisleri kastetmiyorum, ayaktakımını kastediyorum).
Tehlikelidirler,
çünkü emir-komuta dinlemezler, disiplinsizdirler, talan-yağma onlar için önce
gelir, kişisel intikam önce gelir, çok fazla adaletsizlik yaparlar askerlere
göre, vd...
Ülkücüler
sokağa dökülüp, diğer birçok grup da, HDP binalarına saldırınca, HDP’nin ve Demirtaş’ın
yanıt vereceğini de biliyordum ve zaten istenen de bu idi:
Demokratik
zemin dışına çıkmak.
Demirtaş
şöyle demiş:
“HDP Eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş parti binalarına yönelik saldırılarla ilgili
konuştu, ‘Biri sizi linç etmeye gelmişse, yakmaya gelmişse ona karşı kendinizi
savunmanız TCK’ya göre de meşru müdafaa hakkıdır, insani olarak da haktır’
dedi.
Demirtaş
bu sözlerinin devamında ‘Size gelenleri anasından doğduğuna pişman etme
hakkınız var. Kimseye saldırmadan, yasalara uygun olarak meşru müdafaasını her
yerde yapma hakkına sahipsiniz. Akşama kadar, saldırıya uğrayan bütün parti
binaları onarılacak. Yakmaya devam ederseniz, kardeşçe bir arada durma ihtimalini
yok etmiş olacaksınız’ ifadelerini kullandı.”
Bunu,
önce televizyondan onun mimiklerinden ve sesinden gördüm ve dinledim. Sonra
okudum.
Şimdi ve
burada saptamalar:
TC’nin
hatası şu:
İnsanları
istediğinizde sokağa salıp, istediğinizde geri çekemezsiniz. Bunu, 1960’larda
ve 1970’lerde çok yaşadık. Öldürmelerin ve ölmelerin yarıya yakını, kontrolsüz
ve oto-kontrolsüz yaşandı. Disiplin ve merkezilik işlemedi yani, en gülçü ve en
askeri gruplarda bile. Bizzat yaşadım ben o dönemi.
TC
halkları bu noktaya, biraz da 39 Harami fıkrasındeki gibi, epeyi geç geldi.
Çünkü 1999-2015 arası, Apo’nun yakalanması ve AKP’nin Barış Süreci
dezenformasyonu nedeniyle boşa geçti. O sırada da çok insan öldü ama kitle
aldırmadı bile. Son zamanlarda ölenler, o denli üssel artışta değil, pek pek
aritmetik artışta ve 1’den sonrası istatistik artık.
HDP’nin
hatası şu:
YDG
haricindekiler, savaşmayı ve tepişmeyi unuttular. Onlar da zaten, yumurtayı
çekiçle kırıyorlar. Şerh: Bunu yanlışlamıyorum, yalnızca o eksi puanların da
HDP’ye yazıldığını imliyorum.
TC
halkları öldürmekle bitmez. Sonuçta, 1 / 10 oran sözkonusu. 1983-1999 arasında
ölenlerin % 90’ı Kürt idi üstüne bir de örneğin, oysa 1 Kürt’e karşılık 9 Türk
ölürse, galip gelem olasılıkları olabilirdi. Asıl önemlisi, falili mehul ve
kayıp olarak yazılanların epeyisini de, PKK hacamat etti Kürtler’den.
Şu anda,
HDP’nin hiçbir şansı kalmadı. TC başarılı falan değil. ABD; Kürtler’i,
Talabani, Barzani, Salih Müslim dahil olmak üzere, feci sattı. TC IŞİD’e daldı,
bu arada PKK de güme gitti. ABD ve AKP, ‘al gülüm, ver gülüm’ oynadılar
İncirlik anlaşmasıyla.
Birleşik
Kürdistan, en az 30 yıl daha kurulamaz duruma geldi.
BDP, her
an HDP’den ayrılabilir. Umarım, o koşullarda her ikisi de bağımsız adaylarla
seçimlere girme akıllığını ve sağduyusunu gösterirler. Yani, TBMM dışında
uzlaşma olamayacak şimdilik.
AKP,
değil 8 milyon Kürt’ü, 80 milyon Türk’ü de ateşe attı. 2 ayda, 1.250 kişiyi
mezara gönderdi ve hala oyları bariz biçimde düşmüş değil.
2 ve 4
partili uç-sağda, ancak ve ancak japon kale maç ve poliello oynanabilir, bildiğimiz
çift kale maç değil. HDP ve diğer Kürt odakları buna aymadı.
Yani:
Demirtaş
Türkler’i doğduğuna pişman edemez ama çok yakında doğduğuna kendi pişman olacak
gibi. Dua etsin, Apo ve PKK, onun kellesini istemesin. Kemal Burkay için
istemişlerdi zamanında. Anımsatırım.
Dipnot:
Görseli
aldığım site, Japon Kale maçın, bilgisayar versiyonuymuş. İlginç, oyunu var ama
kendi asılı yok internette. Bunu imlemenin gerekli olduğunu düşündüm.
1 yorum:
Merhaba, başlığınız yanıltıcı ve kışkırtıcı değil mi? Demirtaş Türkler demiyor, saldıranlar diyor. Bütün Türkler HDP binalarına saldırmadığına göre, Demirtaş'ın da bütün Türkleri pişman etmesine gerek yok sanırım.
Yorum Gönder