Perşembe, Ağustos 04, 2016

Fassbinder’i Bir Kez Daha Sevmek

Fassbinder’i, Kafka’yı değil...
Dekadantı, püriteni değil...
Şimdi ve burada faşizm-engizisyonun dekadansı zamanı...
Acı var, çok çok büyük Acı...
Kültürel dedem-babam olarak Kafka-Fassbinder ikilisinin karasularını 1995 gibi terketmiştim. 2016’da geri dönmüş oldum, açıktan pas geçercesine...
Eskiden aşırı elektriklenince, meni-yasemin kokardım.
Şu an öyle kokuyorum. Belki 15 yıl sonra ilk kez.
Sanat çizgisi bu işte...
Duygu ama en derin ve zehir yeşili duygu...
Sana Gül Bahçesi Vaad Etmedim, Godot’yu Bekliyor ve Godot gelince, öldürülecek. Kriminaller öyle söyledi çünkü. Hapishanede ya da içerisi tımarhanede, dışarısı toplama kampında.
Primo Levin’nin bir şeyleri yazmayı kaçırdığını düşünürdüm ve hissederdim hep. Bunlarmış. O da bunları yaşadı ama ayırsamadı ve yazmadı.
Onun yerine, 1975 Golda Meir şöyle dedi:
Evet, maalesef orospularımız var İsrail’de.
Ama o da katliamları söylemedi: (İsrail kurulmadan önce ve onu kurmak için) 1946’da Kudüs’te 90 ölü, 45’ Musevi gibi.
Dipnot:
Bu yeni dizi, bir başlık gereksiniyor ama henüz adı yok. Dolayısıyla, Ceset Çiçeği’nin Adı (CÇA) olsun şimdilik.
Latince adı da, amorphallus titanum imiş. Yaraksever dev, yani.
Çiçek, 75 yıldır ilk kez kendi kendine çiçek açmış, 2. Dünya Savaşı’ndan beridir ilk kez yani. Ceset kokusu almış olacak.
(2 Ağustos 2016)



Hiç yorum yok: