Eğer
İstanbul, bir birlik ve beraberlik ortamında böyleyse, gerçek ve büyük bir felaket
durumunda, daha önce tanımladığım düzeyi, yamyamlık ötesine alıyorum.
Bakırköy’den
Taksim’e 19:00’dan 21:30’a kadar olmak üzere, 2,5 saatta ve 4 araçla geldim.
Saat 19:30’da bile herkes yürüyerek, mitingden kaçıyordu, varoşlara doğru.
Duyurular
geçersizdi, hiçbir hat çalışmıyordu. Kapatılması gerekmeyen hatlar kapatılmış.
Onlardan kalan 1-2 otobüs 3 katı yolcu taşıdı.
Şöförlere
emir verilmiş, akbil basmadan sokmayın, diye. Bu nedenle, binemeyenlerle
şöförler arasında kavgalar çıktı.
Otobüstekiler,
yumurtadan yeni çıkmış civciv gibi, varoşlarından çıkmış, Suriye’den bile
değil, Afganistan’dan gelmiş gözlerle, asıl İstanbul’a bakıyorlardı. Otobüs
içinde yer açmayı bilmiyorlardı. Söz dinlemiyorlardı. Birbirlerini kollayamıyorlardı,
çocuklar kayboluyordu.
Devlet
kaput idi. Hem de mafiş kaput. Ortalıkta bir tek güvenlik görevlisi yoktu. 1
Mayıs için, çevre illerden 50 bin polis getirmeyi biliyorlar ama kendi
popolarını koruyacak mecalleri yok.
Bugün en
az on bin kişinin cüzdanının yürüdüğüne eminin. Çünkü bunu yapabilecek tipleri
gözümle gördüm.
En
acınası olan ise, Galata Kulesi dibinde selfi çektiren ergenlerdi. Kellelerinin
gitmiş olabileceğine aymadan, yılışık sırıtmalarla, gelene geçene köstek
olarak, poz veriyorlardı. Evsiz alkolikler, fonda şiki şiki baba baba
çalıyorlardıl.
Devlet
yok, halk da yok. Ülke de yok o zaman.
Kaç kere
söyledim:
Anarşist
olan benim. Siz devleti koruyacaksınız. Devlet, bu biçimde ancak yıkılır ve
yıkıldı da.
3
haftada, kendi partileri dahil, TBMM’deki diğer partiler de dahil, sistemi taşıyabilecek
ve birarada tutabilecek tüm resmi ve özel kurumları sıfırladılar ve hatta
eksilediler.
Ayaktakımı
ve başıbozuklar, işte şimdi rahatça talan, tecavüz, gasp, darp, şu bu yapabilirler.
İmam
osurdu, cemaat ishal.
(7 Temmuz 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder