Cumartesi, Haziran 09, 2018

İnsan Türüne Ne Kadar Karşıyım?


Önnot: Bu soruyu ‘Üç Cisim Problemi’ adlı bilimkurgu romanı okuduğumda kendime sordum. Yanıtı vermeye çabalayacağım ama sonuçta epeyi kesinsizlik kalabilir.
Gelecekbilimi 1974’te öğrendim ama üzerinde tam-yoğun çalışmaya ancak taa 2006’da başladım denebilir. Dünya Sistemi konusu için de bu böyle oldu. Öznel neden ise, alkolizm tedavisine başladığımda, meşgale olacak yoğun bir konu bulmaktı: O günden beridir de hemen tüm bloglarımın başlığı ‘gelecekbilim’ oldu.
Dünya Sistemi’ci olsalar bile tarihçiler, nedense gelecek üzerinde çalışmayı reddediyorlar. Bu, daha çok uzmanlık takıntısı, çünkü zaten yarın 2 gün sonra dün oluyor ve tüm gelecekler geçmiş olageldi hep. Wallerstein olsun, ‘Geleceğin Kısa Tarihi’ni yazan Attali olsun, 2001 ertesinde ABD zayıflamasını yazdı ama sistemin öngördüğü üzere, global bir çöküş dönemini yazmadı. Üstelik Alain Minc, 1999’da ‘Yeni Orta Çağ’ı yayınlamıştı.
Yani, benim için geçmişbilim-gelecekbilim / tarih-fütüroloji tümleşik bir alan.
(Şerh: Tam sentez için, zamanbilim / şimdibilim diye bir bilim dalı gerekiyor mu, 12 yıldır hala emin olamadım.)
İşte bu tümleşik bilgi disiplini 12 yıldır benim için, ilkede anti- / trans- / post- / meta-hümanist.
Anti-hümanizmim kendimi bildim bileli var. Trans-hümanizmim ise, ilk bilimkurgu romanını okuduğum (Geçmişini Unutan Adam, Çağlayan Yayınları) 1970-1971’den beridir var.
Dünya Sistemi tarih içinde, evrimbilim ise tarihöncesinde insanın 500 ila 5 bin yıldır neler yapabildiğini ve yapamadığını limit tamama yakın listelemiş durumda. Yani, insanı yapıp yapabileceği herşeyi aşağı yukarı biliyoruz ve bu insan türünü kurtarmıyor.
Kişisel öfkem ve nefretim 7 milyar kişiyi bir kalemde öldürmeyi düşünebilecek düzeyde ama bu kuramsal.
Şerh: Benim şiddet anlayışım hep kuramsal olageldi. Kendimden güçlüyü dövemem, dayak yerim (ki yedim de), kendimden güçsüz dövmek beni kendimden utandırır, edimsel durumda yani. Başka bir deyişle: öldürme listemde  Başka bir deyişle: öldürme listemde 40 kişi var ama bugüne kadar tek bir kişiyi öldürmeye kalkmadım, bundan sonra kalkmam da zaten.
Gelecekbilimciliğim limit 0 müdahalecidir, yani insan türün her ne olacaksa, ben onlara her ne kötülük yapmak istiyorsam, onu kendi kendilerine yaptığını iezliyorum çünkü. Bir anarşist olarak, devleti savunanların devleti tasfiye ettiğini de izledim.
İnsan türüne olumlu veya olumsuz, şiddetli veya şiddetsiz bir edimsel-müdahale düşünmüyorum tüm bu nedenlerle. Tam tersine, tarihte enerjisi atmamış çok fazla kurulu-zemberek-etki-tepki birikmiş olduğunu düşünüyorum. 7 milyarın azalması için, 0 doğumu ölü kontrolüne yeğ tutmam bu nedenle. Ki zaten 3. Dünya kadınları bile, giderek daha az sayıda çocuk doğurur oldular. Tabii, bir de insanların kendi sorumluluklarını taşımaları gerektiğini düşünüyorum.
Ne kaldı geriye o zaman?
Geçmişteki Homo Neanderthal ve Homo Sapiens ilişkisi ile kuramsal olarak 70 küsur yıldır süregelen Homo Sapiens ile Homo Posterus ilişkisi. İlk ikili gen alışverişinde bulundu, ikinci ikili belki binlerce yıl boyunca kültürel alışverişi sürdürecekler. Yani, şu ya bu biçimde Dünya ev-gezegeni üzerinde bunlar birarada var olacaklar. Homo Sapiens’in kendini % 100 sileceğini sanmıyorum. Homo Posterus’un Evren’deki evrimi ise, Homo Sapiens’in Dünya’daki evriminden bile uzun sürebilir.
Ancak, artık 60 yıla basamak dayayan biyografim ertesinde insan türüne hoşgörü göstermem mümkün değil. Tarihin boktan dönemlerinden birine denk geldim sonuçta. İnsani sayılan hiçbir ahlaki değere uyulmadığını uzun süredir gözlüyorum, hem 1. Dünya’da, hem de 3. Dünya’da. Geriye de boş Dünya diye bir kalmadı / bırakılmadı epeyidir.
Ancak, bilimkurgu romana dönersek:
İnsan türünün yok olması için ET’lerle işbirliği yapar mıydım?
Hayır.
Ahlaki nedenlerle değil. Romanın da açımladığı üzere ama John Le Carre’nin casusluk romanlarında yaklaşıp ıskaladığı biçimde, tezler de antitezler de boktan olabilir ve artı hiçbir tez veya antitez tümden boktan değil, Homo Sapiens bile, sonuçta bilimi, sanatı ve düşünü var.
Öte-düşüncenin bilim, sanat, düşün ile üretilemeyeceği, bu üçünün birer tümleşik üst-dil-düşünce-sistemi olduğu ama bunların öte-düşünce için şimdiden yetersiz kaldığı yönünde kanım mevcut.
İşte ben zihnimi yırtmadan bu öte-düşünceye yoluna açılan eksodus vektörlerini imlemeye çabalıyorum. Yani, kendimi bir insanbilimci saymama karşın, bilimin dilini bile metamorfozlayıp dehümanize ediyorum kısacası. Benim anti-hümanist tarzım da böyle işte.
Nokta. Es.
(8 Haziran 2018)

Hiç yorum yok: