Kendi
gözlerimizle bizzat izlediğimiz için örnekleyelim:
Çingeleşmiş
Türkmenler ve türkmenleşmiş Çingeneler var, Anadolu’da yani: Oluşum süresi de
11.-19. Yüzyıl arası olması gerekiyor. (Ne yazık ki Anadolu-içi Çingene
göçleri, etniden sayılmadıkları için, Osmanlı döneminde pek kayıtlanmamış,
Cumhuriyet bile onlara başta kimlik kağıdı vermemiş.)
Bu neyin
göstergesidir?
Bizce
bu, lümpenliğin göstergesi, hatta kanıtıdır. Çünkü, ulus-devlet üzerinden
ısrarla dayatılan etnik kimliğin içi boşluğu ve herhangi bir halk tarafından,
belki maddi / manevi çıkar karşılığında, belki hiç karşılıksız, hatta hiç
nedensiz terkedilmesi ve hatta düşman-karşıt-rakip olan birinin üstlenilmesi,
ancak ‘lümpenlik’ sözcüğüyle karşılanabilir bizce.
Aranot:
Nasıl ki lümpen burjuvalık varsa, etnik lümpenlik ve lümpen etnisite de vardır.
Bunun
oluşum süreci, zaman içinde uzayabilen bir ozmozis ile mümkündür: A
kategorisinin öğeleri eksilirken, B kategorisinin öğeleri artar: A’yı A yapan
temel öğeler gitmişken ve B’yi B yapan öğeler gelmişken A, artık B’dir.
Her iki
çevrim de birer disbiyözdür. Yani:
Eğer tek
tek olsaydı, zararlı olmazdı ama aşağı yukarı tüm halklar arasında bu olduğu
için, bu lümpence olduğu için, bir halkın kültürel kimliğini (yani namusunu ve
ahlakını) bile koruyamaması nedeniyle zararlı. Hem de çok zararlı.
Zararlı
olmayan istisnaları da olabilir, beyaz-Trakyalı Çingeneler gibi belki.
Bugüne
kadar hiçbir tarih, coğrafya, sosyoloji, etnoloji, kültüroloji kitabında
halkların; yer, ad, ırk, dil, din değiştirdiğini okumadım (yani hepsini
birarada okumadım). Bunun anlamı şudur: Bir
halkı o halk yapan hiçbir şey yoktur.
Bu
ozmosis-disbiyöz durumuna da, halkların bu durumunu imlemek için değil, tüm
epistemik alanlar içinde, ozmosis-disbiyöz
ikilisine bilindik ilk örnek olduğu için eğildik.
(6 Haziran 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder