Pazar, Haziran 03, 2018

Kulluk, İtaat, İtaatsizlik, İsyan, Devrim


Genel bazı koyutlarımız:
Tarih, kitlesiyle ve iktidar seçkinleriyle, 5 bin yıllık bütünselliğinde % 51-90 arasında kesinlikle yapabileceğini yaptı.
Kitle iktidar seçkinlerine teslimiyet değil, onlarla kendi sömürüsü için işbirliği durumundadır.
İktidar seçkinleri ve devlet; ne yönetmeyi, ne de sömürmeyi beceremedi. Yani, 5 bin yıldaki başarı oranı % 50’den aşağı, her ikisi için de.
Tarihsel gözlemler:
2 bin 500 yıl önce, ‘demokrasi’ sözü edildiğinde, köleler ve oy hakkı olmayan kadınlar vardı ve bunu o ulu filozoflar bal gibi görüyorlardı. İnkar ve yalan söylem kullandılar yani.
500 yıl önce La Botie ‘Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’de konuyla ilgili gözlem ve saptamalarını ilk kez açıkça yazdı. İnkar ve yalan söylem kullanmadı yani. İktidar da, kitle de, yaptığı hataları görebilir, sorgulayabilir, öder yani, bunlardan sorumludur yani, kendinden sorumludur yani.
Sivil itaatsizlik kavramı, Thoreau ve 1849 momentli. İsyan değilse bile, devletin sözünü dinlememeyi ve emirlerine uymamayı aklına getirmiş: Sonuçta devlet, sana vatan için ölmeni emrediyor ve sen reddediyorsun ve emre itaatsizlik ediyorsun.
Ondan etkilenen tam isyan, Bellegarrigue ve 1850 momentli.
Devrim, 1789 ve 1917 momentli.
Çıkarımlar:
Tam kulluk, az itaat (ve görülmeyince emirden arazi olma), itaatsizlik, isyan ve devrim, hem nicelik, hem de nitelik olarak yanyana gidegelmiş.
5 bin yıllık tarihin sonunda kitle; zorunluğu eğitimin ve okuryazarlığın yükünü inkar ediyor hala, verdiği oyunun bedelini ödemeyi inkar ediyor hala. İsyan ettiğinde veya devrim yaptığında ise, ıskalıyor veya entel jakobenlere direksiyonu kaptırıyor.
Bu açıdan bakınca başarı % 33’ten aşağı ama yeterince negasyon örnek biriktiği için de % 25’ten yukarı.
Saptamak istediğimiz moment buydu.
Bu demek değil ki herşeyin yerli yerine oturması için 10-15 bin yıl süre geçmesi gerekli. 500 yıl sonra insanlar yeterince uzaycılaşmış olacağı için, bu sabit politik-söylem devreden çıkacak, tıpkı 200 küsur yıllık ulus-devlet söyleminin iptal edilmişliği gibi.
Sonuçta, nasıl ki AB kavramı gerçekleştiğinde artık kendini tasfiye etmiş idiyse, demokrasi kavramı da öyle.
Bu da, insan türüne bedavaya verilmiş ve sorumluluğunu almak istemeyeceği bir özgürlük. Kadınların bedavaya verilmiş seçme hakkını pek makul kullanmamışlığı, kayıtlı olduğu için, kısa vadeli gelecekten bu konuda da umutlu değiliz.
Dolayısıyla, Verhulst denklemi çerçevesi içinde, daha çok kulluk-devrim arası salınımları sözkonusu olacak ama oluşacak olgu örüntülerinin tamamına yakını, daha öncekilerin yinelemesi olacak.
Mikro-devlet veya ada-devlet ütopyaları hep uygulanabilirdi, ancak tarihte olumlu örnek hiç yok, epeyi kere daha denenir gibi.
Üniversite gibi devlet-dışı kültür uygulamaları hep uygulanabilirdi, epeyi olumlu örneği var, bu çizgi hala kullanılabilir durumda yani.
Ondan sonrası ise, boş kağıt gelecek.
(2 Haziran 2018)

Hiç yorum yok: