Genel
bazı koyutlarımız:
Tarih,
kitlesiyle ve iktidar seçkinleriyle, 5 bin yıllık bütünselliğinde % 51-90
arasında kesinlikle yapabileceğini yaptı.
Kitle
iktidar seçkinlerine teslimiyet değil, onlarla kendi sömürüsü için işbirliği
durumundadır.
İktidar
seçkinleri ve devlet; ne yönetmeyi, ne de sömürmeyi beceremedi. Yani, 5 bin
yıldaki başarı oranı % 50’den aşağı, her ikisi için de.
Tarihsel
gözlemler:
2 bin
500 yıl önce, ‘demokrasi’ sözü edildiğinde, köleler ve oy hakkı olmayan kadınlar
vardı ve bunu o ulu filozoflar bal gibi görüyorlardı. İnkar ve yalan söylem
kullandılar yani.
500 yıl
önce La Botie ‘Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’de konuyla ilgili gözlem ve
saptamalarını ilk kez açıkça yazdı. İnkar ve yalan söylem kullanmadı yani.
İktidar da, kitle de, yaptığı hataları görebilir, sorgulayabilir, öder yani,
bunlardan sorumludur yani, kendinden sorumludur yani.
Sivil
itaatsizlik kavramı, Thoreau ve 1849 momentli. İsyan değilse bile, devletin
sözünü dinlememeyi ve emirlerine uymamayı aklına getirmiş: Sonuçta devlet, sana
vatan için ölmeni emrediyor ve sen reddediyorsun ve emre itaatsizlik ediyorsun.
Ondan
etkilenen tam isyan, Bellegarrigue ve 1850 momentli.
Devrim,
1789 ve 1917 momentli.
Çıkarımlar:
Tam
kulluk, az itaat (ve görülmeyince emirden arazi olma), itaatsizlik, isyan ve
devrim, hem nicelik, hem de nitelik olarak yanyana gidegelmiş.
5 bin
yıllık tarihin sonunda kitle; zorunluğu eğitimin ve okuryazarlığın yükünü inkar
ediyor hala, verdiği oyunun bedelini ödemeyi inkar ediyor hala. İsyan ettiğinde
veya devrim yaptığında ise, ıskalıyor veya entel jakobenlere direksiyonu
kaptırıyor.
Bu
açıdan bakınca başarı % 33’ten aşağı ama yeterince negasyon örnek biriktiği
için de % 25’ten yukarı.
Saptamak
istediğimiz moment buydu.
Bu demek
değil ki herşeyin yerli yerine oturması için 10-15 bin yıl süre geçmesi
gerekli. 500 yıl sonra insanlar yeterince uzaycılaşmış olacağı için, bu sabit
politik-söylem devreden çıkacak, tıpkı 200 küsur yıllık ulus-devlet söyleminin
iptal edilmişliği gibi.
Sonuçta,
nasıl ki AB kavramı gerçekleştiğinde artık kendini tasfiye etmiş idiyse,
demokrasi kavramı da öyle.
Bu da,
insan türüne bedavaya verilmiş ve sorumluluğunu almak istemeyeceği bir
özgürlük. Kadınların bedavaya verilmiş
seçme hakkını pek makul kullanmamışlığı, kayıtlı olduğu için, kısa vadeli
gelecekten bu konuda da umutlu değiliz.
Dolayısıyla,
Verhulst denklemi çerçevesi içinde, daha çok kulluk-devrim arası salınımları
sözkonusu olacak ama oluşacak olgu örüntülerinin tamamına yakını, daha
öncekilerin yinelemesi olacak.
Mikro-devlet
veya ada-devlet ütopyaları hep uygulanabilirdi, ancak tarihte olumlu örnek hiç
yok, epeyi kere daha denenir gibi.
Üniversite
gibi devlet-dışı kültür uygulamaları hep uygulanabilirdi, epeyi olumlu örneği
var, bu çizgi hala kullanılabilir durumda yani.
Ondan
sonrası ise, boş kağıt gelecek.
(2 Haziran 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder