Bir
akademik çalışma.
Epeyi
sosyolojik hata içeriyor ama konusunda ender bulunan bir örnek.
Bu
çalışma aracılığıyla, Türkiye’nin 2000-2020 gündelik yaşam kültüroloji hakkında
bazı değerlendirmeler ve irdelemeler yapalım istedik.
+
Önce
bildiğimiz kuramsal girizgahlar:
Global toplumların son kültürel
mod evresi
hakkında çok fazla klişe var
(akademik tez klişe bilgi demek zaten, onu geçiyoruz). Her zaman klişeler var olur
ama buradaki, doğrunun aralarına
girmesine izin vermeyen bir güruh portresinde olmuş bu kez.
Çalışmayı
yönlendiren tez hocası olduğunu tahmin ettiğimiz hanım (Nurdoğan Rigel),
konunun aslında gösteri toplumu
kavramından başladığını belirtiyor.
Dakka
bir, gol bir.
Gösteri
toplumu imajı ele alır, oysa çöp bir ontostur / varlıktır. Zaten bu yaklaşımın
getirdiği bilgi hataları, tüm video boyunca sürüyor.
“Ne
tükettiğimiz, ne olduğumuz’dur gibi, abuk sabuk bir tez var örneğin.
Burada
sorun, adı ne olursa olsun, gündelik
yaşam kültürolojisinin hala akademik bir başlık olmamasında. Oysa Murdock, 50-60 yıl önce kültürü şematikleştirmiş. Bu başlıkların önemli
bir bölümü gündelik yaşamla ilintili. En önemlisi ise, normal insanların
yaşamlarının tamamına yakınını bu gündelik yaşamın belirliyorluğu. Yani başka
bir deyişle, bugünkü kültürel aşamada bile, insanların gündelik yaşamlarının
kültürolojisi, gösteri ile hiç mi hiç ilintili değil.
İkincisi,
verileri okumada hatalılar. Etiler’de filtre kahve, Bağcılar’da neskafe paketi
artıkları var ama kimse bunu alaturka
kahvenin devreden çıkması ile yorumlayamamış. Bir de zengin semtteki filtre
kahvenin birim içiminin, fakir semtteki neskafe üçü bir yerde içiminden daha ucuz olduğunu görememişler (ki zengin
semtteki market fiyatlarının fakir semtteki dinci marketlerden daha ucuz
olabildiği gerçeğini de bilmeleri ve göstermeleri gerekirdi). Bunun için,
buldukları market fişlerine bakmaları yeterdi. Ama bu okuma için, 250 gramlık
bir filtre kahve paketinden kaç fincan kahve çıkacağını bilmeleri ve hesaba
katmaları gerekir. Yani çalışma, onlarca öncül veri olmadan anlamlı olamazdı,
olamamış da zaten.
+
Sonrasında,
bugünkü bit pazarlarında sürekli gördüğümüz biçimde, insanların ameliyat
eldiveniyle çöpe, hurdaya, bit pazarına girmesi durumu var. Bu, son 5 yıllık bir
trend. Daha önceleri bunu yapana
gülerlerdi, yapmayanlar yapanlara hala gülüyor; o meslekteniz, oradan biliyoruz.
İşte bu:
Alandan birini,
yani bir hurdacıyı danışman olarak yanlarına almalıydılar.
Görüntü
olarak koydukları kişi, bir hurdacı olarak çok fazla temiz kıyafetli, figüran
ya da kast gibi.
+
Artı,
kendilerinden önce yapılmış çalışmaları görmemişler gibi. Bakmamışlar bile.
Kriton
Curi, 40 yıl önce İstanbul çöplerini bilimsel olarak inceledi ve kitaplar ve
makaleleler yazdı. Onlardan hiç bahis yok.
+
Gelelim
içeriğe:
Bir
görünüm bir şeyi temsil ediyordur.
Buna
takmışlar.
Oysa, kültürel verilerin % 99’u anlamsızdır,
tarihsel olayların da öyle.
Yani bir
görünüm, her zaman bir şey temsil etmez.
Yanısıra,
bir görünüm kimi kez birden çok şeyi
temsil eder, farklı semtlerdeki farklı kahve ambalajları konusu gibi.
Bunun
için gündelik yaşam kültürolojisi okumasını bilmek gerekir. Bu çalışmayı
yapanlar, bunu bilmiyorlarmış.
+
Gelelim
dolaylı göstergeye:
Cimrileşme olayı varmış. Rahatlarmış, çünkü
bunu kimse görmeyecekmiş. O yüzden o kadar rahatlarmış. Görülselermiş, bu kadar
cimri olmazlarmış gibi, abuk sabuk bir tezleri var.
Yanu bu
akademisyenler, Ulus veya Ihlamur semt pazarlarına hiç mi girmediler?
Oralarda
zengin giyimliler, fakir giyimlilerden daha çok pazarlık ederler. Çünkü zenginler
cimridir, fakirler müsriftir bu ülke.
+
Marlboro
ve Iphone görünür tüketim ürünleridir, fakir de onları kullanır bu ülkede.
Ancak
hiçbir fakir, bunları kullandığı için kimsenin gözünde sınıf atlamaz, atlayamaz.
+
Eskiden
McDonalds köfte ekmek satmazdı, kafe evleri türk kahvesi satmazdı. Sonra
globalleşme tutmadı, yerelleşme geldi.
Keza,
aynı evni çöpünden köfte ekmek paketi de çıkar, Mc Donalds paketi de. Bu da eviçi kuşak ve altkültür farkını imler,
Alamancılar’ın 1., 2., 3. kuşak farklılıklar gibi.
+
Sonra
semtlerarası jentrifikasyon ve dejentrifikasyon durumları var.
Cihangir,
avam semti oldu örneğin.
Dikilitaş,
3-5 bin lira kiralı elit semti oldu örneğin.
Bir de,
Etiler x Bağcılar gibi ikili değil de, üçlü veya daha çoklu semt kültür
farklılığı derecelendirmesi iyi olurmuş. Yanısıra, Tophane x Kasımpaşa ve Kasımpaşa
x Kurtuluş komşu-semt karşıtlıkları önemli. Eski durumuyla (1995 gibi) Karanfilköy x Akatlar farkı inanılmazdı
örneğin.
Önünden boklu dere akan gecekondu, milyonluk daireli
sitenin dairesine komşuydu.
Milyonluk
dairenin arka penceresinde, kuruması
için asılmış renkli donlar görünürdü örneğin.
+
Çalışmanın
ana dert-konusu ve/ya anafikri ‘kimler neleri tüketiyor?’ imiş.
Bunun
için, çöp karıştırmak yerine, kasa fişleri de toplanabilirdi. (Bu şöyle yapılır:
Herhangi bir marketin kasasının önünde alınmamış fişler birikir, gidilir,
sorulup onlar toplanır.)
+
Bizim
için anafikir ise şu:
Çöplerden
gündelik yaşam ne kadar okunabilir?
Fazladan
veya farklı olarak:
Kesinlikle
eczane fişleri gerekli, sağlık dağılımı okuması için. Çöpteki ilaçlar,
kullanılmayan ilaçlardır, onlar anlamlı veri sağlamayabilir.
Aidat,
elektrik, su, doğal gaz, telefon faturaları gerekli. Ki bunlar atılmaz,
kültürel gelenek olarak epeyi uzun süre saklanırlar.
+
Çıkış.
Dolayısıyla
sonuç olarak, çöplerdeki malzemelerin çabuk tüketilen maddeler için veri
sağlayacağını, diğerleri için başka alan araştırmaları gerektiğini ekleyerek
metni bağlayalım.
Dipnot:
İstanbul
2020 gündelik yaşam kültürolojisi panoraması için, böylesi 10-20 semt
diyalektiği örneklemelerine gerek var.
(15 Ocak 2020)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder