Daha
1840’tan ve Verhulst’tan beridir, felaketler hakkında bilinen genel bir şey
var:
Felaketleri
yaratan nedenler kendini de yok ederek, felaketi durdurabilir.
Bu,
Malthus teorisine karşı bir tez. Verhulst, nüfus artışını yaratan etkenlerin
bir noktadan sonra, kendilerini azaltacağını veya sıfırlayacağını matematik bir
denklemle göstermiş.
Orman
yangını da, belli koşullarda kendini söndürebilir, yani boğabilir.
Felaket
için genel bir kural daha var.
O ya da
bu felaket önlenebilir, durdurabilir veya tedavi edilebilir ama felaketler hep
vardır.
Bu
durumda, enerjinizin bir bölümünü müstakbel ve olası felaketler için ayırmanız gerekir.
Ama bu hiç yapılmaz, yapılmıyor, yapılmayacak.
Adapazarı,
2 depreden sonra bile aynı yere, fay çatlağına ve dere yatağına yeniden inşa
edildi, Şimdi yeni depremi bekliyorlar.
Depremler önlenemez.
Yalnızca
depremlere hazır olunabilir.
Türkiye
depremlere hiç hazır olmuyor, çünkü uğraşmıyor.
Virüssel salgınlar önlenebilir, durdurabilir,
tedavi edilebilir. Corona için de öyleydi.
WHO
belki 40 yıldır global salgında global nüfusun en çok % 5’inin öleceğini
hesaplamış. Bu, Avrupa vebası için üçte bir, bazı Amerika yerlileri bölgeleri
içinse, % 95-99 olmuş. Karşılaştır-karşıtlaştır. Ders al. Uygula.
Salgın
için karantina oluşturulabilir. Bu, suç değildir ama oradakilerin çoğu yine
ölür.
Salgına
yakalanmış hastası çok olan bir köy, yalıtılıp yakılabilir. Herkes ölür ve bu
suç olur.
Bedeker
ise daha da aşırıya gitmiş: Sağlam bölgedekilerle, salgınlı bölgelerdekiler
arasına tampon bölge yaratıp, oraya zekat keçisi bir seçilmiş insan kümesi
yerleştirip, onları kurban etmek ve böylelikle salgını denetlemek. Bu, World
War Z’deki kurmaca bir örnek ve hiç denenmemiş ama bu gidişle her yerde
yapılmak zorunda kalınacak.
Bunun
için geçmişe bakabiliriz:
Avrupa
vebası Çin’den başladı. Yıllar boyunca, İpek Yolu ticaret rotaları boyunca
atlaya sıçraya yayıldı. Avrupa’ya vardı ve orayı 3-5 dalgada vurdu.
Karantina
başlatıldı.
Hastası
çok olan yerler yok edilebilir ama günümüz global koşullarında bu imkansız
gibi.
Günümüz
koşullarında, tampon bölge de yok gibi. Onun yerine, virüsün durak ve uyku
noktaları var.
Salgının
matematiği genelde şudur: Birinci dalga hastalıkta N hasta için X süre
gerekirken, bu süre her dalgada daha da kısalır, sonunda çığ etkisi oluşur,
salgın patlar.
Günümüz
koşullarında bu, bildiğimiz grip için böyle. Bundan 40 yıl önce insanlar yılda
pek pek 1 kez grip olurken, İngiltere’de şu an insanlar her ay grip olur
olmuşlar. N kişilik bir hanede her an biri grip demektir ve grip yok edilemez
demektir.
Gribi de
herkes ve sürekli olduğu için, kanıksama vardır ve salgını günümüz koşullarında,
çığ etkili kılacak ve tetiği çekecek etken budur.
Helikopter kazası ise basitti. Olmayabilirdi.
Bryant pilota ‘kalkma’ derdi, olur biterdi.
Görüldüğü
gibi, felaketler tümeli için kabaca
bir harita var ama epeyi yeri boş, noktalanmamış, verilenmemiş yani.
Nüfus
0-400 milyon, alan tüm globalite.
Şöyle
ironik-kurmaca bir örnekle sözü bağlayalım:
Belki
Bryant, Corona cirüslü idi ve düşerek, düştüğü bölgeye salgını taşıdı.
Yani:
Hiçbir
felakette neden-sonuç ilintisi birebir
yönetilemez.
Birden
sonrasıysa istatistik ve Bedeker karar
ağacı (kimlerin ölüme sürüleceğinin seçimi).
Unutmayalım:
21.
Yüzyıl krizleri içinde, en çok ölüm yaratma olasılığı taşıyanı salgın. Sonra
kıtlık ve savaş var. Enerji ve çevre çok geride oran olarak. Göçmenler ise, hem
nüfus azalması, hem nüfus artışı yarattı.
Ve Dünya,
var olan nüfusunun % 5’inin değil, % 40’ının
yok olmasını gerektiren bir global-üstü
açmaz içinde. Tersi durumda, % 50-100 nüfus birden yok olabilir. Evrim
tarihindeki % 99-100’lük tür ve birey toplu yok oluşları, bunun böyle
olabileceğini kanıtlıyor.
(29 Ocak 2020)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder