ABD,
İran’ın en önemli komutanlarından birini öldürdü.
İran,
uzun süre beklemedi, 2 ABD üssünü vurdu.
Bugüne
dek, eski paradigmalar silinirken, yeni paradigmalar oluşmuyordu. Artık, yeni
paradigmalar da oluşmaya başladı gibi.
Obama’nın
yapmadığını Trump yaptı ve İran’ı parçalama yoluna girdi. Kısa vadede değil ama
orta ve uzun vadede. 5 yıldan uzun sürede.
Böylelikle,
sıraya Pakistan ve Suudi Arabistan da parçalanmak için girmiş oldu.
Böylelikle,
Türkiye’nin parçalanma olasılığı daha da azaltılmış oldu.
Ara
şerhler:
Bir:
Türkiye,
1945-2020 arasında, Ortadoğu satranç
tahtasında, Batı tarafından hep bir piyon olarak görüldü, Türkiye de
kendini böyle görmeye alıştı. Son gelişmeler, bunun böyle olmadığını kanıtladı.
Çünkü Türkiye-Araplar gerilimi, hep vardı ve Türkiye hep bugünkü konumundaydı,
yani Batı Türkiye’yi çok daha verimli kullanabilirdi: Örneğin, onu 1980’de
piyonluktan şahlığa değilse bile, atlığa veya filliğe taşısaydı, herkes çok daha fazla kazanmış olurdu. Çünkü,
Türkiye, ister Tanzimat kafası,
işter aşağılık kompleksi kafası, hep
Batı’ya gönüllü kul oldu, son 200
küsur yıldır yani.
İki:
SSCB’nin
Türkiye’yi Yalta’da fedası yanlış
bir hamle olarak görünmeye başladı. SSCB, Doğu Avrupa’yı yitirdi ama Türkiye’yi
alsaydı, yitirmeyebilirdi.
Üç:
İsrail
ve Türkiye’nin çıkarları ayın olabilecekken, asla öyle olmadı. ABD, bunun böyle
olmasını sağladıysa da hatalı, buna bilmeden izin verdiyse de hatalı.
İkinci
1980 dalgası, bu koşullarda artık kurulabilir görünmeye başladı.
Türkiye,
petrol üzerinden, yılda 25 milyar dolar komisyon, 25 milyar dolar zam karı elde
edebilir. O zaman da, 2020 = 1 trilyon dolar eksinin fazla anlamı kalmaz.
Türkiye’nin
ekonomik durumu, çok çöktü. Yoksa, bu koşullarda ciddi bir bir global atak
yapabilirdi. Artı ve ayrıca, Erdoğan gibilerin vizyonu, gerçek global güç Türkiye için çok yetersiz.
Yani
Türkiye, yine her zamanki gibi arada
kalacak. Unutmamak gerekir ki Türkiye’nin GSYİH’sı artık Dünya ortalamasının
gerisinde.
Parçalanmış
Libya, Suriye, Irak, İran, Pakistan, Suudi Arabistan panoraması, sürdürülebilir
bir süreç değil.
Artan
petrol fiyatlarıyla birlikte, altın ve buğday da yükseliyor. Döndük dolaştık,
geldik yine reel sektöre.
Yalnız
sorun şu:
Petrol
fiyatları 10 dolardan 100 dolara çıkarsa, kimse ölmez ama buğday fiyatları 100
dolardan 1.000 dolara çıkarsa, milyonlar ölür. Savaşlardakinden daha çok insan
ölür.
Bu politik-militarist-ekonomik gidişatın
olası vektörlerinden biri de bu.
İran
1980’de 1 milyon kişi, Türkiye’den transit geçmişti. Bu kez 2 milyon kişi
geçer. Ki bu da Türkiye’yi daha çok Lübnan’laştırır ve Beyrut’laştırır.
Dışarıdan
bakınca, parçalanmayan Türkiye ile, çevresinde parçalanmış 15 ülke, Türkiye
hegemon olamadıkça, daha büyük bir girdap yaratır. Parçalanma sırasında Ukrayna
zaten var, Hindistan ve Kenya da işin içine girer, yıkımın girdabı genişler. Yani BOP, olur negatif-GOP (global ortadoğu projesi). ABD en az 500 milyon müşteri
yiririr. Çin’in borç tuzağı projesi, bir yerlerde takılır kalır.
Yani,
özetle:
Bu
gidişat, varolan tüm politikacıların vizyonunu aştı.
Bu
noktadan sonra çok büyümüş olan global
politik kriz, diğer makro-makro
global krizler (su, gıda, enerji, nüfus, ekonomi, çevre, salgın) ile
eşdeğer noktalara taşınır. Faz kaymaları
ve faz binmeleri raslantılara bağlı.
Yani, rönesans ve engizisyon raslantılara bağlı.
+
Dönüp
İran özeline ve mikrosuna bakarsak:
İran,
bekleyip, orta vadede bir ABD uçak
gemisi vuracağına, bunu yaptı. 2 askeri üs vurma, 20 füze kullanma,
maksimum 80 ölü yaratma. Süleymani askeri açıdan, herhalde 80 erden daha
değerliydi.
Arada
İsrail, ironik bir açıklama yapıp, işin büyütülmemesini, İran’ın gücünün sınırlı
olduğunu açıkladı. Yani, gidişat onların bile işine gelmedi. Onlar, rüşvetçi yolsuzlukçu Netanyahu’ları ile
kavrulup gitmeye çoktan razılar yani.
Burada
geçmişe bakarsak:
Anadolu’daki beylikler, parçalanma ve birleşme
osilisayonunda oldukça mantıklı salınımlar izledi. BOP’taki parçalanan ve birleşen ülkeler ise, o denli mantıklı
gidemeyecek gibi.
O zaman,
Osmanlı-Konya Rum Devleti asimetrik
diyalektiği vardı. Şimdi TC için, ana
Koch Adası ve 10 fraktal parçanın etkileşimi var. İkisi farklı
paradigmalar.
Karşılaştır-karşıtlaştır:
Osmanlı
geleneği olsun veya olmasın, TC
periferisinde vassallığı kabul edecek çok fazla fraktal parça var,
Acaristan gibi.
Hiç
kabul etmeyecek Araplar gibileri var ama onlar da kalabalık ve etkisiz eleman durumundalar.
İnanılmaz
ama kısacası herşey, TC ortadan büyüğe
emperyalist olsun diye gidiyor gibi.
ABD
yaratılırken de böyle olmuştu:
Daha
1776’da Fransa, İngiltere’ye karşı ABD’yi savununca, İngiltere de Fransa
Devrimi’ne katkıda bulunmuştu ve olay 200 yılda yok-AB’ye ve (bilmem kaçıncı kez) var-Almanya’ya vardı. Yani ABD,
4. Reich’ı 250 yılda katalize etmiş oldu.
İran-Rusya-TC
üçlüsünde, İran boş ve etkisiz eleman olmaya doğru gidiyor. Putin-Rusya’sı, aşırı Doğu ülkesi olduğunu, dış
politikası ile göstereli beridir, TC-Rusya al takke ver külah, her durumda
anlaşabilir oldu. Ki 20 yıldır (Apo
keklemesinden beridir) pratikte öyle.
Yani,
İran kendine yazık etti.
Sanırız,
ABD’nin istediği de buydu.
Bu
durumda, Trump kendini seçtirenlere hizmetini gayet güzel yerine getirmiş
oluyor.
Yani
İran’ın vurulması, İran’ın Pavlov köpeği
gibi hareket etmesinden dolayı, ABD açısından 3-5 günde haklı çıktı.
Sonuç:
ABD’nin
ve Almanya’nın dolaylı desteklediği bir Türkiye.
Nedense,
hala işlevsel bulunan Erdoğan.
2020-2060 ikinci neo-global
neo-liberal dalga
(ama ilk tasarımından farklı).
Silinenler:
AB paradigması.
NATO paradigması.
Dalgalı
silinen AGİK paradigması ki bu yeni
bir tasarım-uygulama demek olabilir de olmayabilir de.
2060’ta
petrolü bitmiş ve yüzlerce yıllığına Orta Çağ karanlığına girmiş Arap
coğrafyası.
40
yıllığına zaman kazanmış Brezilya gibiler. Hindistan, bu koşullarda riskli bölge tanımına alınmış oldu.
Bu arada
Çin, bir yerlerde tepetaklak olacak
ama nasıl?
ABD paradigması, kendini bilmeden metamorfozluyor. Bunu 1776, 1861 ve
Batı ABD’yi ele geçirme ile zaten yapmıştı daha önce de.
Çıkış:
Hala,
küçük ülkeler umudu var. Vassal olmak isteyen Acaristan değil ama.
Yeni
paradigma, yinelenmesi beklenen yerlerde yinelenmeyip, yinelenmemesi beklenen
yerlerde yinelenen bir tasarımda oldu.
Yine de,
çok fazla sürpriz yok denebilir.
Not 1:
Bunun ne menem bir şey olduğu, 1-3 yıl içinde belirginleşir.
Not 2:
Kennedy’nin ‘Büyük Güçlerin Yükselişi ve Çöküşü’ kitabındaki 1900 Dünya
panoraması ile, 2000 Dünya panoraması, karşıtlaştır-karşıtlaştır ile 2000-2100
ekstrapolasyonuna taşınabilir. İlk 10 için İngiltere yok, Avustralya ve Kanada
var olabilir örneğin.
(8 Ocak 2020)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder