Uzun bir
başlık oldu.
Fotoğrafın
linki:
Atay,
bir resim yapar, içine kendimizi yerleştiririz, demiş. Ben bunu bir yazar
olarak, bireyin tarihi ve kültürü algılayıp, yorumlayıp resmetmesi ve kendi
öznesini de içine yerleştirmesi olarak anlıyorum. Atay, biyografi nesnelliği
aşamasına gelemeden öldü.
Ben artı
olarak, tarihin ve kültürün o resmini de içimize yerleştiririz, diye de
düşünüyorum, Atay’a ek olarak. İkisi birlikte var ve ancak o zaman anlamlı.
Bedenin
ölümü olarak ölüm, kültürün ölümü olarak faşizm ve engizisyon, zihnin ölümü
olarak delilik resminin içindeyiz şu sıralar.
İşte o
fotoğraftaki yüzü gözü şişip yamulmuş, Puik kaşıntılı ben, yakını birinin
bedensel ölümüyle delirmiş, bu deliliği psikosomatik olarak bedenine
semptomlanmış biri olarak, bitmiş 1. Cumhuriyet’in ardından gelen fetret
devrinin içinde yeşer(til)miş faşizmin ve engizisyonun içinde, çift taraflı
olarak kendimi resmediyorum. Nesnel resimleme, Kuburkent İstanbul projesi.
Öznel resimleme ise, o otoportre.
Tuhaf
olan şey, Suha’yı 17 yıldır görmüyor olmam ve onu sevdiğimi söyleyemem.
Ailemden kopuğum, onlara karşı en hafif sözcükle antipatiğim, onlar da ban
karşı öyle. Onları vefattan sonraki 1 aydır aramadım ve bunun duygusal
tepkisini tahmin edebiliyorum, bir kükreme.
Göreli
erken bir ölümdü, intihara yakın peşinde uğraşılan bir ölümdü, sırasız bir
ölümdü, 5 kişilik ailede en gencimiz oydu çünkü. Tüm aileyi kaput eyledi ve
gitti. Eski karısını da ve oğlunu da.
Ölmemenin
bir sorumluluk olduğunu bir kez daha gördüm:
Ölmüş
cesetlerimin yasını tutabilmeyi hak edebilmem ve yeniden kendi iç dansımın
ahengine geri dönebilmem için, onlara karşı borcumu ödemem ve ölmemem gerekli
artık. 270 kitabımın en az 135 tanesini kısmen veya tamamen internete koyma, en
az 5 mecrada koymam gerekli.
Yasın
başka bir formunu yaşadım. Ancak bu Oblivion değil. Oblivion’da ayrılık var ama
ölüm ayrılığı değil gibi, en azından alaturka olanı değil gibi.
İşte o
otoportre, bence bunları resmediyor, ben onda bunları görüyorum yani. Keşke
kaşıntılı fotoğraf icat edilebilmiş olsaydı. Ürtiker kaşıntısını ancak onu
yaşayanlar bilebiliyor, biri daha öyle, oradan gözledim. Ölüm acısı da öyle,
biri daha öyle, onu da oradan biliyorum.
Sen ölüm
acısı ürtikerliliğin resmini yapabilir misin Abidin?
Dipnot:
Bu bir
teşhircilik değildir, bir özsaydamlıktır.
(7
Aralık 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder