Çarşamba, Aralık 07, 2016

‘Küçük Erkek Kardeşim Suha’nın Ölümünden Sonraki Stresten Dolayıki Ürtikerli Ben’ Fotoğrafının Ek ve Gecikmiş Altyazısı



Uzun bir başlık oldu.
Fotoğrafın linki:
Atay, bir resim yapar, içine kendimizi yerleştiririz, demiş. Ben bunu bir yazar olarak, bireyin tarihi ve kültürü algılayıp, yorumlayıp resmetmesi ve kendi öznesini de içine yerleştirmesi olarak anlıyorum. Atay, biyografi nesnelliği aşamasına gelemeden öldü.
Ben artı olarak, tarihin ve kültürün o resmini de içimize yerleştiririz, diye de düşünüyorum, Atay’a ek olarak. İkisi birlikte var ve ancak o zaman anlamlı.
Bedenin ölümü olarak ölüm, kültürün ölümü olarak faşizm ve engizisyon, zihnin ölümü olarak delilik resminin içindeyiz şu sıralar.
İşte o fotoğraftaki yüzü gözü şişip yamulmuş, Puik kaşıntılı ben, yakını birinin bedensel ölümüyle delirmiş, bu deliliği psikosomatik olarak bedenine semptomlanmış biri olarak, bitmiş 1. Cumhuriyet’in ardından gelen fetret devrinin içinde yeşer(til)miş faşizmin ve engizisyonun içinde, çift taraflı olarak kendimi resmediyorum. Nesnel resimleme, Kuburkent İstanbul projesi. Öznel resimleme ise, o otoportre.
Tuhaf olan şey, Suha’yı 17 yıldır görmüyor olmam ve onu sevdiğimi söyleyemem. Ailemden kopuğum, onlara karşı en hafif sözcükle antipatiğim, onlar da ban karşı öyle. Onları vefattan sonraki 1 aydır aramadım ve bunun duygusal tepkisini tahmin edebiliyorum, bir kükreme.
Göreli erken bir ölümdü, intihara yakın peşinde uğraşılan bir ölümdü, sırasız bir ölümdü, 5 kişilik ailede en gencimiz oydu çünkü. Tüm aileyi kaput eyledi ve gitti. Eski karısını da ve oğlunu da.
Ölmemenin bir sorumluluk olduğunu bir kez daha gördüm:
Ölmüş cesetlerimin yasını tutabilmeyi hak edebilmem ve yeniden kendi iç dansımın ahengine geri dönebilmem için, onlara karşı borcumu ödemem ve ölmemem gerekli artık. 270 kitabımın en az 135 tanesini kısmen veya tamamen internete koyma, en az 5 mecrada koymam gerekli.
Yasın başka bir formunu yaşadım. Ancak bu Oblivion değil. Oblivion’da ayrılık var ama ölüm ayrılığı değil gibi, en azından alaturka olanı değil gibi.
İşte o otoportre, bence bunları resmediyor, ben onda bunları görüyorum yani. Keşke kaşıntılı fotoğraf icat edilebilmiş olsaydı. Ürtiker kaşıntısını ancak onu yaşayanlar bilebiliyor, biri daha öyle, oradan gözledim. Ölüm acısı da öyle, biri daha öyle, onu da oradan biliyorum.
Sen ölüm acısı ürtikerliliğin resmini yapabilir misin Abidin?
Dipnot:
Bu bir teşhircilik değildir, bir özsaydamlıktır.

(7 Aralık 2016)

Hiç yorum yok: