Avrupalılar’ın
Tayyip’ten neyi eksik, dii mi?
Adamlar,
bir milyar avroya duble gökdelen dikmişler, paranın merkezi olsun diye...
“Avrupa
Merkez Bankası'nın (ECB) yeni genel merkez binasının resmi açılışını protesto
eden yaklaşık 17 bin kişi yürüyüş düzenledi.
‘Blockupy’
hareketinin düzenlediği yürüyüşe, Alman Sendikalar Birliği, Alman Sol Parti ve
çok sayıda grup destek verdi.
...
Frankfurt
polisinden edinilen bilgiye göre gün boyu süren gösterilerde 94 polis
yaralandı, gözaltına alınan 350 göstericiden 19'u tutuklandı.”
Ayrıca:
Yetkililer
polise teşekkür etti.
Maliye
Bakanı Schaeuble de “Polis araçlarını yakmanın hiçbir gerekçesi olamaz.
Düşünceyi ifade etmek için yeterince imkân var ancak polis ve itfaiye
mensuplarının hayatlarını tehlikeye atma hakkı yok.” dedi. Federal Adalet
Bakanı Heiko Maas ise, olaylarla ilgili Twitter hesabından bir açıklama yaptı
ve şiddet olaylarına karışan göstericilerin cezalandırılacağını söyledi. Maas,
“Gösteri yapma hakkını istismar edenler kanunların
sertliğini hisseder” şeklindeki ifadelere yer verdi. Alman Polis Sendikası
ise göstericileri “çete üyesi” olarak, yapılan eylemleri ise “devlete saldırı”
olarak nitelendirdi. Sendika Başkanı Rainer Wendt, kapitalizm eleştirisi
gerekçesiyle, Avrupa’nın pek çok ülkesinden Frankfurt’a şiddet yanlılarının
geldiğini öne sürdü. Wendt, “Şiddet yanlısı bir çete devlete saldırıyor.”
yorumunu yaptı.
Kulağa
ne kadar tanıdık geliyor değil mi?
Yeni
olan ve tanıdık olmayan durum, Avrupa’nın ABD ve TC gibi davranmaya başlaması:
“Ezeriz
layn sizi...”
AB ile
birçok kez kestirimde bulunduk:
Göçmenlerin
faşizm yaratmasının yanısıra, (en azından kendi vatandaşları içinde) refahın
düşüşü sonucunu yaratacağı. Sınıf düşen orta sınıfın ve küçük burjuvazinin
faşistleşeceği değil, çoktan faşistleştiği...
İstikrarın
pek bir işe yaramadığı ve zaten yalnızca % 1’in çıkarı için korunduğu...
AB’nin
de barbar değerlere geri-dönüş
yapacağı ve ufaktan ısınma turlarına geçtiği...
Tabii
bunların yanısıra, eski Doğu Avrupa ülkelerinden başlamak üzere, eski reel
sosyalist hareketin geri döneceği ve ufaktan da döndüğü...
Bunlar,
2014 ve öncesi içindi. 2015’te yeni olan şu:
Devletin
genel tutumu, uç-uç-sağa kayarken, % 99 sola kayıyor. AB devletlerinde eski
koloniyal sertlik geleneği varken ve bir tür yeniden anımsama yaşanırken,
halkta 1968 özgürlük geleneği var.
Yani
kitle-devlet arasındaki çatışma, artık ısınma turlarından hafif hafif el ense
çekme durumlarına geçmeye başladı.
Burada 2
durum var:
AB de,
tıpkı Tayyip gibi, kaybetmeye başlayınca, cıvımaya ve demokrasinin kurallarını
hiçe saymaya başladı.
Sonun
başlangıcı loarak, tarihte hep aynı abartılı davranışlar izleniyor ki bunlar
da, onlara örnek oluşturuyor.
Yani
sonuçta:
Her 2
taraf da şiddete kaymakta. O çok övülen uygarlık
yaldızı, dakka bir gol bir kazınmakta.
AB’nin
özelliği ve farkı ise şu:
Dünya’da
gerçek anlamıyla demokrasi mücadelelerinin olduğu tek yer orası ki o da tüm
ülkelerde değil. Yani, tüm devletler biraraya gelse, kitleyi AB’de ezemez
şimdilik. Haa, kitle de feci hata yapıyor ama o ayrı konu.
Dolayısıyla:
2015
itibarıyla, devrimin ilk kıvılcımları, tıpkı % 99 hareketinde olduğu gibi,
epeyi erken yandı. Bu, bitmeyen bir
kavgadır ve maratonda depar atılmaz, finiş hariç, belki bir kezlik hariç.
Dipnot 1:
‘Blockupy’
hareketi, 2012’de başlayan ve Almanya’da yerleşik bir sistem karşıtı hareket
koalisyonu.
Dipnot
2:
İlk
global protesto dalgasının, sivil toplumun bir isyana dönüşmesinin ve aynı
zamanda biber gazının yaygın kullanımının üzerinden neredeyse 25 yıl geçti.
1968 hareketi de, 1945 ertesinde 20 yılı şakın bir sürede olgunlaşabilmişti.
1968-1980 arasındaki dalga 12 yıl sürdü. Bakalım bu dalga kaç yıl sürecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder